Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İlhan Karaçay

Siyasi ortamda, üzüm üzüme baka baka kararmasın !

*Dünyaya, seçimlere katılım konusunda demokrasi dersi veren Türkler, siyasi toleransta ders almalı
*Günahı ile sevabı ile yaşadığımız son seçimler, Türkiye’ye ve Türk insanına hayırlı olsun

24 Haziran’da yaşadığımız Cumhurbaşkanlığı ve Millet Meclisi seçimlerinde, tüm dünyaya demokrasi dersi verecek nitelikte bir çoğunlukla katılan Türkler, aynı başarıyı siyasi toleransta da gösterebildikleri gün, tam anlamıyla demokratlıklarını ispat etmiş olacaklar.

Seçimler öncesinde, sosyal medyada birbirleri ile küfürleşecek nitelikte tartışmaya giren Türkler’den başka bir şey beklenemezdi zaten.
Beklenemezdi, çünkü, kendilerine örnek olmaları gereken büyükler (!), kaş göz çıkaracak bir şekilde kavga ediyorlardı.
Büyüklerin biri, ‘Bana bak Muharrem’ diye başlıyordu, diğeri de ‘Baktım sana Recep’ diye karşılık veriyordu.
Eeee, böyle bir ortamda,  bu büyüklere gönül vermiş olan taraftarları da birbirlerine karşı aynı tarzda karşılık vereceklerdi.
Örneğin, Amsterdam’da yaşayan iki dostum, birbirleri ile, ‘Bana bak İsmail’ ve ‘Baktım sana İbrahim’ misali dalaşıyorlardı.

Bu tip dalaşmaların genele yayıldığı bir ortamda yapılan seçimlerden sonra dalaşma yine devam etti. Taaaa ki, Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın, ’81 milyon kişinin cumharbaşkanı olacağım’ demesi ve en büyük rakibi Muharrem İnce’nin de, sonuca saygı duyduğunu açıklamasına kadar…
Ne mutlu ki, işte ondan sonra ortam biraz duruldu.

Hollanda medyası, Türkiye’deki seçimlerin sonuçlarını değerlendirirken, çeşitli görüşler ve iddialar orataya attı.
Hollandalı siyasetçiler de aynı minval üzerinde açıklamalar yaptılar.
Bu görüş, iddia ve açıklamalara katılanlar olduğu gibi, katılmayanlar da oldu.
Hollanda medyasının ve siyasetçilerinin görüş ve iddialarını yayınlamak yerine, yurttaşlarımıza, ‘ılımlı taraftar’ olmanın yararlarını anlatmayı daha uygun görüyorum.

Benim, siyasi görüşümü ve tarafımı bilenler bilir.
Benim, futbol taraftarlığım da bilinir.
Ama ben işimi yaparken, hiçbir zaman ne siyasette ve ne de futbol taraftarlığımda ‘taraf’ olmadım.
Ne gönül verdiğim siyasi partiye ve ne de taraftarı olduğum kulünün Hollanda’daki derneğine üye bile olmadım.
Korktuğum için değil tabii…
Bunun için bana ‘renksiz’ damgasını vuranlar oldu.
Varsın, ‘renksiz’ olayım.

Yeter ki ‘müzmin’ ve ‘fanatik’ taraftar olmayayım.
Bu nedenle, benden uzaklaşan dostlarım da oldu.

Yaşamım boyunca öyle objektif davrandım ki, kimileri benim bu objektifliğim karşısında cephe değiştirdiğimi bile sanmıştır.
Daha önce de belirttiğim gibi, bu davranışı korktuğumdan değil, medeniyetin ve demokrasinin gereğinden ötürü seçtim.

Bazen, kendi görüşümü direkt açıklamak yerine, tribünlerde olan bazılarını konuşturmuşumdur. Yani, ‘Ben demedim  ha, o dedi’ babından…
Sonuçta, hiç kimse ile ne siyasi konularda ve ne de sporda tartışmaya girmemiş oldum. Sosyal medyada tartışanlara da hiç karışmadım. Arada bir özelden, ‘Yapmayın kardeşler’diye yazdım.

Şimdi, seçimlere yoğun bir şekilde katılarak, tüm dünyaya demokrasi dersi veren yurttaşlarıma sesleniyorum:
Hollandacada çok hoş bir kelime vardır:
‘Verzoening’ (Ferzuning), yani  uzlaşı, barış.
Bu kelimeyi, yaşadığımız sürece yaşatalım, olmaz mı?

Daha nice demokratik seçimlere…!
 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç