Dingo – Kadı – At – Üsküdar…

ABONE OL
30 Nisan 2021 10:57
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Elini masaya tak tak vurdu adam. Öfkeliydi her zamanki gibi. İşaret parmağı havada kaldı bir süre. Belli ki; bugüne kadar söylenenlerden farklı bir cümle arıyordu. Salladı parmağını birkaç kez havada. Beden dili gösteriyordu ki, bulmuştu aradığı cümleyi. Döküldü peşpeşe…

– Türkiye Dingo’nun ahırı değildir!

Önemsedim çıkışı… Dingo’dan çok, “ahır’a” odaklandım.

Her ne kadar “değildir” vurgusu kabullenmeyi şiddetle reddetmiş olsa da, bu ülkeyi hala “Dingo’nun ahırı” gören, birileri var(mış) demek ki!

(Ülkeye Dingo’nun ahırı sıfatını kazandıran birileri, var(mış) demek ki; mi deseydim yoksa? )

*

Ahır sahibi Dingo kimdir, nerede oturur, dostları kimdir bilmem. Yap işlet devret yöntemiyle kayırmalı, korumalı, devlet garantili ahırlar kiralamış, köprüler kapatmış, mekanlar kapmış, rezidanslar yapmış… mıdır; bunları da bilemem. Ama bu ülke insanlarının canları da malları da, bir karış toprağı da Dingo’ların cirit atmalarına fırsat bırakılmayacak kadar değerli olması gerektiğini iyi bilirim.

Şunu da bilirim ki; ancak, yasaların hakim kılındığı yerlerde dingolar barınacak “ahır” bulamaz.

“Ya bulduysa!” dediğinizi duyar gibiyim. İşte o zaman söylenecek tek şey şudur ki; Ülke yönetimine hakim olanlar, “Ülke Dingo’nun ahırı değildir!” diyerek “olmuş”u kapatmaya çalışıyorlar, ya da bizimle kafa buluyorlar.

*

Bunca Dingo nerede hayat buldu? Bunca Dingo hangi “ahır”ları nasıl mekan tuttu?

En önemlisi de bunca Dingo’ların elinden kimler tuttu?

Ne çok haini varmış bu ülkenin!

Ne de çok düşmanı! Hadi bildik, haini kendi beslemesidir ülkenin… Ya bunca düşman, bunca dingo nasıl, nasıl ahır buldu ülke içinde?

Dünün Dingo’larına rahat ahırlarda mesken tutmaları sağlanırken, sınırlardan girişler denetimsiz bırakılırken, Ülke içindeki her 10 -12 kişiden biri göçmen statüsünde diledikleri yerlerde serbestçe dolaşmaları görmezlikten gelinirken, ülke çoktan Dingo’nun ahırı olmuştu bile. “- Türkiye Dingo’nun ahırı değildir!” İkazı çok geç kalmış bir söylemdi.

Anayasa çiğnenirken, adamı yasalara uymaya zorlamak yerine, adama göre yasa ayarlamak için yola çıkmak neyin nesiydi!

“Buları (anayasa değişikliklerini) kendim için isteyecek kadar karaktersiz değilim” beyanının açık ettiği talebin “karaktersizlik” boyutu dikkate bile alınmazken, “dingolar” hangi saftaydı?

Bir bataklık yaratılmışsa, sivrisineklerden şikayet ancak aptalların işidir.

Türkiye’yi Dingo’nun ahırı olmaktan kurtarmayı,“Türkiye, Dingo’nun ahırı değildir!” söyleminin sahibinden daha çok önemsiyoruz.

Zira, içerde, dışarıda, ekonomide, hukukta, eğitimde sağlıkta, ülkeyi laik demokratik, sosyal bir hukuk devleti yapmak yerine, “yaratılan fiili durumun peşine takılıp” yasa tanımazlığa meşruiyet kazandırmakla, ülke, Dingo’nun ahırı olmaktan kurtarılamaz. Dingo’lara daha da yer açar! Olan da budur!

“Eşeğin yerine semerini dövdükçe, sopayı semerin kıçında kırsanız, ne yazar!” Derdi ninem.

Ah bir anlayabilsek, semeri dövmekle eşşek yola gelmez!

*

Keramet sözde değil, eylemdedir!

“Dingo’nun ahırı değil!” demekle, ne Dingo’lar yok olur, ne de o ahır gördükleri mekanlardan nemalanan eşekler. At hırsızı kesilir her biri… (Gelecek yazımız da bunun üzerine olsun)

*

Anayasasında hala “sosyal hukuk” devleti” hükmü taşıyan devletin zirvesinden duyduğunuz bir sesle irkilirsiniz. ATI ALAN ÜSKÜDAR’I GEÇTİ. HABERİNİZ OLSUN!”

Bir tek “kesin sesinizi!” tehdidi eksik. Gidiş odur ki, çok geçmez o ses de çalar kapımızı…

At hırsızlığına(!) meşruiyet kazandıran övgünün resmi ağızdan(!) tehdit adına alaycı ilanıdır bu !..

“Sür eşeği Niğde’ye!” – “ Külahıma anlat- yasa, masa teferruat!” –

Teslim bayrağı mı çekmemiz istenmekte!

– ASLA!

Sözümüz yok; meydan sizin olunca, oğlan da sizin, kız da sizin – çatlatın kaynanayı.

Amma ve lakin “kadı bizim, mahkeme bizim!” faslı da sizden yana girerse devreye, kolay bırakmazlar o mahkemeyi tek başınıza sizlere…

Dingolarla asıl mücadele o gün başlar.

Diyoruz ki; “Atı çalıp Üsküdar’ı geçtiğini sananlar yarı yolda hep vermişlerdir yakayı ele!… Tarihin çöplüğüne bakarsan bulusun pek çok örneğini.

Tarih at hırsızlarını yazmaz değil…Yazar da ak sayfalarına yazmaz!.

Unutulmasın ki; bir de “sabırla koruk helva olur” versiyonu vardır o sözün…Ayrıca, “kedi her zaman ciğer yemez” diyeni de, “çekirge bir zıplar iki zıplar..” diyerek destur çekeni de vardır o sözün.

Kadının en “bozum” olduğu an, “mahkemeyi kendisine mülk sandığı andaki uğradığı hezimettir.

26 Nisan 2021

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP