Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Faruk Haksal

Ucu açık sorular… Ve pardon yani…

farukyazdi

  • Ordu komutanlıkları İçişleri Bakanlığı’na bağlanıyor…”

– Nereye gidiyoruz?

  • Balyoz tutuklusu subay, general yapılıyor…”

– Nereden dönüyoruz?

  • Türkiye, Almanya’nın Köln kentinde dün yapılan “Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi”nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın video/konferans yoluyla konuşmasına izin verilmediği için Alman maslahatgüzârını Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı…

– Ne yapacağız?

Ve bu gidişin sonunda nereye varacağız? Önemli olan da budur.

TSK’ya ilk darbe Ergenekon, Balyoz gibi komplolarla vuruldu. Bugün “pardon” deniyor. Fatura Fethullah’ın; irsaliye açıkta…

Ödendi mi? Sanmıyoruz.

Ödenecek mi? Bu sorunun yanıtı da belirsizliğini koruyor.

Balyoz tutuklusu subayın general yapılması, borcun vadeye bağlandığını mı gösteriyor?..

Bu sorunun da ucu açık… Yanıt, “meşkuk!”

Gelelim bize, “nereye gidiyoruz,” sorusunu sorduran maslahatgüzar krizine…

Lütfen dikkat…

Sanıyoruz, dışişleri yetkililerinde kafalar biraz karışık.

Haydi geçelim bakanlığın başındaki siyasi iktidar “Sayın”ını… Bu makama bağlı  örneğin, müsteşar, şube müdürleri, alt/üst kadro mensupları; mesela sürü/sepet danışman, özelleştirilmiş mihmandarlar falan, nerededirler?

Her aybaşında tıkır tıkır maaşlarını alan, sosyal güvenlik hakları tümüyle garanti altına alınmış, altlarına halkın vergileriyle şoförlü-mercedesler çekilmiş o zat-ı muhteremler nerededirler?

Niçin anlatmazlar pek sayın bakan beyefendiye, bol/kepçe kafa tuttuğumuz Alman Mahkemesi kararının, basit bir “idari işlem” olmadığını?.. Niçin!

Niçin işlerin Almanya’da bizdeki gibi yürümediğini; Almanya’da siyasi iradenin dışında hakiki-gerçek-sahici “mahkemeler” olduğunu; o mahkemelerde bağımsız karar verebilme imkan ve koşulları ile donatılmış, özlük hakları ve tayinleri siyaset adamlarının iki dudağının arasına terk edilmemiş “hakimler” olduğunu niçin fısıldamazlar?.. Niçin!

“İşte Kuvvetler Ayrılığı böyle bir şey, Sayın Beyefendi… Hukuk devleti, falan/filan. Biz yanlış sokaktayız efendi hazretleri,” deyip niçin uyarmazlar veli nimetlerini?.. Niçin!

Gelelim -şimdi- ıspanağın fayda ve nimetlerine…

Son bir haber aktarıyoruz sizlere; özetle şöyle olmuş/olanlar bu ülkede:

Antalya Valisi Münir Karaloğlu, FETÖ operasyonu kapsamında Akdeniz Üniversitesi’nde 20 öğretim üyesinin yanlışlıkla gözaltına alındığını söyleyerek, onlardan özür diliyoruz, haklarını helal etsinler. Bir kastımız yok” demiş…

Bilmiyorum Antalya halkı ne yapar, ne der…

Yirmi öğretim üyesi, onların çoluk/çocuğu/eşi/eniştesi/halası/kayın babası ne der, bilemeyiz…

Bir yurttaş olarak sayın vali üzerinde bir hakkımız var mı, onu da bilemiyoruz…. Ama, eğer gerçekten varsa böyle bir hakkımız.

Kusura bakmayın sayın bay vali, etmiyoruz hakkımızı helal.

Hakkıdır, hakka tapan memleketin istiklal…

İstiklal, bağımsızlık yani sayın bay vali, müsteşarlar, şube müdürleri ve bilumum resmi erkan… Her türlü bağımsızlık yani!..

Siz devlettin istiklalinden söz edin, lütfen; biz yargının bağımsızlığından.

Aslında ikisi de aynı kapıya çıkar… Hani, yani…

 

@farukhaksal42

www.soruyusormak.com

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Reklamı Geç