2022 zammının ne anlama geldiğini bugünden görmek…

2022 zammının ne anlama geldiğini bugünden görmek…

ABONE OL
27 Ağustos 2021 06:43
2022 zammının ne anlama geldiğini bugünden görmek…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, toplu sözleşme görüşmelerini sürdürdüğü Memur-Sen/ Türkiye Kamu-Sen’le bir araya gelerek, memur maaşlarına yapılan zam oranını “emekçilerin bayram sevinci” yaşaması biçiminde açıkladı!

Daha birkaç gün önce Memur-Sen/ Türkiye Kamu-Sen “altıyüz lira seyyanen zam, ayrıca ücretlerde yüzde yirmibir artış” istemi üzerinden masaya oturacağını söylerken, “iktidarın” önümüzdeki yıl için beş artı yedide kalması “uzlaşma” anlamına geldi!

“Uzlaşma” sonrasında Bakan Bilgin, sonucu şöyle değerlendirdi:

“Büyük bir uzlaşmayla buraya geldik, Memur-Sen ailesine teşekkür ediyorum. Yaptığımız sözleşmenin kıymetini bilmemiz için, hangi şartlarda imzalandığını asla gözden kaçırmamamız lazım; bütün dünyanın salgınla boğuştuğu bir ortamda uzlaşmaya vardık. Enflasyon altında çalışanlarımızı, yurttaşlarımızı ezdirmeyeceğiz.”

***

Önceki gün, kamu çalışanlarına/ üzerinde uzlaşılarak belirlenen “bu zamana değin yapılan en iyi toplu sözleşme” olarak duyurulan anlaşmanın ardından, Memur-Sen’in Adana İl Temsilcisi Mehmet Sezer basın toplantısı düzenledi.

Sezer, toplantıda “müzakere ettik, mücadele ettik, kazandık/ Ankara’ya dek yaptığımız mitingler karşılığını aldı/ tarihin en iyi toplu sözleşmesi/ seyyanen zam yüzotuzbeş liradan altıyüz liraya çıkarıldı/ bir Ocak 2022’den sonra sendikalı daha çok kazanacak/ 3600 ek gösterge 2022 sonuna dek gerçekleşmiş olacak” başlıkları üzerinde durdu.

Bakan Bilgin’in “enflasyon altında çalışanlarımızı, yurttaşlarımızı ezdirmeyeceğiz” sözü, Memur-Sen temsilcisi Sezer’in “müzakere ettik, mücadele ettik, kazandık” sözleri arasında bir ayrım yapmak olanaksız!

Biz, öyle çok “halkımızı enflasyon altında ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz” biçiminde “tozpembe/ algı yönlendirici” söylevler duyduk ki; her iki söylemi de onun yanına koymayı/ onlarla birlikte değerlendirmeyi/ onlarla birlikte sorgulamayı yerinde buluyorum!

***

Toplantı sonrası bir araya geldiğimiz Memur-Sen’in Adana İl Temsilcisi Mehmet Sezer’le söyleşirken şunu söyledim:

“Hiç bilmediğiniz, görmediğiniz bir kente vardığınızda neler dikkatinizi çeker? Tertemiz yollar mı, yüksek betondan yapılar mı, ağaçlar kesilerek yapılmış saraylar mı, insanlar mi? Bunlardan hangisine/ nasıl bakarsınız?”

Bir suskunluk oldu, sözümü sürdürdüm:

“Ben ne beton yapılara, ne yollara, ne de saraylara bakardım; yalnız insanların gözlerine bakardım! Umutlu mu, omuzları çökmüş mü, gelecek için çaba var mı… Sabah gelirken, kaldırımdaki esnaf tabelasına çarpıp, ‘pardon’ diyerek özür dileyene tanık oldum! Sokaklar bu tür yaşam kırıntılarıyla doluyken, ‘halkımızı enflasyon altında ezdirmedik, ya da ‘çalıştık, çabaladık, kazandık’ biçimindeki yaklaşımlar doğru/ dürüst değil…”

Sözlerim yorumsuz…

***

Olay aslında salt memura, memur emeklisine “özel” bir konu değil!

Yeni yılla girmeden SSK’lı çalışanların, sonrasında SSK emeklilerinin “gereksinmelerini sağlayacak ölçüde” olduğu belirtilerek açıklanan zamları da unutmadık!

Unutulur mu?

Devletin kurumu TÜİK’in; her ne denli “inanılmazlığını” ortaya koymasına/ “iktidar” şablonun çıkmamasına karşın, açıkladığı veriler bile göz önünde bulundurulmadan masaların sandalyeleri dolduruluyor!

TÜİK, “açlık ya da yoksulluk” diye iki “kavram” paylaşıyor!

Yurttaşın zorunlu olarak tükettiği ürünlere dayalı olmasa da; pazar ya da market fiyatları ile ilişkilendirilmesi olanaksız bile olsa, yapılan araştırmalar sonunda bir “açlık” rakamı var!

Masaların sandalyelerini doldurup, “enflasyon altında ezdirmedik” denerek açıklanan rakamların, yaşamımızda hangisinin yeri var ki?

Birçok yerde şunu söylüyorum:

Pazarlarda artık “kilo” ile alış-verişler yok! Sormadan/ düşünmeden alış-verişler yok! Adana’nın neresinden kent dışına çıksanız, yol kıyılarınca görülen/ bakımı doğaya bırakılmış incir ağaçlarına denk gelirsiniz! Fiyatı pazarda yirmi lira olduğu için, birçok yurttaş bu yıl tadına bakamadı inanın!

Bu mu enflasyon altında ezilmemek, bu mu “zorunlu” gereksinmeleri edinebilmek…

***

Kimsenin bindiği araç, gittiği dinlence yerleri, giyindiği markalı elbise, oturduğu saray yavrusu evi, banka hesabı, oturduğu koltuk “beni” pek ilgilendirmiyor!

“Benim kim olduğumu biliyor musun” sorusunu çirkin bulmam da bundan!

Biriyle, nerede olursa/ olsun, “o” işin başında olması gereği/ yapılması gereken bir işim varsa kapısını çalarım; yerine getirip/ getirmemesi kendine kalmış bir şey! Yaşadıklarımı değerlendiririm!

Bakanlık Memur-Sen/ Türkiye Kamu-Sen bir araya geldiklerinde, daha önde de işçi sendikaları ile yaptıkları gibi sorunu masaya yatırdılar! Emekçinin gereksindiğini değil, verdiklerinde saraylarının lambalarından birinin sönmemesi için gereken “neyse” onu yaptılar!

Yapılan açıklamanın 2022 için ne anlama geldiğini, bugünden görmek o denli zor değil!

Uzağa gitmeye gerek yok; son bir yılın yaşananlarını anımsayın yeter!

260821

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP