Bu da benim öngörüm!

ABONE OL
23 Nisan 2021 10:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Akşamları, televizyonda haberleri izlerken karşımıza getirilen olgu tabelası kimin canını sıkmıyor bilmiyorum!

Tek televizyonda değil, cep telefonuna indirilen “son dakika” izlencesi varsa, daha ekranlara yansımadan “kendine özgü” ses tonuyla “olgu bilgisi” geliyor!

Başlarda, “bir kişi yaşamını yitirdi” denilmesine gerek yok, “bir kişide pozitif olguya rastlandı” dense kemiğimize dek inen sızı/ şimdi öyle bir duruma getirildi ki: duygusuz, tepkisiz, ilgisiz, umursamazlık dolu…

Kimine göre bir köy kalabalığı,

Kimine göre bir uçak dolusu,

Kimine göre bir düğün salonu katılanı kadar,

Kimine göre on sınıflık bir okul…

Bir o kadar yurttaşın aramızdan ayrıldığı, yaşamlarını yitirdiği, ocaklarının söndüğü belirtiliyor!

Duyarsızlığa diyorum; siz gerçekten şaka mısınız?

***

Daha dün verilen corona virüs tablosunda yaşamını yitirenlerin sayısı üçyüzkırkbirdi…

Bir nisanda gösterilen corona virüs tablosunda sayı yüzyetmişaltıydı…

Yaşamını yitirenlerin sayısı bir martta altmışdokuzdu…

Bir/ birbuçuk ayda yaşamını yitirenlerin sayısı “beş kat arttı” diyorsanız, covid 19 nedeniyle bu denli yurttaşımız yaşamını yitiriyorsa eğer;

Elinizdeki işlerinizi, bugüne dek yaptığınız kavganızı, bitmek bitmeyen hırsınızı, bencilliğinizi bir yana bırakmanız gerekmiyor mu/ bu insanların emekleriyle, solumalarıyla, doyumlarıyla, sağlıklarıyla, bu çıkmazdan en acısız/ en az yitiksiz çıkması için uğraş vermeniz gerekmiyor mu?

“Sağlık denince akan sular durur” diyensiniz!

Bir köy, bir uçak, bir düğün salonu, on sınıf dolusu insan yaşamdan kopuyorsa, eğer daha çoğu yoksa; ne yapıyorsunuz, bunları bilmek istemek herkesin hakkı yok mu?

***

Gündem değiştirmekte artık hem “sistem”, hem de “sistem parçacıkları” oldukça başarılı olduklarını gösteriyorlar…

Hiç öyle “aklınız yok mu” ya da “karar verici siz değil misiniz” diyerek akılları zorlamanıza gerek yok!

Vitrine koyduklarınız arasından seçilip giyiliyor, raflara koyduklarınız arasından alınıp yeniyor!

Şu an, “sistemin” karşısında hangi güç çıkıp da, bu güne değin yerleştirilen “covid 19 korkusunu” alt edebilir?

Ayrıca bu olası mı, biri çıkıp “bunların tamamı oyalama, tamamı senaryo” dese; kaç televizyona çıkabilir, kendini dinletebilir?

Canan Karatay, “önce bağışıklığını güçlendireceksin, bunu da kelle/ paçayla sağlayabilirsin” dedi diye ekranlardan uzaklaştırıldı!

Şu an, televizyona çıkıp dün dediklerini yineleyen, ancak “aşı olmazsa olmaz” dedikleri için “bilen insanların” içinde yer alan, çoğu zaman birden çok kanalda uzun konuşmalar yapanların önleri o denli açık, o denli dikensiz/ çalısız/ cam kırıksız; iki gün sonra tersini söyledikleri, bugün konuştukları her şey doğru!

Birini, Canan Karatay’ın karşısına çıkarmayışlarının nedenini düşünebiliyor musunuz?

***

Yazı içerisinde “başka” örneklemeler içine girsem de, asıl üzerinde durulması gerek konu “yaşamını yitirenler”…

Canı “neyin” aldığını unuttuk!

Kimin evine acı düştü, bunda kimin payı vardı, kim sessiz kaldı, kim umursamadı unuttuk!

Sistemin günlük yinelediği “korkuyu”, uyulmazsa ödenmesi gereken “cezayı”, yazılan cezayla “ikinci” bir dalga korku yaşatıldığını unuttuk!

Bu ülkenin tartışılmaz sahibi yurttaşları yaşamlarını yitirirken/ acılanırken/ aç kalırken/ çığlık atarken/ evde hapsedilirken yönetenler nerede?

“Günlük olgu listesini açıklıyorlar” demeyin bana!

Günlük bir “uçak dolusu” insandan söz ediyorum!

Arada bir meclis oturumlarını izliyorum…

“Bunların işi yurttaş olamaz” diyorum. “Olsa, böyle birbirlerini bitirmek istercesine çığlık atmazlar, yurttaşın içinde bulunduğu kimsesizliği düşünürler, büyüyen işsizliği düşünürler, aç yatan komşuyu düşünürler, gençliğin umutsuzluğunu düşünürler, elbette başta da halka pompalanan korkunun sona ermesini isterler” diyorum.

Başka coğrafyalarda, başka havayı soluyoruz sanki!

***

Gün içinde neler yaşandığını bilmek için karşısına geçtiğim televizyonda “haber saatini” unutmak istiyorum biliyor musunuz?

Sonra şu “bilen insanların” dolaştığı kanalları…

Prof. Mehmet Ceyhan, yaptığı bir açıklamasında “vaka sayısı azalırsa bunu bilimle izah etmek mümkün değil” demiş!

Açıklamaların “hepsine” bilim içinde yer bulmak olasıymış gibi!

Taşıdığı “unvanlarla” yakından uzaktan ilgim yok ama şunu bir öngörü olarak söyleyebilirim:

Böylesine “kıytırıktan” önlemlerle de olsa, turizm sezonuna dek hem olgu sayısı, hem de yaşamını yitirilenlerin sayısında büyük düşüşler olacak!

Uğur Şahin’in, Ocak 2020’nin başlarında, Covid-19’un ölümcül bir salgın olacağını anladığını, BioNTech’i bununla savaşmak için bir aşı oluşturmaya yöneldiği yadsınmıyor; daha üçüncü ayda nasıl bir öngörülülükse…

Evet, bu da benim öngörüm!

Turizm sektörünün aylar öncesinden hazırlıklara başlamasını, bakanın turizm bölgelerinde incelmelerde bulunmasını böyle değerlendiriyorum; tersini söyleyen…

Korkuyla sınamayın insanı…

200421

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP