Tarımda “çikita muz” dönemi…

ABONE OL
10 Mayıs 2021 11:30
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tarımda yaşanan belirsizliklerin, insan yaşamında büyük etkileri olacağını sıkça yazıyorum.

Tarım olmadan, toprağa tohum atılmadan, üretim yapılmadan yaşamın sürdürülebilir olacağını düşünen varmış gibi kaygı doluyum!

Öyle çok değil, kısa bir süre başınızı “sesin” geldiği yöne çevirerek dinleyin; konuşulanları, yapılanları, ne için eylem birliği oluşturduklarını duymaya/ anlamaya çalışın!

Anlaşılır gibi değil, “kaygı doluyum” dedim ya…

Yolların asfaltı sıyrılıp yeni asfaltlar dökülüyor,

Sanal para kriptonun önündeki engeller kaldırılıyor,

Doğayı biraz daha kirletmek için ağaçlar kesiliyor,

Canlının zehirle yaşaması için çalışmalar yapılıyor,

Daha çok can almak için silahlar alınıyor,

Çok çalanlar konuyor,

Çok çalmasını bilenler/ çok aldatmasını becerenler kollanıyor…

Bir tek üretenler görülmüyor, bir tek yaşamı sürdürmenin temel taşları gözden uzak tutuluyor!

“Kaygım” ondan!

***

Biz toplum olarak “köylülüğü” kentlinin efendisi sayarız!

Köylü toprağı işler, suyu kullanır, tohuma can verir, üretir, kentliyi doyurur…

Köylünün elinden üretimi aldığınızda; toprak da, su da, tohum da anlamını yitirir!

Kapitalizmin, “renkli yaşam” sunan medyasının gücüyle sayıları her geçen gün azalan “köy nüfusunun”, bu gidişle daha da “dip” yapmaması için hiçbir gerekçe yok!

Genç kuşak köyden kaçırılıyor, toprağın işlenmesi/ suyun kullanılması altmışbeş yaş üstüne kalıyor!

Onlar da yaşamın içinde yok ki!

Covid 19 sürecinde “en çok” altmışbeş yaş evde tutuldu, gözlerden uzaklaştırıldı!

Şu soru akıllara geliyor olmalı:

Bu ülkede tarımı kim yapacak?

***

Son bir haftada yaşanan sıkıntılar düşünüldüğünde, “tarım yapanlar var” deniyor; doğru, var!

Artısı/ eksisi ne olur düşünülmeden başlatılan, “tam kapanma” denilen uygulama sonucu yavaş yavaş ortaya çıkıyor!

Ay mayıs…

Yaz sebzelerinin, günlük toplanarak pazara çıkarıldığını bilmeyen yok!

Domates, hıyar, semizotu, maydanoz, dereotu… Bunlar kavuna, karpuza, portakala benzemez! Normal koşullarda günü birlik koparılması, en geç iki- üç gün içerisinde tüketilmesi zorunludur!

Tarladan bir gün geç toplanılmasının da, tezgahta bir günden çok kalmasının da “ürüne” zarar vereceğini herkes bilir!

Mayıs havası içten çürüür…

Geçtiğimiz haftalarda soğan ile patates için bile benzeri yaşanmıştı; pazar bulmayan ürünler, depolarda filizlenmişti! Filizlenen ürünü tüketemezsiniz! Yeri çöp!

***

Üç haftalık “tam kapanmanın”, neler düşünülerek yapıldığını anlamayanlardanım!

Madem “tam kapanma” dediniz; bankaları, vergi dairelerini, veznesi olan her yeri “kapatsanız” ne olurdu ki?

Halkın “doyacağı” ürünlere ulaşmasını sağlasaydınız da, tarımla uğraşanları “hiç olmazsa” burada onurlandırsanız olmaz mıydı?

“Bilenler” bağışıklık diye bir şeyden söz ediyor ya…

Yok, bu ülkede betondan yapılar çıkacaktı,

Yok, bu ülkenin kentlerinin kaldırımları sökülüp yapılacaktı,

Yok, işsizler evlerinde biraz daha depreşecekti,

Yok, çalanlara çalacakları alanlar oluşturulacaktı,

Yok, yok, yok…

Kaygım bundan!

***

Günlerce, üreticinin yetişen ürünlerinin “tüketiciyle” buluşması engellendi!

Tarlada ürün var, üretici ürünü tüketiciye götüremiyor; çürütüp döküyor!

Bunun açıklamasını “birilerinin” yapması gerek değil mi?

Kurallar/ genelgeler varmış; ilk gün söylenenle, üçüncü gün söylenen arasındaki ayrımı görmeyecek/ bilmeyecek var kı bilmiyorum!

Eğitimde yaptıkları yaz/boz işleminin aynısını “tam kapanma” dedikleri uygulamada yaptılar! Yok orada “yanlış” anlaşılma var, yok “doğrusu” bu, yok içki satılmasın, yok ideolojik değil…

Oturup konuşulmuyor mu bunlar, öncelikli olanlar sıralanmıyor mu, mayıs ayında üreticinin ürünlerinin ne aşamada olduğu bilinmiyor mu, bu ürünün tüketiciye günlük ulaştırılacağı anlaşılmıyor mu; anlamıyorum!

***

Kim ne derse/ desin toplumda genç kuşağın “gelecek” beklentisinin her geçen gün büyüdüğünü görmeyen/ dile getirmeyen yok; dört gençten biri işsiz!

Aynı biçimde, “üreticinin” de gelecek öngörülerinin parçalara bölünmüşlüğü ortada; üretirken girdilerden dolayı zorlanıyor, hasat zamanı uygulamalar nedeniyle çırpınıyor, covid 19 sürecinde de pazara çıkamamaktan…

Haftanın her günü kurulan “semt pazarları” kurulmadan ne üreticinin ürünü satılır, ne de “semt pazarı” kurulmadan tüketici gereksinmesini karşılayabilir!

Üreticinin önüne “diken” serptiğinde, tüketiciyle buluşması olanaksızlaşıyor!

Ongün önceki genelgeye ekler yapılarak, “yalnız cumartesi günleri semt pazarı kurulacak” dendi!

“Haftada bir” ile “üretici” kurtulacak, “tüketici” gereksinmesine kavuşacak mı?

Tanıdığım bir üretici “topraktan vaz geçtim, işlemeyeceğim, yoruldum, bu yıl ki zararım” diyerek uzattı!

Bu ülkenin toprağında salatalık, domates, çeşitli ürünler ekenler yaptıkları işlerden hoşnut olmazsa sonu “çikita muzdan” daha da kötü olur!

Düşünebiliyor muyuz?

090521

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP