Bu yurdun insanını “çok” yoruyorsunuz!

Bu yurdun insanını “çok” yoruyorsunuz!

ABONE OL
20 Ağustos 2021 07:29
Bu yurdun insanını “çok” yoruyorsunuz!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Dünkü yazıyı “ne Atatürk’ü, ne de yaptıklarını anlatmama/ savunmama gerek yok aslında; buna karşın, “savunmama” neden oldular ya, kendileri utansın… Buna katkısı olanlar, bu ulusa yaptıkları saygısızlıktan dolayı utansın” diye bitirmiştim!

Utanan, sıkılan, “sindirimsizlikten” dolayı/ “iktidarın” güç verdiği bir olguyu ranta dönüştürmek uğruna salya saçanın sayısı belli değil!

Yaşamı boyunca “hiç” bu denli “önemsenip” söz verilmeyen eli uzun/ gözleri dürbün Doğu Perinçek’in “Taliban, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’de yaptığı gibi, Afganistan’ın Kurtuluş Savaşını kazandı” sözleri de yenilir/ içilir gibi değil!

Bir dönemden geliyorlar diye, bir dönemin “izlerini” taşıyorlar diye, her konuda “söz” alıyor olması; içinde bulunduğu “esene” göre “dalgalı” sözcükler sıralaması bu ulusu, bu halkı, bunca yaşanan sıkıntılar/ bunalımlar içerisinde yoruyor/ bitiriyor!

Geriye dönüp yaptıklarına bakarlar, bakınca yaptıkları yanlışları anlarlar, üstlerine/ başlarına çeki- düzen verirler diye beklerken…

Gözleri dönmüş/ ortaçağ karanlık sevicilerini Mustafa Kemal’le “aynı” alanda değerlendirmek;

Akıllara pranga…

***

Aslında politikacının bugüne değin yaşananlara dönüp bakmasını, baktıklarında “neleri eksik” yaptıklarını anlamasını, bu yaptıklarının “gelecek” için ne denli yararlı olacağını görmesini kim istemez ki?

Bu yurdun “değerlerine” yapılan saygısızlık, yurttaşlarının yaşadığı sıkıntıların büyüklüğü, yarın oluşabilecek bir doğal yıkımda konuşulan öngörüler, yeni yetişen kuşağın büyük ölçekte “niteliksiz” biçimde yaşıyor olması, insanların yarınsızlığı…

Bunların hiç biri “zembille” gönderilmiş değil!

Değişmeyen isimlerin, bilindik adların, unutulmayan yüzlerin “her seçimde” başarı(!) göstererek “yeniden” yetkilendirilmesine karşın; “ilk” geldikleri gibi “uçacak/ yapacak/ büyüyecek/ çoğalacak” adımlar atacaklarını söylerken, geçmişte söylediklerini anımsayıp da “utanan” olmadı nedense!

“Uçacağız” diyen, başta “kanatlarını” kırdı bu halkın; yürüyebilen ayaklarına pranga taktı, toprağını kirletti, değerlerini bitirdi…

Ne kaldı söyleyin?

***

Bu yurt, bu ulus öyle kolay var olmadı…

Kahve falından “gelecek” umarak, “nazar boncuklarından” güç alarak, yan gelinip yatarak ortaya çıkmadı! Bu yurt için canını ortaya koyanların “istekliliği” ile gerçekleşti her şey!

Bu süreçte ortaya çıkan bozguncular oldu; emperyal güçlerin “sözlerinin” etrafında kümelenip, verilen Kurtuluş Savaşı’nı başarısızlaştırmak için/ içten kırılmalara neden olacak eylem içinde olanlar oldu!

Yalnız yurdun dört-bir yanını çeviren emperyallerle değil; bir yandan da içerideki dış-işbirlikçilerle karşı-karşıya kalındı!

Yurtseverler “içerideki dış-işbirlikçilerle” de savaşmak zorunda kaldılar!

Bugün üzerinde yaşanan topraklarda “hiçbir” emeği/ ışığı/ sevdası olmadığı gibi; “keşke Yunanlılar kazansın” diyebilecek denli gözleri kin/ “Atatürk’ün Türkiye’de yaptığı gibi, Afganistan’ın Kurtuluş Savaşını kazandı” diyebilecek denli söz söyleme hakkı olduğuna inananların “bu yurda” açtıkları yara her gün biraz daha büyürken;  bir de “söz” söyleme “hakları” var!

Asıl kaygı da bu!

***

Emek, ışık, sevda “liyakat” konusunda aranmalı kanımca…

Emeği olmamışsa, bulunduğu ortama ışık yaymıyorsa, hele ki bu yurda sevdalı değilse…

Ne yaptığının, ne bildiğinin, nasıl olduğunun, ekonomisinin, varsıllığının bir önemi var mı?

Geçtiğimiz yıllarda uluslararası kaçakçı Zarrap’ı bu ülkede korudunuz, “bize gelir sağlıyor” diyerek birçok “vurgununa” ortak oldunuz; ülkemizde bıraktığı kirli “izle” birlikte uluslararası alanda konuşulmasına neden oldunuz!

Batsın sizin “para” sevdanız!

“Liyakat” diyorum; buna emeğin, ışığın, sevdanın katacağı değerlerden söz ediyorum…

Emeğin, ışığın, sevdanın olmadığı “yerlerdeki” önü/ arkası kesilmeyen kirliliklerden…

***

“Utanma duygusu” denilen bir olgu vardır/ olmalıdır kanımca…

Özellikle bilerek/ özenerek/ planlayarak yapılan “yanlışlardan” dolayı “utanma duygusu” ortaya çıkabilmeli…

Kimi zaman “ilkinde” sorun oluşturulmamaya çalışılsa da; bazen “ikincisinde” de bağışlanacak yollar olsa da, bundan sonraki yinelenmeler de “utanma duygusunun” ortaya çıkarması gerekir!

Bu yurdu belli ki sevmiyorsunuz; katlettiğiniz doğadan, dikine çıktığınız beton yapılardan, yağışların yıkıma neden olmasına önlem almadığınızdan bunu anlıyoruz…

Bu yurdun belli ki insanını da sevmiyorsunuz; kerpeten gibi kopardığınız vergileri harcarken özen göstermediniz, vergileri zor günlerde kullanmak için plan yapmadınız, yıllar önce verdiğiniz sözleri yerine getirmediniz, yurttaşları “açlık sınırından” kurtarmadığınız gibi daha da uçurumun kıyısına iteklediniz, işsizlik büyürken “küçülüyor” diye aldattınız, geçim sıkıntısı toplumda sorunlar oluşturmayı sürdürmesine karşın “büyüme” yalanlarını yaydınız…

“Utanma duygusunun” bunların hiç birinde ortaya çıkmamasını “nasıl” başarabildiniz?

Başınızın eğileceği, yaşananların oluşturacağı olumsuz hava nedeniyle utanacağınız yerde;

Bir de bu, ulusun “kırmızıçizgisi” üzerinden kirliğinizi yürütüyorsunuz!

Bu yurdu, bu yurdun insanını “çok” yoruyorsunuz!

180821

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP