Adana’da “gazeteci olmak” mı?

ABONE OL
12 Ocak 2021 13:24
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

10 Ocak’ta kutlanan Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle özellikle sosyal medyada ard-arda yer alan iletiler, “iktidar” çevresinin demeçleri, yerel yönetimlerin “eksiklikleri doldurulmaz” sözleri baktığım “pencerenin” camlarını kırdı, yaptıklarından başkaydılar, gördüklerinden başka şeyler söylüyorlardı, gazetecilerin yaşadıklarından bambaşka bir tablo çiziyorlardı…

İnandırıcılıktan uzaktılar!

İçtenlikten öteydi söylenenler!

Cam kırıklarını topluyorum şimdi…

***

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü neydi, anımsayalım…

4 Ocak 1961’de benimsenen, basın çalışanlarının bazı hakları için yasal güvence sağlayan “212 sayılı yasa” adlı düzenleme… Sonrasında 10 Ocak günü Resmi gazetede yayınlanışı nedeniyle altmış yıldır Çalışan Gazeteciler Günü olarak kutlanmakta.

Ancak 1961-1971 arasında “Çalışan gazeteciler bayramı” adıyla kutlanmasına karşın, 1971 yılındaki askeri darbeden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, ” 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü” olarak değiştirilmiş.

Hakların “iyileştirilmesi” yerine “geri alınması”/ “bayramı” “günü” biçimde değiştirmiş!

Gazetecilerin önüne “cam kırıkları” serpmek “gün” sayılmış!

***

Peki, “212 sayılı yasa” adlı düzenleme üzerine birkaç söz…

Düzenleme, “iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türünün/ ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal/ yasal haklarını belirleyen maddeleri“  içeriyordu.

Bu yasa ile “kendilerine yüklenen sorumlulukları” benimsemek istemeyen dokuz gazete patronu, bunlar; Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Hürriyet, Milliyet, Tercüman, Vatan, Yeni İstanbul, Yeni Sabah 212 sayılı yasa ile Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını ileri sürmüşlerdi.

Bunun ardından da bir ortak bildiriyle gazetelerini 3 gün kapadıklarını duyurmuşlardır.

“Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçecek olan bu gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar vermişlerdir.

“Basın” gazetesi 11 Ocak’ta yayına başlıyor, üç gün düzenli olarak yayınlanıyordu.  1971’de “Çalışan Gazeteciler Günü” olarak değiştirilen “Çalışan Gazeteciler Bayramı” böyle ortaya çıkıyordu.

212 Sayılı Fikir İşçiliği Yasası, gazetecileri yanız “iktidara” karşı değil, patronları karşısında “bağımlılığına” güvence sağlayan bir yapılaşma olduğu da unutulmamalı…

***

İlk kutlanışından altmış yıl, bazı hakların geri alındığı 1971 askeri darbesinin ardından da elli yıl geçti!

Her 10 Ocak’ta demeç enflasyonuna uğrayan gazeteciler “cam kırıklarını” birleştirme peşinde…

Yaşanan covid 19 sürecinde, işsiz kalan “basın emekçileri”, ayakta durabilmek için birçok zorunlu gereksinmelerden vaz geçen yerel gazeteler, teknolojinin gelişmesiyle her gün biraz daha büyüyen “internet gazetecileri” ne yapıyor, yaşamlarını nasıl sürdürüyorlar, nasıl doyuyorlar bilen/ soran var mı?

Oysa gerek politikacıların basına yansıyan demeçleri, gerekse çeşitli kurumların süslü/ boyalı sözlerinden geçilmiyor her yerde…

Karışık olarak ileti-demeçlerden bazıları şöyle:

“Kamuoyunun haber alma hakkının karşılanması ve doğru bilgilendirilmesi noktasında medya, demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olarak öne çıkmaktadır. Bu süreçte, demokratik ve ahlaki sorumluluk bilinciyle ilkeli şekilde çalışan gazeteciler toplum için önemli bir görevi yerine getirmektedir.”

“2020 yılında 21.Yüzyılın Türkiye’sinde gazeteciler 479 kez hakim karşısına çıkarılıyorsa orada sorunumuz var demektir. Yine 2020 yılında 78 gözaltı, 25 tutuklama, 17 darp ve tehditle gazeteci karşı karşıya kalıyorsa orada sorunumuz var demektir. 2020 yılında 68 gazeteci hala Türkiye Cumhuriyeti devletinin hapishanelerinde ise orada oturup düşünmemiz lazım. Bir dönem gazeteciler açısından dünyanın en büyük hapishanesi Türkiye’deydi.”

“Milletimizin gözü, kulağı ve vicdanı olan “Gazeteci”lerimizin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. Bu vesile ile özgür ve bağımsız medya için her zaman yanlarında olacağımızı bir kez daha ilan ediyorum.”

“Gazetecilerin hem sosyal haklarını hem de ifade özgürlüklerini kullanabileceği bir Türkiye umuduyla, halkın haber alma hakkı için gecesini gündüzüne katan tüm basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü‘nü kutluyorum.”

***

10 Ocak’ta kutlanan Çalışan Gazeteciler Günü, “her güne” verilen “içeriği boş” günlerden biri olması düşünülemez, düşünülmesinin de “toplumun aydınlanması” açısından onarılamayacak sorunlara çağrı yapacağı biliniyor olmalı ki, “toplum için önemli bir görevi yerine getirmektedir” deniyor.

Ben Adana’yı biliyorum. Adana’daki yerel gazeteleri, gazetelerin çalışanlarını, yerel yönetimlerin “taşa/ asfalta” verdiği önemi vermediklerini, sözlerinin uygulamalarıyla örtüşmediğini de biliyorum!

Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlamayan, öneminin üzerinde durmayan olmadı; ama hepsi bu!

Adana’da “gazeteci olmak” mı; asgari ücretli gibi, emekli gibi “cam kırıklarını” toplamak demektir; yok, diyen varsa söylesin!

110121

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP