0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Oktay EROL

On günlük bayram dinlencesinin bitmesiyle birlikte hem yerli turizm sezonu, hem de yaylacılık dönemi sona erdi…

Salt bulunduğu sektörü canlandırmak, yabancı turistten daha çok ‘yerli’ turiste ‘harcamak’ yaptırmak için dört günlük bayramın on güne çıkarılması geride kaldı!

Yurttaş ne eğlendi ama?

Yurttaş ne gönlümce yılın birikmiş stresini attı ama?

Yurttaş ne hoşnut evine döndü ama?

***

Horzum’da geçirdik yaz aylarını…

Zaman zaman bu köşede Horzum’un sorunlarını dile getirdim.

Örneğin daha yaylanın ilk günü yatakların üzerine sivrisinekten dolayı cibinlik kullandığımızı anlattım.

Yetmedi, belediyenin eskisi gibi sivrisinekle ‘mücadele’ etmediğini de…

Arada bir; ne kullandıkları bilinmeyen, bir araçla belli-belirsiz gürültüsünden anlaşılan bir ‘mücadele’…

İnanır mısınız o gün çalılıklardan, sulu yerlerden, barındıkları alanlardan kaçan sivrisinekler evleri daha çok rahatsız ediyor!

Horzum yaylacısı, ilaçlama yapıldığı gün sivrisinekle karşı karşıya…

Aylar önce, Adana Büyükşehir Belediyesi’nin sivrisinekle ‘mücadele’ etmek amacıyla hem ilaçlama aracı, hem de ekipman filosunu insansız hava araçlarıyla güçlendirdiğini duymuştum…

Adana’nın onbeş ilçesinde derelerin, yeşil alanların, foseptik çukurların, parkların, pazar yerlerinin ilaçlanacağı; sivsinek, karasinek, hamaböceği, tatarcık, kene, bit, pire, çeşitli kemirgenlere karşı belediye ekipleri çalışma yapacaktı…

Yaz aylarında otuzbini aşan yaylacı sayısıyla bu ‘hizmetleri’ bekleyen Horzum yaylacıları belirtilen iyileştirmeyi, yakınlığı, çalışmayı görmedi!

Bu yıla bu ‘notları’ yaylacılar düştü!

Yeni yılda, zamanında yapılmayacak bir çalışmanın yanıtını da yaylacıların ‘sandıkta’ değerlendirmesine ne kaldı ki?

Bu iş ‘-cak, -cek,-cık, -cik’ ile biten sözcüklerle olmuyor!

***

Bayram dönüşü…

Denilmişti ki… ‘En az birmilyon yurttaş ‘tatile’ çıkacak, bu da bir milyar gelir demektir…’

Sistemin işi gücü harcatmak, tükettirmek, kendi çığırtkanlarına rant kapısı aralatmak…

Yurttaş yapacağı harcamayı bankadan kredi olarak mı alır, bir yerden borç mu bulur, gelecek günler sıkıntı mı yaşar ne yaparsa-yapsın; önemli olan daha çok harcatmak!

Hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ, ‘on günü’ anlatırken sanki ülke ekonomisinin bir çıkmazdan kurtuluşunu dile getiriyor gibi ‘iç pazar yoğunluğunun’ aratacağını belirtiyor. Emeklilerin maaşlarını da gününden önce verileceğini ‘müjdeliyor’; ne hoş!

On gün bitti…

Emekli, çalışan işinin başına döndü!

Üretmeden, tüketerek geçen on gün…

Yaşasın!

***

Dönüşün daha da acıları vardı!

On günü sözde ‘dinlenerek’, dostlarıyla-yakınlarıyla bir arada geçirmek için yollara düşen yüzoniki can şimdi yok aramızda, beşyüze yakın cam yara-bere içinde…

Çocukluğumuzda ‘bayramlıklarımız’ olurdu, bir gün öncesinde aldığımız.

Heyecanla, çocuksu yalınlığımızla bayramı beklemeden giyer, gecenin bir yerine değin ev içinde ‘bayramlıklarımızla’ koşuşurduk.

Öyle güzel, öyle gülücük yüklü, öyle heyecan veren ‘bayramlık’ yazılar yazmayı ne çok isterdim oysa; sıkıntısız, yürekten coşkulu, yaşam sevinçli…

Peki…

Üç gündür yazdıklarım varken ‘nasıl’, yaşananları yok sayar gibi ‘gülün-coşun haydi, gülecek-coşulacak şeyler oluyor’ diyebilirim ki?

Bayramı fıkralarla ‘nasıl’ geçiştirebilirdim ki?

-Yeniden senleyiz; hoş bulduk yaşam!