Yoksullaştırılamadıklarımızdan mısınız?

ABONE OL
14 Haziran 2021 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Son dönemde ne çok yoksulluk, yoksullaşma tartışması duyuyoruz. Bırakın yoksulluğu açlık çığlıkları geliyor kulağımıza.

İnsanlar işsizlikten, geçim sıkıntısından intihar ediyor…

Meclis önünde kendini yakmaya kalkanlar var…

Ekonomik veriler daha somut anlatıyor gün geçtikçe suyun yüzüne vuran yoksullaşmayı…

Açlığı…

Bakmayın siz alyansa gelen Karun kadar zengin olan adamın dediklerine…

Kibirden kör olmuş vaziyette…

Ne açın halinden anlıyor ne fakir fukaranın derdinden…

***

Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’de yoksulluk oranı yüzde 12,2, yoksul sayısı 10 milyon…

Son iki yılda bu sayıya 3 milyon kişi daha katılmış.

13 milyon olmuş…

Asgari ücretin 2 bin 825 TL olduğu bir ülkede Türk-İş, dört kişilik bir aile için yoksulluk değil “açlık sınırını” 2 bin 830 TL olarak açıklıyor…

Ülkede tüm ücretli çalışanların yarısı asgari ücret civarında bir ücret alıyor…

***

Metropol’ün Nisan araştırmasına göre toplumun yüzde 27’si temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yüzde 54 ise sadece beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor…

Halkın yüzde 80’i hala geçim derdindeyse orta sınıf ölmüş, insanlar adeta ilkel toplumların hayatlarını sürdürme temel dürtüsüyle yaşıyor demektir…

Çağdaş olmakla övünen bir toplumda orta sınıf yoksa ne demokrasi olur ne kalkınma, ne sivil toplum gelişir ne de sanat ve kültür…

Hatırlayın! Bizler ne zamandan beri işsizlik, geçim sıkıntısı, zamlar hatta açlığı konuşuyoruz…

Boşuna mı?

***

Bunların bir sebebi var elbette, bakmayın siz kimsenin burnundan kıl aldırmadığına.

Gerçekler ortada…

Yoksullaşma, son yıllarda yaşadığımız demokrasi erozyonu, kamu kurumlarının yıkımı, hukuk devletinin iflası ve özgürlüklerin imhasıyla bire bir alakalı elbette…

Ve tabi dış politikayla…

Çünkü dış politika beceriksiz ellere teslim ve durmadan yanlış yapılıyor. Haliyle de bunun bedeli çok ağır oluyor…

Dış politika yüksek maliyetli bir kavramdır. Yanlış yapılırsa bedelini devlet ödemez “vatandaş” yani “millet” öder…

Devlet dediğimiz şey ne ki; acı çekmez, aç kalmaz, çocuklarına bakamamanın utancını yaşamaz.

Devletin sırtındaki asalaklara da bir şey olmaz…

Ama halk “işsizlikle” öder bedelini, açılıkla yoksullukla ve dışlanmışlıkla hatta ölümle…

***

Gördünüz işte; pandemi sürecinde dış politikada yapılan küçücük bir hata on binlerce vatandaşımızın, binlerce sağlık çalışanımızın hayatına mal oldu…

Dünya rahatlarken bizler hala rahatlayamadık, korku içinde bekleşiyoruz…

Neden? Çünkü dolarları basıp alamadık aşıları…

Çok yere plansız programsız hatta gereksiz yere harcamalar yaptık…

Mesela; Rusya’dan gereksiz, anlamsız ve hesapsız bir şekilde 2,5 milyar dolar verip S-400 aldık ABD ve AB ülkeleriyle papaz olduk…

Size yoksulluğumuzun bunlarla alakası yok mu? Bal gibi var.

Güvensizlik ortamı yaratmışsanız bunun acı bir bedeli de kaçınılmaz olacaktı, oldu, oluyor, epey süre olacak da…

***

Olmaz, dış politikanın yoksullukla ne alakası var demeyin.

İşgal hayalleriyle ve Müslüman Kardeşler dayanışmasıyla Suriye’de iç savaşın bir parçası olmuşsanız

İç savaştan kaçan 4,5 milyon Suriyeliye yıllardır harcadığınız kaynaklar 50 milyar doları bulmuşsa dış politikanızla halkınızı yoksullaştırıyorsunuz demektir…

Komşunuz Suriye’nin terör örgütü olarak ilan ettiği “Özgür Suriye Ordusu” diye kimsenin ne ve kim olduğunu bilmediği binlerce kişiye yıllardır para, silah aktarıyorsanız dış politikanızla halkınızı yoksullaştırıyorsunuz demektir…

Neredeyse tüm komşularınızla kavgaya tutuşmuş, bölgenizdeki herkesle çatışma halindeyseniz, ulusal şirketleriniz artık bu ülkelere giremiyor, yatırım yapamıyor, mal satamıyor, alacaklarını alamıyorsa dış politikanızla halkınızı yoksullaştırıyorsunuz, demektir…

***

Kusura bakmayın ama bu işlerden azıcık anlıyorsanız; Libya’ya ve Azerbaycan’ a gönderdiğiniz binlerce İslamcı Suriyeli paralı askeri maaşa bağlamışsanız dış politika ile yoksulluk arasında bir ilişki olduğunu da bilirsiniz. Çünkü yatırım yapacak ne Amerikalıları ne Avrupalıları ikna edemezsiniz. Ortadoğu’ lu para babalarına güven veremezsiniz…

Onlar yatırım yapamazlarsa yani gelmezlerse “işsizlik” olur, işsizlik olursa “yoksulluk” olur ve yazık ki “yoksulluk” olursa yolsuzluk da mafya düzeni de kaçınılmaz olur…

Bugün ki gibi…

Ayrıca büyük devlet olmak dünyanın dört bir yanında askeri operasyon yapmak değildir, bunun dış politikada maliyeti çok ağırdır…

***

Oraya asker gönderdik, burada üssümüz var, şu örgüt bizim kontrolümüzde diyerek halkı coşturmak mümkün, ama bu, halkınızın yoksulluğunu gidermez, karnını doyurmaz.

Amerika bile Irak Afganistan ve Suriye’deki varlığının maliyetini düşünüyorsa, tamamen dışa bağımlı bir ticaret sistemine sahip ülkemizin bir değil binlerce kez düşünmesi gerekmez mi?

Bunların yoksulluğumuza sebep olduğunu göremiyor muyuz?

Bu bağlamda son söz;

ABD’ nin çekilip gittiği yerlere kendi askerinizi yerleştirmeyi önerip bununla da büyük devlet olacağınızı sanıyorsanız;

Bu dış politikanızla halkınızı yoksullaştırmaya devam etmeye niyetlisiniz demektir…

***

Kısaca yoksullaşan halk bu gidişe dur demeden bu kısır döngü bitmez.

Yani söz “bizlerde”

Mutlaka başaracak ve çok güzel günler göreceğiz beyler bayanlar, buna inanın…

 

İstanbul 14.06.2021 05.05

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP