Hollanda’ya sembolik olarak gönderilen lâle soğanı…

ABONE OL
12 Şubat 2021 11:17
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçtiğimiz ocak ayı içinde yayınlamış olduğum ‘ Türkiye’ye Övgü Yağdıran ve Laleyi Hollanda’ya kazandıran Adam: Busbecq’ başlıklı haberimi okuyan eski dost Hüsnü Uysal bana gönderdiği bir mesajında çok ilginç bir şahitliği dile getirdi.
Ortaokul öğrencisi iken, 30 Mart 1960 günü, Hollanda’ya sembolik olarak gönderilen, lâle soğanı yüklü bir at arabasının yola çıkışına şahit olduğunu belirten Uysal şunları yamış:

İlhan Bey,
Sizin 13 Ocak 2021 tarihinde kaleme alıp bizlere gönderdiğiniz ‘Türkiye’ye Övgü Yağdıran ve Laleyi Hollanda’ya kazandıran Adam: Busbecq’ başlıklı yazınızı büyük bir ilgiyle okudum.
Yazınınızın hemen hemen en son kısmında; ‘Posta arabası 30 Mart 1960 günü İstanbul’dan büyük törenlerle ayrıldıktan sonra, 400 yıl önceki rotayı takip etti. Selanik, Belgrat, Graz, Salzburg, Münih, Frankfurt, Bon ve Lahey şehirlerinden geçtikten sonra 38 günde Rotterdam’a ulaştı ve büyük bir törenle karşılandı.’ cümlesini okuyunca, tam 60 yıl öncesini hatırladım.
O yıllarda biz Londra Asfaltı Caddesi yanındaki Topkapı Mahallesi’nde ikamet ediyorduk. Ben ise Şehremini Ortaokulu’nda okuyordum. O yılki eğitim döneminde öğlenden sonra serbesttik.

 
‘Bu anımın geçtiği yer olan Londra Asfaltı Caddesi’nin internetten bulduğum o zamanlara ait iki fotoğrafı ekliyorum. Olay soldaki resmin sol tarafında oluşmuştu.

Londra Asfaltı Caddesi ise daha yeni tamamlanmış, İstanbul’un en modern asfalt yoluydu. Orta kısımda bazen çiçeklerle süslenir bazen de beyaz çakıllarla kaplı bu kısmı özel bekçiler tarafında gözlenir ve bizleri buraya pek yaklaştırmazlardı. Londra Asfaltı Caddesi o kadar tenhaydı ki bunu bugünkü trafikle kıyaslayamayız. Topkapı’dan Bakırköy istikametine doğru yolun iki tarafı küçük tepecikler, yemyeşil çayırlarla kaplı bomboş araziydi.

Evet 30 Mart 1960 günü okuldan çıktıktan sonra arkadaşlarımla Londra Asfaltı Caddesi yanında günümüzü geçiriyor beraber oynuyorduk. Topkapı Surları dışındaki benzin istasyonu yakınında küçük bir topluluk görünce ben ve arkadaşlarım ‘Ne oluyor burada?’ diye büyük bir merakla hemen yanlarına koşuştuk.

 

Orada gördüklerim; bir fayton, ama nasıl bir fayton? İkiden fazla at koşulmuştu önüne. Etrafında ise tarihsel giysileri ile dolaşan iri yarı bir bey ile bir hanım dikkatimi çekti. Bu beyin başındaki beresi, kısa tulum pantolonu ve altında uzun çorapları, hanımın ise üzerindeki kadife gibi kumaştan giysisi gözlerimden halen silinmiyor. Bir de üç ayak üstünde çekime hazır bir film kamerası. Herhalde tarihi bir film çekimi yapılıyor diye düşündüm. Ayrıca yarış bisikletleri ile yarışçılar, sanki bir tura hazırlanıyorlardı. Yarışçılardan birinin o güler yüzünü ise hiç unutamıyorum. Bu iki etkinliğin bir arada oluşunu halen çözümlemiş değilim.

Merakımı yenemedim. Bizim gibi olayı gözleyenlerden birine ‘Amca kim bunlar? Ne yapıyorlar burada?’ diye sorunca, bu kişi bana, Lâlenin Hollanda’ya gidişinin 400’üncü anma töreni yapıldığını anlattı. Bu iri cüsseli bey ile hanımın Hollandalı olduklarını, bu fayton ile uzun bir yolculuk yapacaklarını sözlerine eklemişti. Evet 30 Mart 1960 günü şahit olduğum bu olay hiçbir zaman gözlerimden ve hafızamdan silinmedi.

O zamanki Hollanda üzerinde bildiklerim ise Coğrafya derslerindeki yarım sayfaya sıkıştırılmış bilgilerdi.
Benim bu anımı, yazınızı okuduktan sonra sizinle paylaşmak istedim.
Saygılarımla,
Hüsnü Uysal

Hüsnü Uysal’ın şahit olduğu posta arabasının kısaca öyküsü şöyle:
Lâle’nin Hollanda’ya kazandırılmış olmasının 400’üncü yılında, Holland ave İstanbul’da şenlikler yapılır. Hollanda’daki şenlikler ülke çapında gerçekleşir. Lâle soğanlarının Hollanda’ya gönderilişi sembolik olarak tekrarlanır.

 

Atlı bir arabaya doldurulan lâle soğanları, İstanbul’dan yola çıkar ve yukarıda bahsedildiği gibi Hollanda’ya doğru yola çıkar. Rotterdam’da karşılanan araba onbinlerce kişi tarafından karşılanır.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP