HES mi, YES mi?

ABONE OL
28 Aralık 2020 10:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

/1

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “Aşının zorunlu olmasından yanan değiliz, ikna ederek yapılması gerektiğine inanıyoruz. Kendim de ilk aşıyı yaptıranlardan olacağım” dedi.

Brezilya sağlık bakanı Jean Gorinchteyn “ Aşının etkisinin yüzde 50’nin ne kadar üzerinde olduğunu, yüzde 60, 70 ya da 80 olup olmadığını bilmiyoruz” dedi.

Kırklareli Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu aldığı son karara göre kente giriş yapmak isteyen yurttaşlara corona virüsü testi uygulanacağını, olmayanların kente alınmayacağını, söyledi.

Fox TV’de İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat p

rogramına telefon bağlantısı ile katılan Habertürk yazarı Kemal Öztürk corona virüse yakalandığını duyurdu.

Corona virüsü dünyayı derinden sarsmayı sürdürürken, Almanya’da bilim insanları virüsün şu ana dek onyedi ayrı mutasyona uğramış olduğunu belirtildi.

Joe Biden yüz günlük projesini şöyle açıkladı: Tüm Amerikalılardan maske kullanmalarını isteyin, 100 milyon covid 19 aşısı uygulayın/ çoğu okulu yeniden açın.

Edinburgh Üniversitesi’nden virolog Paul Digard, yeni tip koronavirüsü taşıyan havadaki damlacıkların, maskelerin durduramayacağı kadar küçük olduğunu, belirtti.

 

/2

Günlük bir köy nüfusu kadar can kaybı yaşanıp; bakanın “ev içerisinde bulaşı oranı yüzde seksenbeş arttı” diyerek, “olgu sayımızdaki azalmalar bizi sevindiriyor” demesinin açıklaması nasıl yapılır bilmiyorum!

Cumartesi- pazar günleri herkes evde kalacak, yılbaşı için hiç kimse bir araya gelemeyecek, küçükler büyüklerine koşamayacak, büyükler küçüklerini saramayacak, aynı bankta yan yana oturulamayacak, çoğu yurttaş “dar” yaşam alanlarından dışarıya çıkamayacak…

Ancak pazartesi sabahı daha gün ağarırken, tüm dünya “saat değişikliğine” gidip yurttaşını karanlıktan korurken, insanların “yoksulluk sınırı” altında ezilmesinden zevk alırcasına “iyileştirilmeyen/ denetilmeyen/ korunaksız” çalışma alanlarına koşturacaksınız…

Halk otobüslerinde, metrolarda, atölyelerde, yemek salonlarında üst-üste olmalarına göz yumarak/ patronun kırılganlıklarına özen göstererek çalıştıracaksınız…

Korku salınarak yaşatılan sürecin “aşıyla” ilgisi olmadığını söyleyin “inatla” isterseniz!

 

/3

HES, “hayat eve sığar” kısaltması olarak ortaya çıktı…

Oysa “yaşam eve sığar” denseydi, YES denecekti!

HES, yıllardır duyduğumuz “hidroelektrik santralleri”nin de kısaltması…

HES’ler, akarsu alanlarında betondan bloklar oluşturularak akan suyun hızını elektrik enerjisine dönüştüren yapılardır.

Covid 19 sürecinde sıkça kullanılan HES, salt “hayat eve sığar” olarak bilinmekten çıkmış, yurttaşların “izlenmesi” açısından da kullanılan bir yöntem olmuştur!

Akarsular üzerine kurulan HES’lere “suların boşa akmasını önlemek, akışı enerjiye dönüştürmek” biçiminde yapılan açıklamalardan daha çok, ilerleyen süreçte oluşturduğu toprak kayması/ sel/ hastalıklar/ iklimsel başkalaşım penceresinden bakıyorum daha çok.

Yurdun dört-bir yanında da “HES’lere hayır” pankartlarını görmeyen/ duymayan yoktur sanırım.

Özellikle bölge kadınlarının yolları kestiği, iş makinelerini durdurduğu, “havamızı kirletmeyin”/ “geçimimizle oynamayın”/ “ekim alanlarımıza zarar vermeyin” diye eylem yaptığı yerlerde hep HES’ler vardı!

HES, yurttaşın beynine işlemiş biçimiyle “hayat eve sığar” demiyor ki!

YES, “yaşam eve sığar” demeyi akıl eden de olmadı demek ki!

 

/4

Gün/ saat yok ki “aşı” konuşulmasın…

Ne denli çok konuşulur, ne denli çok kişi konuşma gereği duyar, ne deli bilen de/ bilmeyen de konuşturulur, ne denli konuşanlar geçmişleriyle güvensizlikler anımsatır, ne denli konuşanların ikirciklenmeleri gözlemlenir…

Bana Aziz Nesin’in, oğlu Ali’ye yazdığı mektupta “ne olacağına sen karar ver, ama birini adam gibi ol” sözlerini anımsatır!

Herkes her şeyden anlamak, her şey için yorum yapmak, bilgisi olduğunu sanmak ne zorunda/ ne de irilerine “algı” yapmaya hakkı var!

Bilenin de, en iyi biçimde yorumlayıp, insanların anlayacağı/ yararlanacağı biçimde anlatması zorunluluğu var…

“Aşıdan” önce, test sırasında buruna sokulup/ torbadan tombala taşı çeker gibi “çubuğu” kıvırmaları bile bilgisizliğin, biliyormuş gibi yapmanın, insana acı vermekten zevk almanın bir kanıtı!

“Aşı” konusunda yinelemek zoruma gidiyor da artık; konuşmacıların, uygulayıcıların savaşı “yurttaşlara” karşı değil de/ covid 19’a karşı vermeyi denemeleri daha iyi olmaz mı?

Dünyanın “iktidarları”, hep bir elden, ilaç firmalarıyla “kuzu sarması” olarak yürüttüğü işbirliğinin insanları sürüklediği “yer” belirsizliğini sürdürüyor!

Aşının, oluşum süreci dolmadan/ “ivedilik” gerekçesiyle çar-çabuk kullanılmaya/ kullandırmaya çalışılmasının bilimsel açıklaması olamaz! Her bir deneğin geçireceği süreç yok saydırılarak, baştan bu yana ileri sürülen “laboratuvar virüsü” teorisini de yeniden tartıştıracak…

Bu arada, mutasyon korkusu da tutmayacak gibi!

261220

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP