Musilaj belasından çıktım yola

ABONE OL
10 Haziran 2021 21:39
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sedat Peker; dağıtıyormuş Mafiasal şeker, yoldaşlarını ifşa ediyormuş birer, birer… Aman ne gam? Parsayı bölüşememişler belli ki alıyorlar birbirlerinden intikam; biz bakalım kendi gündemimize… Bir başka deyişle çevresel sorunlara…

Televizyon haberlerinden duyurulduğuna göre Musilaj içinde kanalizasyon atıklarına da rastlanmış.

Rastlanır elbette.

Dalan’ın gözlerim kadar mavi yapacağım dediği Haliç kıyılarına… Eyüp’de yıllar önce yerel yönetime gelen ve yıllardır Eyüp’e egemen olan AKP’li Belediye,

Ve o belediye her sabah saatlerinde kanalizasyon atıklarını bırakıyordu.

Benim gibi Haliç kıyısındaki parkta yürüyüş yapan tüm halk tanıktır bu sorumsuzluk olayına…

Hani Musilaj ilk kez görüldüğünde CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni suçladılar ya…

2005 yılından beri süregelen kirletilmenin sorumlusu nasıl olabilir ki henüz 2. görev yılında olan CHP’li Belediye diye de sorgulamak gerekmez mi bu arada?

Yıllardır yazarım; valslere konu olan Mavi Tuna’nın, Avrupa ülkelerinin sanayi atıklarıyla nasıl kapkara bir renge dönüştürülüp Romanya kıyılarından Karadeniz’e bırakıldığını, dolayısıyla kirlenmenin Karadeniz’den başlayarak Marmara’ya yayıldığını…

Sonunda bu konuyu dile getiren, daha doğrusu Avrupa Ülkeleri’ni eleştiren bir siyasetçi oldu. Devlet Bahçeli Musilaj sorunu bağlamında Karadeniz’i kirleten ülkeleri eleştirdi.

Bu da bir farkındalık bu da bir gelişme…

Ve çevre sorunları da artizin, şarkıcının reklam kokulu söylemleriyle geçiştirilemeyecek derecede önemli bir sorun, hızla çözüm bulunması gereken bir tehlike…

Onlarca yılın kirliliğinin dışavurumu ya da olumsuz dışsallığı olan Musilaj belasını elektrik süpürgesi aspiratörüyle temizlemek…

Gökteki yıldızları saymaya eşdeğer görülebilir.

Ne diyelim?

Kolay gelsin!

90’li yıllar…

Bursa GESIAD haftalık buluşmasında konuk konuşmacıyım.

Ülkenin tekstil başkenti olarak tanımlanan Bursa’nın akarsularının ve deniz kıyılarının kumaş boya atık sularıyla nasıl katledildiğini anlatıyorum.

Yarası olan gocunur derler ya üyelerden Hüseyin Özdilek sözlerimi kesiyor ve diyor ki:

-Kumaş boya fabrikaları olmasa üzerindeki bu süslü kıyafetler nasıl yapılacak?

Adam arıtma tesisi kurmak gerek,  haklısınız doğayı korumak gerek diyeceğine, doğrudan saldırıya geçiyor şımarıkça,  pervasızca…

O yıllarda Nilüfer Çayı, Panayır deresi kapkara akıyor ve bölgede kokudan durulmuyor.

Bu umursamazlık sonucunda işte deniz bitti, ama kıyı görülmedi,  kirlilik, bozulma ve deniz canlılarına ölüm görüldü ama saldırganlar asla durmuyorlar ve durmayacaklar yine de bilesiniz…

Ve ille de Cargill konusu… Ne de olsa çok çıktı ülkede kokusu; Mesut Yılmaz döneminden sonraki egemenlere kadar…

Ki o Cargill denen zehir üretim fabrikası konuşlanmış içmesuyu özelliği olan Iznik Gölü’nun kıyısına…

Musilaj sorunu çıkınca ortaya, ahkam kesiyorlar sanki denizlerin kirlenmesinde aldıkları “sorumsuzca ve beceriksizce” kararların etkisi yokmuşçasına… Yok sayıp da aldıkları çevre karşıtı kararların yarattığı sorunları…

Musilaj; müsil gibi söylenişi… İnsanın denizlere attığı pisliği, denizin geri verişi… Ama insan soyu alacak mı bu yaşanan olumsuzluklardan dersini? İşte bu sorunun yanıtı; çok zor!

 

Aydın, 10 Haziran 2021

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP