Yurttaş özgür mü?

ABONE OL
6 Nisan 2021 12:16
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“İktidar” olup da, yurttaşa “özgür yurttaş” sözü vermeyen politikacı var mı bilmiyorum!

Varsa alıp saklayalım, gelecek kuşağa da önerelim; var mı?

Örneğin “daha özgür bir toplum” demeyi hiç savsaklamadan, arkasını kesmeden, yanlarında tuttukları çığırtkanlarıyla “hep” bir ağızdan yinelerler…

Yurttaş için “özgür” olmak öyle o denli önemli ki…

Özgür olduğunda konuşabilecek,

Özgür olduğunda sevebilecek,

Özgür olduğunda paylaşacak,

Özgür olduğunda suyunu içebilecek, ekmeğini alabilecek, çocuğunu sevindirebilecek, yaşama daha dört-bir elle sarılacak!

Bu yurdun toprağı, havası, iklimi, emeği için de her hangi bir “engel” yok!

Öyleyse neden “özgür yurttaş” için çaba harcanmaz?

***

Düşünür “ekonomik özgürlük olmadan özgürlükten söz edilemez” diyor!

Yurttaş “emeğini” ortaya koyamıyorsa, gereksinmesini sağlayamıyorsa, üniversite mezunu çocuğunun bir iş yaptığını göremiyorsa, geceleri uykusuz sabah oluyorsa, yaşamını sürdürmek için yalvarması isteniyorsa, yokluk kronikleşmişse nerede arayacaksınız “özgür” olmayı?

“Ye, iç, şükret” derler bilirsiniz! Bunun açılımı “benim doymam için çalış, benim güçlü olmam için sus” demek olmalı!

Medyada konuşulanlara bakın, bir de isimleri değişmeyen o kanaldan diğer kanala koşuşturanlara bakın…

Bu durum bile her şeyi apaçık gösteriyor; kurgulanmış, roller verilmiş, işlerini yapıyorlar!

O denli doymuşlar, o denli bağlanmışlar ki “yurttaşın” yaşadığını anlatan yok!

Doydukları, bağlı bulundukları yeri sevindirmek, üzmek isteyenin üzerine kükremekten başka ne yaptıklarını anlayan var mı bilmiyorum!

Oluşturdukları “yapay gündemi” sözde irdeleyerek, sözde yurttaşı aydınlatarak, sözde bilgilendirerek, sözde yurttaşın sorunuymuş gibi konuşurlar!

Elin parmakları kadar sayılarıyla, her gün bir yandaş kanalın ekranına çıkarak, tüm gelişmeler üzerine “fikirlerini/ düşüncelerini” söylerler!

Uğur Mumcu “bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olunmaz” der.

“Bilgiyi” nasıl edinmişler de “fikir/ düşünce” sahibi olmuşlarsa…

***

Bir yıldır dünyanı üzerine abandığından söz edilen salgın süreci, “yurttaşın sorunlarını askıya almak” için koltuklarında olan “iktidarlar” için “imdat simidi/ sanal gerekçe” oldu!

Bizde, ondokuz yıldır “iktidarı” elinde bulunduranların, “yurttaşın” yüzünü güldürecek bir olguyu gerçekleştirdiğini söyleyin!

“Yurttaşın” önceliği “özgürlük”…

Bir tane gösterin!

Göğüs kabartılarak anlatılan “her şeyin” içinde, “mutlaka” kıyısından/ köşesinden yurttaşın iğdişlendiğini göreceksiniz!

Otoyollar mı, köprümü, tünel mi, kent hastaneleri mi?

İçini açtığınızda kirlikten geçilmediğini görüyorsunuz!

“iktidarın”, sıkça “covid 19 sürecini çok iyi yönettik” dediğine tanık olmayan var mı?

Şöyle sorayım: iyi yönetilen ne?

Test mi, maske mi, aşı mı, acil mi, üretim mi, esnaf mı, emekli mi, adalet mi, haklar mı, paylaşım mı?

Testi, aşıyı, maskeyi bıraktım; paylaşmayı çözemediler, yurttaşın borcunu çözemediler, emeklinin açlığını çözemediler, esnafın/ çiftçinin borçlarını çözemediler…

Biz inatla “özgür yurttaş” diyoruz!

***

Bir yıl geçti aradan…

Bir yıl öncesine değin işinde/ gücünde olanların birçoğu işsiz şimdi!

“İktidar” ile yandaşları ne denli yalanlamış olsa da “evine ekmek götüremeyen” yurttaşlar var!

İşinden olan, işyerini kapatan yurttaşın “geçim kaygısından” başka düşüneceği ne olabilir?

Covid 19 mu, Çin aşısı mı, Alman aşısı mı, her akşam açıklanan “günlük olgu listesi” mi, “iktidarın” ısrarla oluşturduğu “sanal gündem” mi, maske mi, sosyal aralık mı; geçin bunların tamamını!

Kafe çalıştıran bir tanıdığım anlattı yaşadıklarını…

Turgut Özel Bulvarı’nda, normal günlerde boş masanın olmadığını, söyledi!

Yıllık doksanbin lira yıllık kirası varmış kafenin! Sekiz çalışanı varmış!

Bir yıldır kapalı olan kafenin kirasını mı düşünsün, çalışanlarının işine son verdiğini mi düşünsün, elektrik/ su faturalarını mı düşünsün, vergisini mi düşünsün; yoksa evine götürmediği ekmeği mi?

“İşyeri sahibi kirasından ödün vermiyor, devlet vergisinin arkasını kovalıyor, kredi kartları çakıldı kaldı” diyor!

Birçoğunun anlayacağı biçimde “burnumdan soluyamıyorum” dedi.

***

Dün yazdım…

“İktidara” yakın olduğun zaman; palazlanıyorsun, eğlencenin en lümpenini gerçekleştiriyorsun, bir elin yağda/ bir elin balda, şatafatına bir gerekçe bulan da oluyor, son yaşanan “arkadaş” olayı gibi…

“İktidara” yakın değilsen, en önemlisi de “haksız” kazancı düşünemiyorsan, el ovamıyorsan, “gelen ağam/ giden paşam” da diyemiyorsan “ekmeği ararsın” demektir!

Ülkeyi oluşturan yurttaşın bu ya da buna benzer “özellikleri” taşıdığını düşünüyor olabilir “iktidar”; öyle değil işte!

Yurttaş; değil şatafat için/ bir günlük rahatlamak için bile çalmayı, vurmayı, yolmayı göze alabilecek eğilimde değil!

Emeğinin karşılığını istiyor, “özgür yurttaş” olmayı istiyor; hepsi bu!

050421

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP