Gene sana sesleniyorum. Ne arsızlık, ne yüzsüzlük. Çaresizlik be; Bay Bakan!
Bir eğitimci olarak, gördüklerimden yüreğim yanık!
Bozuk, çarpık, sistemsiz, yöntemsiz, plansız eğitim gerçeğini görüp de susmak “ihanet” gibi geliyor bana. Umutsuzca beklenti iyiye, doğruya, güzele hasret kalmışlıktan…
KEŞKE BAKAN DEĞİL, GÖREN OLAYDIN DA; LAFTA KALMAYAYDI KIYAMET!
Ne beklersin ki daha eğitimde kıyameti koparacaksan!
Ekmeğini cehaletten kazanan üç-beş milyon hariç, eğitimde süregelen depremin enkazı altından koparacağın kıyameti beklemekte insancıklar.
BAK NE DİYOR(MUŞ!) ÖSYM tercih kılavuzu: (Duy da sen de kahrol biraz)
122 devlet üniversitesinin 78’inde bulunan 273 bölümde hiç profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi yok(MUŞ).
Demek oluyor ki, sen BAKAN olup görmezken sokaktan çağrılan üçbeş kişiyle “ BİLİMSEL VE DE YÜKSEKÖĞRETİM” yapılmakta ülkenin üniversitelerinde.
Hepsi bu da değil: Yine ÖSYM kılavuzundan:
Devletin 122 üniversitesinin, üç-beş on değil; 1434 bölümde de hiç profesör bulunmazken, 743 tanesinde ise doçent dahi yok(MUŞ).
Akademisyensiz bu üniversiteler arasında köklü geçmişe sahip Boğaziçi, Ankara Üniversitesi, Marmara gibi üniversiteler de var (MIŞ).
Hiç akademisyensiz bölümlerde toplam 14 bin 421 kontenjan var(MIŞ).
1694 bölümde 5 kişiden az akademisyen bulunurken, bunların 642’sinde 3 akademisyen, 96’sında 2 akademisyen, 24’ünde ise yalnızca 1 akademisyen var(MIŞ).
Tek akademisyenli Üniversite… O tek akademisyen “HERBOKOLOG” (Her boku bilen adam) olsa ne yazar? Kim demiş Dünya rekorumuz yok diye?.
Hiç kadrosu olmayan bölümler bile varmış…
En çok akademisyenin tıp, diş hekimliği ve veterinerlik fakültelerinde varmış.
En çok akademisyen barındırma bakımından hemen bunların ardından ilahiyat bölümleri geliyormuş.
Akademisyeni olmayan bölümler arasında hiçbir ilahiyat fakültesi yer almıyor(MUŞ).
Eee… Zaten ahretini düşünen adamlara da bu yaraşır? …tir et diğerlerini.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde hiç profesör, doçent veya doktoralı öğretim üyesi bulunmamakta(Y)(MIŞ).
Her şeyimizi kıskanan dış mihraklar, akademisyensiz doktor yetiştirme ferasetimizi kıskandıkları açık! (Sahi, “Ben cahil halkımızın ferasetine güveniyorum” diyen akademisyeni ödüllendirip rektör mü yapmıştık?)
*
Sanki Milli Eğitim Bakanı değil, “Cehaletin ancak eğitimle mümkün olacağını” kanıtlamakla görevlendirilmiş devletin bordrolu memursunuz.
Düşündün mü hiç, Bay Bakan, bizler kahrolurken, dünya neresiyle gülüyor bize!
*
Hani üniversiteler “Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzelkişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim – öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumu’ydu.. Öyle yazıyordu TC yasaları.
*
Dikkat buyurunuz Bay Bakan: TC yasalarına rağmen bu içler acısı manzara merdivenaltı- gecekondu türemesi, özel şirket – vakıf – Şahıs üniversitelerinde değil, devletin kendi üniversitelerinin gerçeği bu durum!
Merdiven altı; vakıf veya şahıs, özel ticarethane üniversitelerin halini düşünün… Saldım çayıra… Kayırırsa kayırır Mrvla!
Gençliğini hem de “Üniversite eğitimi verdiği aldatmacasıyla cehalete, bilgisizliğe, beceriksizliğe, çağ dışılığa mahkum edip aç bırakan, bir başka ülke var mıdır dünyada?
*
Bilimin B’sinden uzak bunca üniversite – yüksekokul – akademiler, sokağa “İşsiz ve işlevsiz” eleman(!) salmaktan öte ne işe yarardı ki! Sonuç ortada!
İşkur önünde “Her işi yaparım abi!” modunda milyonu aşkın üniversite mezunu aç insan!. Vicdan sahipleri dövünürken, “cahil halkın ferasetine güvenip bu durumu yaratan pay sahipleri övünsün eserleriyle.
Dürüstçe cevap ver Bay Bakan; kendi nesebinden birilerinin bu şartlarda eğitilip(?) sokağa salınmasına rıza gösterir miydin?
Şu da diğer sorum; Sayın Bay Bakan: Buralardan yetişmiş(!) bir kişiyi sıradan bir iş için bile olsa, sen kendi okullarında görevlendirir misin?
Kimlerin eseridir eğitimdeki bu rezaletler?
Düşünsel analiz ve sentez kültürüne sahip olamayan,, sorup sorgulayamayan, meramını anlatmaktan bile aciz yüzbinlerce diplomalı genci kim saldı sokağa!…
Eğitimin en tepesindeki yetkili olarak bu rezaletlere çözüm bulamıyorsan, “Eğitimde kıyamet(!)ten söz etmek neyin nesi? Yoksa toplumun gazını almak adına, görevlendirilmiş ATANMIŞlardan mısın?
*
Dileriz bir gün tarih kendi hukukuyla yargılayacaktır pay sahiplerini.
Özlemle duymak istediğim son cümle: SUÇLU AYAĞA KALK!
22 Ağust. 2019
EĞİTİM
14 saat önceYAZARLAR
15 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceEĞİTİM
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce