Günümüzün CHP’si “nereye”…

ABONE OL
26 Ocak 2021 16:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

“Sağı da dinliyoruz, solu da dinliyoruz, peki parmaktaki yaraya merhem olacak bir “sonuç” alıyor muyuz?

“İktidarın” işi/ gücü yurttaşı covid 19 aşısına yoğunlaştırıp, “aşının” umut sayılması yönünde, “elindeki” tüm gücü kullanmak/ “muhalefetin” işi de “iktidarın” yaptığı her şeyin “neden daha çok yapılmıyor” diye tepki göstermek;

İsteniyor ki yurttaş covid 19 ile daha çok korkutulsun, isteniyor ki daha çok kıskaca alınsın, isteniyor ki “belirsizliği” süren aşıların uygulaması daha çabuk yapılsın, isteniyor ki küreselcilerin “izi” üzerinde yürünsün!

Anlaşılması neden zor; “muhalefet” yerel yönetimleriyle “iktidarın” yolunda!

“İktidar” partisini her fırsatta yinelemekten/ öykünmekten uzak durmuyorlar!”

***

Daha geçtiğimiz hafta yazmıştım bunları…

Adına “sağ” mı diyorlar, yoksa “sol” mu; hep bir elden ideolojiden sapma yoluna girerseniz, Arapça seviciler amaçlarına bir adın yaklaşsın diye bizimle ilgisi olmayan “ittifak” sözcüğünü yaşama geçirirseniz “sonucun” bundan başkası beklenmez!

Hiç “ittifak” için, “birlikte hareket etmek üzere anlaşma, bağlaşma, birleşme, birlik, oybirliği” dendiğini duydunuz mu? Bir de ne amaçlıdır, ne yapmak içindir bu “ittifak” düşünüldü mü?

İlki “ideoloji” öğretisini bir yana bırakmak, ikincisi anadilden uzaklaşamak…

Düşünseniz;

Herkes ezmeye kalkışır,

Herkes sömürmek ister,

Herkes işini bilmeye yoğunlaşır,

Herkes yalanı ekmek gibi gösterir,

Herkes görünmeyen yüzüne kilitlenir…

Ne olur sonunda biliyor musunuz? Ne emeğin değeri kalır, ne sömürüye başkaldıran anlaşılır, ne adalet/ hukuk diyen önemsenir, ne güven duygusu kalır, ne de insan…

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, söyledikleriyle, kimi zaman yaptıklarıyla hiç şaşırtmıyor, diyor ki:

“21’inci yüzyılın sorunlarını 18’in yüzyıl kavramlarıyla mı çözeceğiz? Nedir sağcılığın, solculuğun kriterleri?

Solcular kamu adına çalışır. Sağcılar kamu adına çalışmıyor mu? Solcular fakire yardım eder. Sağcılar fakire yardım etmiyor mu?

Dolayısıyla bizim 18’inci yüzyıl kavramlarına hapsedilmiş bir siyasetle Türkiye’yi aydınlığa çıkarmamız mümkün değil. Yeni kavramlar üretmeliyiz.”

***

Bu sözlerin açılımı/ ilginç yanı “karşınızdakini” tanımamaktır/ bilmemektir!

Bunca haksızlıklar yaşanırken, bunca kadın/ çocuk/ savunmasız insan katledilirken, bunca sömürü sistemi yeryüzünü sarmışken, doğa/ çevre yaşanacak “iklim değişikliği” görmezden gelinerek talan edilirken, haksızın/ haklıdan güçlülüğü bilinirken, yalancının/ çarpıcının/ dolandırıcının yaşam alanları genişletilirken, üretenin/ sevenin/ barışın/ bilimin/ bilginin/ insanın engelleri çoğalırken…

Adı onsekizinci yüzyılda konulmuş; evet! Ancak günümüzde de bu sorunlar varsa eğer…

Yine emekçinin hakları sömürülüyorsa,

Yine emekçinin haklarının sömürülmesine karşı koyacak bir “kavram” olacak!

Adı ne olması isteniyorsa eğer…

***

Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nu anlayabilmiş değilim…

Yanlışta duyduğumu sanmıyorum ki, sayısını da bilmiyorum, Ecevit’in  “ne ezen, ne ezilen, insanca hakça bir düzen” sloganını birçok kez alanlarda yinelemişti. Ardından da “biz devrimciyiz” demişti!

Burada çizdiği “sağcılığın, solculuğun kriterleri” değil de nedir?

Sağdaki bir siyasi düşüncenin “ne ezen, ne ezilen” demeyeceği bilinir!

Sağdaki bir siyasi düşüncenin “insanca hakça bir düzen” demeyeceği de bilinir!

Onsekizinci yüzyıl “sol kavramının” anlamı da budur!

***

Yurttaşların bunca yaşamsal sorunu varken, “kavram” karmaşasının amacı bugünlerde “çok” konuşulan “erken seçim” için mi, sorusu geliyor akla…

Arapça sevici “ittifak” sözcülüğü adına mı bunların hepsi?

Bir yanında Sivas katliamında adı geçen bir isim, bir yanında bakanlığı döneminde “kim yaptığı bilinmeyen” olayların baş ismi; erken seçimde böyle başarı bekleniyor olmalı!

Her ne denli “sosyal demokrat” olmasam da, CHP’nin sosyal demokrat olarak anılmasının/ o ideolojiyi savunmasının gerekliliğine inanırım!

“Sosyal demokrat” denilince, “ideolojik kavramlardan fazlasıyla ödün vermeden uzlaşıcı demokrat” tanımını yaparım!

Ancak günümüzün CHP’si bunlardan hiç biri değil!

***

“Sağı da dinliyoruz, solu da dinliyoruz, peki parmaktaki yaraya merhem olacak bir “sonuç” alıyor muyuz?” Hayır!

“İktidar” kendini sağda gören, sağ ile göbek bağı olduğunu ileri süren bir yapı…

“Muhalefet?” Karmakarışık! Kendinin bulunması yeri yadsıyor, seçmeninin kararlılığını göremiyor, tabanının sesini duymuyor!

Ekmelettin İhsanoğlu’na oy vermemiştim, “tıpış tıpış” denildiğinden ötürü; “keşkem” hiç olmadı, olmaz da!

Şu an “erken seçim” denilerek, Kılıçdaroğlu’nun CHP ile ilişkisi olmayan kavramları “yok” sayması “sandıktan” uzaklaştıracak beni; yemin ederim!

250121

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP