0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

.
Güllük gülistanlıktır meşk gemisi..Keyfince seyir halindedir cennet vaadiyle yola çıkmış yolcular. Beraber ıslandık şarkıları çalmaktadır plakta. Lüküs hayata dair her ne varsa bir yanda, ilahiler eşliğinde paylaşımdan pay kapma pazarlıkları diğer yanda… Ayni dağın yeli ile serinlemekteler, diğer yandan ilehiler eşliğinde meşk etmekteler. Pazarlıklar uzadıkça, ayni bağın gülü ile miski anber eşliğinde esenlikler dağıtılmakta. Paydaşlar çoğaldıkça yeni rantlar yaratılmakta.
Kaptanda kılıç.. Gerektiğinde gemiden atmakta, gerettiğinde payları kendi elleriyle dağıtmakta!.. İşbilenin özgüveni ile işler tıkırında!…
*
Ah be bu da ne!?…
Nereden çıktı bu fırtına!?…
İnce’den bir rüzgar… Ciddiye alınmadı önce, çelikten bir mızrağa döndü gittikçe!…
Putlar devrildi; barış, kardeşlik, eşit paylaşım, çağdaş eğitim… dedikçe!..
Meydanları hafiften savurdu önce, meşk gemisi rotasında durdu, kıvırdı, kavruldu inceden ince…Dağlandı yürekler gemide… Titredi eller ve sonra da diller… Ahenk de mihenk de bozuldu… Tarihler, yerler, söylevler her ne varsa meşk üzre kurulmuş düzende dağıldı, bozuldu, kesildi sesler, eski havalar çalamaz oldu!… Şöyle dursun gözgöze gelmek, her biri diğerine sırttan bakmakta. Sanırsın ki; bireyler kendini kollamakta.
Ne kaptan eski kaptan… ne de tayfalar eski tayfa!… Asırlardır sanki hiç ama hiç tanışmamakta!… Sesler duyulmasa da uğultular artmakta! “Gel de kahrolma!”
Meşk gemisinden kaçmak için, fareler kuyrukta!…
*
Hep tekerrürü yazarmış tarihler. Bilenler öyle der.
Son çare;
Öyle yazar tarihler…
“Ya havluyu atarsın… Ya bırakıp kaçarsın!.
Görünmüştür ışığın ucu!…
Zorlama… Kabullen sonucu!…”
12 Haz. 2018