“İklim değişikliği” denilip geçilmemeli…   

“İklim değişikliği” denilip geçilmemeli…  

ABONE OL
16 Ağustos 2021 18:03
“İklim değişikliği” denilip geçilmemeli…   
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçtiğimiz yıl Bill Gates, “corona virüs bir türlü baş edilebilir, ancak geleceğin sorunu iklim değişikliği” dediğinde ne anladık biz?

İklimler değişiklik gösterecek, kış ayları ya daha soğuk olacak, ya da alışılmıştan sıcak…

Yine yaz ayları ya daha sıcak olacak, ya da kış aylarının soğuğunu yaşatacak…

Hepsi bu mu?

Kış ayları “daha soğuk” olursa ısınma araçları artırılır, ya da yaz ayları daha sıcak olursa de serinleme araçları…

Öyle mi?

Belki de şu an yaşananlar, iklim değişikliğinin ortaya çıkardığı “çok küçük” etkenler!

Bundan sonrasının nasıl olacağı, canlıların yaşamlarını sürdürmelerinde hangi zorlukların karşılaşacağını, hangi salgınlara tanık olunacağı, hangi besinlere ulaşmanın zorlaşacağı…

Bunların aklımıza gelmesi gerekiyor!

***

Hiç merak ettiniz bilmiyorum; sulama kanallarından yararlanamayan üreticilerin açtırdıkları kuyular, artık eskisi gibi seksen/ yüz metreden su vermiyor!

Üreticinin ektiği mısırı, karpuzu, narenciye bahçesini, diğer sebze/ meyveleri sulamaları için ya daha derine inip su bulmak, ya da su olmadığı için üretimi bırakmak zorundalar!

Başka bir seçenek var mı?

Yöneten sistemin doğayı sevmemesi/ bir avuçla doyacak karınlarının kepçeyle doymaması, dünyanın oksijen kaynaklarını talan etmesi…

Daha çok nedenlerden ötürü yaşanan zamanında yağmayan yağmurlar, dolmayan barajlar; hem kuraklığın artmasına neden oluyor, hem de yaşam alanlarının kirlenmesine/ hastalıklara/ bağışıklıkların oluşmamasına/ nüfusun büyük çoğunluğunun doymamasına…

Neden daha çok hastane yapılıyor, neden daha çok hastalıklar ortaya çıkıyor, neden sağlık sektörü yemininden uzaklaşıyor, neden hastalığı bitirmek amaçlanmıyor, neden her gün yeni bir “varyantla” korku yayılıyor?

Nüfusun çoğalmasıyla ilişkisi yok!

Dünyanın sorunu “uluslararası işbirlikçi” sistem…

***

Mevsim yaz…

Adana’da bu mevsimde yetiştirilmeyen sebze, meyve çok azdır!

Ayrıca Adanalı için “yaz ayları” bolluğun da belirtisidir!

Yarım yüzyılı aşkın yaşamında, daha bu yıl gibi tezgahlardan uzaklaştığımı, tanıdıklarımın pazar fiyatlarından yakındıklarını, satıcıların bu denli umutları yıkık olduğunu anımsamıyorum!

İkibinbeşyüz lira “emekli maaşı” alan bir yurttaşın, mevsimlik ürünlerden tüketebilmek için, her hafta beşyüz lirayı gözden çıkarması gerekir!

Örneğin geçtiğimiz yılla, ya da üç/ beş yıl öncesiyle karşılaştırılacak yanı/ benzerliği yok!

Belki “bamya” için yarım kilo, ikiyüzelli gram ağırlıkları konuşulmuştur; ama şeftali için, üzüm için, muz için, yeşil fasulye için, yeşilbiber için, daha çoğu için “fiyatların” altında küçücük “yarım kilo” yazdığını görmemiştim!

Emeklinin maaşı, ayın dört pazarında biter, eğer gerçek gereksinmelerini alacak olsalar!

Öyle olmuyor! Tek gereksinim pazar alışverişi değil! Ekmek var, elektrik-su var, doğalgaz var, market var, giyecek var…

Gereksinmeler karşılanır gibi değil!

***

Onbeş günü orman yangınlarıyla yaşadık! Zamanında karşı koymayan, “uçağımız yok, üç tane kiraladık” sözlerini bugün “başarı” olarak anlatan “iktidarın”; daha dün Yeniköy Termik Santrali’ne kömür sağlamak için Milas’ın İkizköy Mahallesi Akbelen yöresinde yediyüzelli dönümlük alandaki çam ağaçlarının kesilmek istenmesine karşı köylülerin direnişi engellenmeye çalışması unutulmamalı!

Termik santralin “kömür” gereksinimi için,

Yediyüzelli dönümlük çam ağaçlarının kesilmemesi için karşı koyan köylüler,

Nöbet tutuyor!

Söylemesi, sözünü etmesi bile öyle zor ki…

Ya insanın gereksinmesi; hiç mi önemli değil?

Son onbeş gün içerisinde, bu ülkenin binlerce dönümlük ormanı/ ağaçları/ canlıları kül oldu!

Yanan ormanlar arasında sıkışmış birçok köy ya boşaltıldı, ya tamamı yandı, ya da şu an kullanılmayacak durumda…

Ormanda arı yetiştiren üreticiler, “en az elli yıl bu bölgelerden yararlanılamaz, arı yetiştiriciliği yapılamaz, hayvanlar yaşayamaz, oksijen alınamaz” diyor!

Bunca yanan, bunca yurttaşın yaşam alanlarının yok olmasına neden olan yangının verdiği iklimsel zarar “azmış” gibi, doymayan sistemle işbirlikçileri talanı sürdürüyor!

***

Bill Gates’in her sözüne katılmasam da, “iklim değişikliğinin” covid 19’dan daha ağır sonuçları olabileceğine inanıyorum!

Her tür korkutmalara/ baskılara/ faşizan uygulamalara karşın, birbuçuk yıldır covid 19 ile yaşam sürdürülebiliyor!

Toplumdan/ kalabalıktan uzaklaşırsın, ekonomik gücün iyiyse oksijeni bol yerlerde yaşarsın, bağışıklık sistemini güçlendirici beslenirsin…

Hiçbir ilaca gereksinim duymadan yaşamını sürdürebilirsin!

İklim değişikliğinin dünya üzerindeki etkisi artarsa, Konya ovasında olduğu gibi verimli topraklar ürün vermezse, dağların ağaçları talan edildiğinden oksijen alınacak yerler kalmazsa, arılar bal yapamazsa, düzensiz su kullanımı nedeniyle yataklar kurursa…

Bozduklarıyla, çaldıklarıyla doymayan sistem işbirlikçilerinin “ekonomik güçleri” de yaşam alanlarına varsıllık katmayacak! 

Doğayı bilelim artık!

120821

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP