Turunç çiçekleri arasında…

ABONE OL
9 Nisan 2021 13:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adana’da “nisan” yaşamak güzel!

Sokakları, caddeleri donatan turunç ağaçları çiçek açtı.

Her ne denli aralara Adana’nın/ bölgenin olmayan bitkileri serpilmiş de olsa, parklarda turunç ağaçlarının yeri “inatla”  değiştiriliyor da olsa, kaldırımlarda dikili turunç ağaçlarının gövdesine çivi çakılmış da olsa…

Turunç ağaçları çiçek açtı.

Belki de duymuşsunuzdur, canlısı gözlerden ırakken/ sanalı ile sevinenlerin olduğunu medyada izledik!

“Turunç çiçeğini” sanal ortamda nasıl anlatabilir, nasıl tadına vardırabilir, nasıl şu an sokakta genzime dek etkileyen kokusu anlatabilirse…

Adana dışında bulunanların “buradaki” tadı aldığını düşünmenin bile ne denli anlamsız, ne denli tanımsız olduğunu belirtmem yersiz!

Sokaktayım, Kozan girişindeyim, caddelerdeyim; yaşamadan olmaz!

***

Yaşamadan olmaz!

Sabah, güzel turunç çiçeklerini koklayarak güne başlamak güzel de;

Ekmek büfelerinin önünü görmelisiniz!

Fırınlarda birbuçuk lira olan ekmeğin büfelerde bir lira olması nedeniyle oluşan kuyruğun sorgulamasını düşünmek herkesin hakkı…

Fırında üç-beş tane alana rastlamak olası da, onbeşi görmek olanaksız!

Büfelerde “en az” alan dört-beş tane alıyor! On- onbeş tane alanlara da rastlamak olası…

Toplumun “ekonomisinin” ne olduğu, ekmek büfelerinde görülüyor!

Yalnız Adana için değil, anakentlerde bulunan tüm büfeler öyle!

Bir başka konuya değinecek:

Nisan ayının üçte biri gitmiş, yılınsa yüz günü… Ekmek büfelerinde anakent belediyesi “Zeydan Karalar” imzalı “yılın takvimi” dağıtıyor!

Kuyrukların ”ekonomik” yanı kadar, kanımca bu “yılın takvimi” konusu da sorgulanmalı!

Yıl için bastırılmışsa da yanlış zaman, ekmek alanlara verilmek için “yeni” bastırılmışsa da yanlış zaman!

Aradan koca kış geçmiş, koca covidin can sıkıcı yüz korkulu günü geçmiş, yurttaşın kendine yetemediği koca yüz gün; bunca zamandır neredeydiniz, diye sormazlar mı?

Hep harcamalardaki savurganlıktan, hep birilerine sağlanan haksız kazançtan, hep dolambaçlı yollarla köşe dönmekten söz ediliyor ya;

Buna “örnek” demeyin haydi!

***

Turunç çiçeklerini parkta koklamak da güzel, portakal çiçeğini bahçesinde koklamak daha da güzel…

Güzelliğin yüzünü “hep” karartmak isteyen olur!

Telefona indirilen “hayat eve sığar”da can sıkıcı görüntüler kimin canını sıkmıyor?

Bir yıldır insanları “dışarı” çıkılmaz duruma getirenler, “bunu” başardıklarından dolayı seviniyor olmalı!

Bulunduğumuz bölge “kırmızı” bürünmüş! “Yurdun neresi kaldı ki” diye sormuştu akşam eşim! Her yerde “korku” doruklarda! Daha ne yapılacağı belirtilememesi, üstelik bu güne değin yapılanlarla övünülmesi de garip!

Bunun “sevinin” denecek yanı var mı? Bir yıldır korkuyu yaşam biçimi duruma getiren siz, önlem diye faşizan baskılar kuran siz, insanları “aç kal” diyerek bir başına bırakan siz, önlemler konusunda çevresini göz ardı eden siz, toplumun geniş katmanına acıyı yayan siz, görev verdiğiniz “sağlık kurulunu” dinlemeyip/ kendinize uyanı açıklayan siz…

Bu işin sonunun nereye gideceği de belirsiz!

Olgulara ne denildiği belirsiz, aşı sağlamada yaşanan başarısızlığın nedeni belirsiz, sağlık çalışanlarına verilen sözlerin yerine getirilmeme nedeni belirsiz, “lebalep” saçmalığının peşine takılmanın nedeni belirsiz…

Bunun sonu nereye varacak? Biri, bir gün çıkıp, “hepsi nisan bir şakası” mı diyecek?

***

İşin şakaya gelir yanı yok!

Turunç çiçeklerinin Adana sokaklarında yaydığı koku ne denli gerçekse, şu an yurttaşların yaşadığı “korkular” da gerçek!

“Korku” bitse bile, “sorunlar” bitmeyecek; orası belli!

Yüzdört generali kaç gündür konuşuyor politikacılar? Peki, “sarıklı amiral” kaç gün konuşuldu, ya da “Montrö Sözleşmesi” konusunda kaç gün konuşuldu?

Ne “sarıklı amiralin”, ne de “Montrö Sözleşmesi’nin” konuşulmasına gereksinim yok muydu?

“Montrö Sözleşmesi’nin” ne olduğunu yeniden ele almakta istemiyorum; işin acı yanı, bu denli “ulusal değeri” olan/ boğazlardaki işlevini koruyan bir sözleşmenin, üç-beş tane cumhuriyet karşıtını üzmemek uğruna “gündemden” kaçıranlar/ konuşturmayanlar/ arka çıkanlar utansın, ne diyebilirim ki başka?

Bir başka acı da, yaşananların özeri anlam veremediğim “hırsla” örülerek,   “günah keçisinin” CHP sayılması…

İşin şakası yok, turunç çiçekleri arasındayım; sanal etkinliğin bir anlamı yok, Adana’da “nisan” yaşamak güzel!

080421

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP