İnsanlık tarihi cesareti önemsemiş ve kutsamıştır hep. Öylesine kutsamıştır ki, destanlarına, masallarına öykülerine “kahraman” yapmıştır onları. Devlere, zalim sultanlara, gaddar ağalara karşı bayrak açanlar biryerde Köroğlu olmuştur, biryerde Robin Hood, biryerde Spartakus…
Bu yüzden de ölümsüzleşmişlerdir onlar, milliyetlerinden, ülkelerinden, dönemlerinden bağımsız olarak hem de…
Ortak yönleri, bulundukları yerde hakimiyetini sürdüren korku duvarlarını yıkma adına savaş açmış olmalarıdır. Kişinin kendi içlerindeki korku savaşına karşı ilk zaferi kazanmadan diğer zaferler adına yollara dökülemeyeceği açıktır. Onları da kahraman yapan ilk adımdır bu.
Diktatörlerin de en iyi bildiği yöntem korkutmak ve korkuyu hakim kılmaktır. Kendi adlarına diğer başarılara giden yolun bu olduğunu bilirler.
Siz hiç korkutmayan – sempatik – sevecen bir diktatör gördünüz ve duydunuz mu?… Var mı tarihin yazdığı böyle bir örnek?…
Diktatörler, bir yandan öfkeli nutuklarla ortalıktan yandaş toplayıp korku salarken, diğer yandan da kendi hakimiyetine taş koyacakların yolunu kesmek adına, fermanlarla, yasalarla korku duvarları örmeye devam ederler. Bir diğer yandan da, yönetim gücünün bütün olanakları ile yaratılan kukla beslemeler sayesinde var olan korku duvarları üzerine yeni korku duvarları örülür. İşin özü içinde bulunduğu kendi toplumuna karşı ihanet aşısı anlamında bir cesaretlendirmedir yapılan. Tek kurtuluşun “korkutmaktan” geçtiği temel ilkesi üzerinedir bütün uğraşları.
Akıl, izan ve vicdan sahibi olması nedeniyle, bir insanın doğasında zulme karşı durmak vardır oysa!…, Çıkar uğruna birilerine kul-köle olmayı içine sindirebilmeyi açıklayabilecek hiçbir insani erdem yoktur oysa!.
*
Demokrasilerin tek göstergesi seçimler değildir. Özgür seçimlerin tüm gerekleri sağlanmış olsa bile, demokrasi diğer gereklerinin hiçbirisinden vazgeçemez. Hele ki; özgür ve güvenilirliğine gölge düşürecek en küçük şaibe doğrudan o ülkenin demokrasisine şaibe düşürür. Öncelikle bunun bilinmesi gerekir. Onca şaibe bertaraf edilememişken, bir de “ihanet cesareti” sahiplerince topluma yeni yeni korkular salınması dikta heveslilerine yeni cesaretler aşılamaktadır.
• Yok “Reis, kaybedeceği seçimi yaptırmaz”(mış)!…
• Yok “Seçim sonuçları istendiği gibi çıkmazsa, Belgrat ormanların gömdükleri talim şeylerini çıkarım sokaklara” dökülürler(miş)!.
• Yok; “Seçim sonuçları istendiği gibi çıkmazsa iç savaş çıkar”(mış)!
Yahu!… Bu ülken savcılarının köküne kıran mı girdi!?… Bu sözlerin sahipleri sokak kedileri gibi paylarına bir kemik düşecek diye kasap dükkanı gibi gördükleri parti binalarının önünde -ihanet cesareti ile aşılanmış halde- dolaşıp dururlarken, hukuk adına tek ses çıkaranı niçin kalmamış bu ülkede!?…
Yok mu, “Belgrat ormanında o sakladığın kemiği al da gel bakalım” diyecek
adının önünde “Cumhuriyet” sıfatı taşıyan bir tek hukuk adamı!?…
26 Mayıs 2018
EĞİTİM
9 dakika önceYAZARLAR
23 dakika önceYAZARLAR
39 dakika öncePOLİTİKA
1 saat önceYAZARLAR
1 saat önceYEREL HABER
1 gün önceDÜNYA
2 gün önce