Anımsatmalar

ABONE OL
16 Mayıs 2021 10:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yine evlerimize bayraklarımızı asarak kutladık ulusal bayramlarımızı; birileri Filistin için sokaklara özgürce çıkarken…

Eğer gerçekleşmemiş olsaydı 23 Nisan 1920 ve 19 Mayıs 1919, bugün zor derdin Şeker Bayramın, Kurban Bayramın kutlu olsun!

Bu nedenle iyi bil değerini ulusal günlerinin ve Ulu Önderin Atanın… O’nun başardıkları temelidir bu ülkenin,  bu vatanın!

Yaşadıkça, var oldukça; sürekli anımsanacaklar arasında yerini almalıdır bu değerlerin, Türk Ulusu bunu sakın unutma!

Biz Türkler; Dünya cenneti bir ülkede yaşıyoruz. Doğal kaynaklarıyla, iklim koşullarıyla Tanrı/Doğa vermiş de vermiş. Ama bizler bu varlıklarımızı görmezden gelip, gözü çöplükte çapkınlar gibi, sürekli yabancı mallara özlem içindeyiz.

İç pazardaki malların fiyatlarını denetlemek için ithal ikamesine girişiyoruz, ardından yerli üretimimiz gerilemek şöyle dursun, bütünüyle pazardan siliniyor. İşte Çikita muz ve neredeyse yok olan Anamur muzu örneği… İşte Amerikan pirinci ve Trakya’nın kuruyup giden çeltik fabrikaları… İşte tütüncülüğümüzün öldürülüşü, pazarımıza giren Japon ve Amerikan tütünleri… İşte kuş gribi bahanesiyle köy tavukçuluğunun bitirilişi… İşte Bursa zeytinciliği üzerine son yıllarda oynanan oyunlar ve pazarlarımıza giren Yunan zeytini ve yağları… İşte açık süt içilmesin kampanyasıyla, dev şirketlerin pazar payının artışı…

Her şey; rahmetli Kemal SUNAL’ın “Küçük Bakkal, Süpermarkete Karşı” filminin öyküsü gibi… Sonuçta; küçük ve belki de orta ölçekteki işletmelere yaşam hakkı tanımama, uluslararası ya da ulus-ötesi Dünya devlerinin açık pazarı olma yolunda hızla yol alışımız… Günü gelip de seçim sandıkları kurulduğunda; asla unutulmaması gerekenlerin ilk sırasına konmalıdır bu yaşadıklarımız, bunu da aklında tut değerli halkım!

Vurulmuş yüzükoyun yerde yatarken, ayakkabısının altındaki delik; yıllarca unutulmadı ve herkes alanlarda haykırırken hep bir ağızdan  “hepimiz Hrantız, hepimiz Ermeniyiz” diyerek onu hep anımsadı.

Ve daha sonra Soma’da yaşanan felaket nedeniyle ayağındaki delik çorabıyla bir madenci düştü gözlerimize ve acısı yüreğimize, ama günler geçtikçe kimseler onu anmadı, anımsamadı; hiç kimse “hepimiz madenciyiz” demedi. Oysa en az Hrant kadar, delik çoraplarıyla madenciler de olmalıydı sürekli anımsanacaklar arasında!

Her şey “bacasız sanayii TURİZM” için ama her şey nafile, her şey boşuna! İngiliz çoktan yaftaladı ülkeyi; RED ZONE koduyla…

“Siz eğlenin ben aşılandım” yurttaşın, daha doğrusu turizm işkolunda çalışanın yüzüne vurulmuş bir damga…

Sanki turizm sektöründe çalışanlar; sokakta başıboş gezen kedi, köpek… Onlar aşılı; tırmalayıp,  ısırırsa sakın korkma turist efendi!

Morison Süleyman; iktidarı döneminde, 5 Yıllık Kalkınma Planları’nda işsizlik sorununa çözüm önerisi olarak, Avrupa’ya işçi gönderme yolunu seçti. Bir bakıma köle konumuna düşürdü; emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı vermiş bir ulusun çocuklarını…

Özal da “şirket yönetir gibi devlet yönetme” taktikleriyle ve ticari maharetleriyle, yedi düvelin en önde gelenine” Türkiye’nin tek ihraç ürünü var; o da askeri” dedirtti, Mehmetçikler’i Sam Amca’nın çıkarları için, dünyanın her yerine gönderdi.

Ve şimdi de üç anakaraya yayılmış heybetli Osmanlının torunları geçinenler; tam takır kalan hazineye döviz akışı sağlamak için ülkeye gelecek yabancılara, sanki veteriner denetiminden geçmiş, aşılı ve de kulakları zımbalı yük hayvanı kiralar gibi yurttaşlarımızı sunuyorlar.

Ola ki uluslararası bir değer-siz-lik sıralaması yapılacak olsa; Türk Ulusu, tartışmasız şampiyonluk ipini göğüsler, çok büyük bir farkla…

Kim bilir o çalışanlar “Siz eğlenin ben aşılandım” mı yoksa “siz eğlenin ben aşağılandım” mı diye geçiriyordur içlerinden o maskeleri yüzlerine takarken, gerçekten de ne düşünüyorlardır acaba?…

Ve  o maskeleri önerenler de le-be-leb dövünsünler bundan böyle “gitti dövizler, gitti, kaptırdık turistleri Yunan’a” diye, çünkü RED ZONE olarak tanımlandı Türkiye !… Dolayısıyla bu yaşananalar da anımsanması gereken sıralamasında kesinlikle, ama kesinlikle konmalıdır ilk sıraya, özellikle de sandıklar halkın önüne geldiğinde…

Daha ne diyelim? Helallik isteyince ülkenin irileri; unutmasın diye dünde kalanları birileri… Biz de dilimizin söyleyebildiğince, elimizin yazabildiğinde anımsatmak istedik!

Didim, 15 Mayıs 2021

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP