Cumhuriyetimizin 97. yılını çok büyük coşkuyla kutlamak isterdik ama yine koronavirüs engeline takıldı, tıpkı 23 Nisan, 19 Mayıs ve 30 Ağustos’ta olduğu gibi. Ancak her türlü yasaklamaya ve baskıya karşın yurttaşlar bulundukları yerlerde Atatürk’e bağlılık, sevgi ve saygılarını sunmaya çalıştılar. En büyük ulusal bayramımızın kutlanması, ortaçağ artığı saltanat sevdalıları tarafından yasaklanmak istenmektedir ama toplumun cumhuriyete sahip çıkmasına hiç bir güç engel olamamaktadır, olamayacaktır da.
Egemenliğin millete ait olduğu bir yönetim şekli olan cumhuriyet, milli birlik ve beraberlik, tam bağımsızlık, milliyetçilik ve çağdaşlık, yurtta ve dünyada barış temeline dayanır. Ancak bugün kutladığımız Cumhuriyet, 29 Ekim 1923 tarihinde büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet değildir. 15 yılda büyük hedeflere ulaşan Cumhuriyetimizin 10 Kasım 1938 tarihinden sonra altı oyulmaya ve içeriği değiştirilmeye başlandı. Süreç içinde bu değişim günümüzde tek adam rejimine dönüştürülmüştür.
10 Kasım 1938 tarihinden beri Atatürk’ün kutsal mirası olan Cumhuriyeti, O’nun istediği şekilde koruyamadığımız bir gerçektir. Cumhuriyet değerlerine sahip çıkamadık, Cumhuriyetin nimetlerini bozuk para gibi harcadık. Ne Cumhuriyeti korumak için güçlü bir irade oluşturabildik, ne de yıkmak isteyenlere engel olma cesaretini gösterebildik. Bugün kutladığımız Cumhuriyet, Atatürk’ün bize emanet ettiği Cumhuriyetten çok farklıdır.
Cumhuriyetimizle birlikte kazandığımız tüm ulusal değerlerimizin içi boşaltılmış, ulusal varlıklarımız satılmış ve bağımsızlığımız yok edilmiştir. Laik ve bilimsel eğitimimiz çökertilmiş, tarım ve hayvancılığımız ile ulusal sanayimiz yok edilerek, üretimimiz bitirilmiştir. Hukuk ve demokrasi rafa kaldırılmış, parlamento devre dışı bırakılmış, ülke kararnamelerle yürütülmeye başlanmıştır. Sömürge olma sürecine giren ülkemiz, yeni bir Sevr dönemindedir. Kısaca 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan cumhuriyetimiz büyük ölçüde değiştirilmiş, hatta yıkılmıştır. Şimdi böyle içi boş cumhuriyeti kutlamak mı gerekir, yoksa kurtarmak mı? Yitirdiğimiz Cumhuriyetimizi bütün kurum ve kuruluşlarıyla, Atatürk’ün ilke ve devrimleriyle, tüm değerleriyle geri almak hedefimiz olmalıdır. Yani Cumhuriyetimizi önce el birliğiyle kurtarmalı, sonra hep birlikte kutlamalıyız. 2023 yılında tamamen yok edilmesi planlanan Atatürk Cumhuriyeti’ni önce kurtarmak, sonra kutlamak gerekmez mi?
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Cumhuriyetimizin kuruluşuna katkı koyanları saygıyla ve minnetle anarken, Cumhuriyeti koruyamamanın ezikliği içinde utanıyoruz. Ancak şartlar ne olursa olsun karamsarlığa kapılmadan bu karanlıktan çıkış yolunu bulmak zorundayız. Bilimin ışığında, çağdaşlığın ve özgür düşüncenin izinde, tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı ilkelerinde buluşarak, Atatürk ilke ve devrimleri temelinde örgütlenerek bu karanlıktan kurtulacağız. Bunun için tüm yurtseverlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Kimsesizlerin kimsesi cumhuriyetimizi kurtarmak için görev başına…
2 Kasım 2020.
EKONOMİ
15 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce