Mustafa Kemal, Gençliğe Hitabesinde oldukça karamsar bir tablo çizerek seslenir Türk gençliğine. En olumsuz koşullarda bile mutlak kurtuluşun var olduğunu göstermek adına yapmıştır Mustafa Kemal bunu.
Ey Türk Gençliği diye başlayıp, sayılıp dökülenler, uzak ya da yakın olasılıklar üzerinden Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecekte karşılaşabileceği tehlikeleri sayıp dökmekten öte bir öngörüdür.
Bu öngörüsünde de yanılmamıştır Atatürk.
Türkiye Cumhuriyetinin temeli saydığı Türk İstiklal ve Cumhuriyeti’nin korunmasını birincil görev olarak Türk gençliğine verirken, karşılaşabileceği tehlikeleri, bir öngörü olarak ta baştan sayıp dökmüştür.
Mustafa Kemal Atatürk’ü “Büyük Devlet Adamı” kılan da işte bu yanılmaz öngörüleridir.
Türkiye Cumhuriyeti için “Varolmanın hazinesi” saydığı bağımsızlık ve cumhuriyetten mahrum etmek isteyecek kötüleri sayarken, tehlikenin sadece dışarıdan geleceği üzerinde durmamış, “dahili ve harici” diyerek tehlikenin olası boyutlarını ve kaynaklarını da göstermiştir.
“İstiklal ve Cumhuriyetini koruma zorunda kalırsan içinde bulunacağın şartı şurtu düşünme” diyerek de direnme hakkını kullanmanın gereğine işaret etmiştir.
Ve demiştir ki; o “kötüler” büyük galibiyetler de sağlamış olabilirler.
Hatta; Ülke işgal bile edilmiş olabilir. Kaleler ve kurumlar da ele geçirilmiş olabilir…
Hatta ve hatta, çok daha kötüsü, “Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet dalâlet hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Daha daha kötüsü; iktidar sahipleri, şahsi çıkarlarını istilacıların siyasi emelleriyle birleştirmiş de olabilir”.
*
Ve ekliyor Mustafa Kemal Atatürk: “Ülke böylesi ve daha kötü durumlara düştüğünde bile, senin birincil görevin Türkiye Cumhuriyetini o kötülerin elinden, o gafletten, o dalalet ve ihanetten kurtarmaktır” Diyor.
*
Ve şimdi düşünelim:
Bugün ülkede Ata’nın deyimiyle bir Fakr-u zaruret var mıdır?… EVET.
Bu gün ülke büyük bir karanlığa doğru sürüklenmekte midir?…. EVET!.
Ülkemizin Kaleleri kurumları zaptedilmiş midir?… EVET
BOP ve GOP Eşbaşkanlığı nedir ve devam etmekte midir?… ????
Ülke bir istila var mıdır?… EVET.
– İstila edilen ülkede herhalde 6 milyonu aşan daha çok yabancı varsa ve biz besliyorsak.
– Bankalar… bizim değilse,
– Limanlar…elden çıkmışsa,
– Fabrikalar, işletmeler… ekonomi…üretim bizim insiyatifimizden çıkmışsa… Yerli ve milli yalanı ile aldatılıyor ve avutuluyorsak .
– Ülke olarak Düyun-u umumiyeyi aşan bir iç ve dış borç altındaysak… hadi gelin de işgal altında değiliz desin, o yürek, o vicdan, elveriyorsa.
*
DEMEK Kİ; yüz yıl öncesinin 1919’unun şartları yaşanmakta ülkede.
Tablo kötü. Ne var ki; koşullar o günlerden daha kötü değil…
O günlerde kurtuluş adına yola çıkanlardan daha çok sayımız… İşte bunun farkına varmalıyır.
Belki “GAYRET” ve “CESARET” tek eksiğimiz.
“Ha gayret!” diyorum HA GAYRET!…
EĞİTİM
15 saat önceYAZARLAR
16 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceEĞİTİM
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce