Haziran güzellemesi, ya da CHP’nin kapatılması…             
  • OLAY NET
  • Yazarlar
  • Haziran güzellemesi, ya da CHP’nin kapatılması…             

Haziran güzellemesi, ya da CHP’nin kapatılması…             

ABONE OL
12 Kasım 2021 11:18
Haziran güzellemesi, ya da CHP’nin kapatılması…             
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Demek ki, “gözler görmez/ kulaklar duymaz” olunca böyle oluyor!

Başta sağlıklı düşünülemiyor, ne dediği bilinemiyor, düşlerde bile benimsenmesi olanaksız tutum sergileniyor, geçmişte ileri sürdüklerinin yerini bulmaması önemsenmiyor…

“Gözleri kör/ kulakları duymaz” eden etmen ne ki?

İlerleyen yaşlarında bile para mı, ün mü, şatafatlı yaşam mı; ne?

Sıkça duyuyoruz ya, “be denli omurgasızın, bu denli yaşananı yadsıyanın, bu denli yurttaşı bilmezliğin, bu denli iktidar seviciliğinin bir arada bulunduğu süreci anımsamıyorum” deniyor; yadsımak istiyorum olmuyor!

“Yok, bu denli değil” demek istiyorum; olmuyor!

Hep karşınızdalar, alay edercesine, varlığınızı yok sayarcasına…

Onlara kalırsa eksiklikler olsa da; öyle abartılacak denli değil, kimse “açlıktan” kıvranmıyor, yaşamından bezmiş değil, vitrinler dopdolu, tüm firmalar “kasım indirimi” yapıyor, tüketici kapış kapış indirime koşuyor!

Çizilen tablo bu!

***

Her şey o denli “iyi” ki…

Altının gramı altıyüz liraya yaklaşıyor, don ipinden/ asma yaprağının bakımına dek her şeyde etkisini gösteren dolar on liraya…

Yandaş yazarlardan Ali Saydam’a göre de, “dış satımda iyi bir ivme yakalandı, üretim artıyor, bunun yansımaları herkese olacak, iş alanları açılacak, işletmeler büyüyecek, alım gücü artacak, bunun için de iktidar/ bu kötü gidişte erken seçim istemez, en geç haziran ayına düzelmeler görülecek…”

Sizler nerede yaşıyorsunuz, hangi düş gezegeninde yerinizi aldınız, nasıl bir gelecek kürek çekiyorsunuz bilmiyorum da; ben bu ilkede yaşıyorum, sokaktaki kaygıları biliyorum, yaşanan kış ayında yurttaşın zorlukları gözler önünde, üretici/ özellikle bölgemizde narenciye üreticisi zorluklar yaşıyor, market rafları “el yakmayı” bir yana bırakın/ bakılması bile cüzdanları yakıyor, işsiz üniversite gençliği kendini dışarı atmak için fırsat kolluyor, değil yabancı yatırımcı/ yerli olan bile kurdaki dengesiz oynaklık nedeniyle “güven” duymuyor, kepenk kapatıyor…

Saydam’ı anlamak, ya da dedikleri düşünmek bile delice…

Daha hangi “dış satımın” arttığını açıklamadılar!

Yerli bir “hammadde” mi kullanılmıştı, ya da dışarıdan dövizle sağlanan bir ürün mü işlenmişti?

Diğeri, büyüyen dış satım şirketi, madem geçtiğimiz yıllardan daha çok üretiyor/ daha çok satıyorsa, büyümesi nedeniyle çalışanını artırmış mıydı?

En “akıl tutulması” yaşatan sözü de, “en geç haziran ayını” imlemesi…

Daha yarım yıldan uzun süre ver, arada soğuk kış ayları var, yurttaşın ısınması/ barınması/ beslenmesi/ zorunlu gereksinmeleri var…

“İktidar”, bir ekmeği bile karşılamayacak “indirim” açıklayarak elektrik tüketicilerini sevindirdi sanki…

Yurttaşın ne denli “yokluğa/ yoksulluğa/ açlığa” karşı koyacağı sanılıyor öngörülüyor acaba, ya da böyle bir öngörüde bulunmalarının/ erken seçimle ilişkilendirilmesi ne denli insancıl, ne denli hakçıl…

***

“Gözler görmez/ kulaklar duymaz” türünde örnek p denli çok ki…

“İktidarın” yolsuzlukların üstünü kapatmaya çalışması mı dersiniz, içini boşalttıkları eğitimi getirdikleri nokta mı dersiniz, üreticinin can çekiştiği bir süreçte ilgili bakanın “hiçbir çiftçimiz zarar etmiyor” demesini mi dersiniz, mafyandan on milyon dolar alan milletvekilinin gizlenmesi mi dersiniz, yurttaşın yoksullaşmasının görülmemezliği mi dersiniz, toplumun ayrıştırılması için “kirli” söylem mi dersiniz…

Hepsi kendi başlarına birer konu…

Ancak yine yandaş gazetecilerden, oniki eylül sürecinde “biloş” olarak adlandırılmasına aldırmayan, yaptığı televizyon izlencesinde Emre Kongar’ın “sen bir yalakasın” sözüne “yalakayım” diyen, en çok da “bu güne değin, hiçbir zaman yitirenin yanında yer almadım, hep kazananın yanında oldum” sözleriyle bilinen Mehmet Barlas’ın, son yazılarından birinde kullandığı, “iktidara” önerdiği sözler…

Şöyle diyor:

“CHP kapatılsın ve seçime girmesi yasaklansın!”

Şunu da soruyor:

“Sürekli yalan söyleyen, kendi ülkesini yabancı ülkelere jurnalleyen, ülkenin geleceği hakkında olumlu hiçbir görüşü olmayan bir siyasetçi ne kadar meşruiyet taşır?”

Sanki ülkenin sınırları “demir zırhlarla kapalı, dışarı en küçük bir sızıntı olmuyor, Kuzey Kore gibi” bir ülkeyiz de…

Bu ülkenin güney/ güney doğu sınırları sığınmacıların “yolu” oldu, günümüzde kimin ne konuştuğu, ne yaptığı birinin söylemesine gerek duyulmaksızın Google arama motorundan öğrenilebiliyor, CHP’nin sözünü ettiği konulara ilişkin “kapatılma/ seçime girmesini yasaklama” biçimindeki bir yorumu söylemek/ düşünmek/ ileri sürmek nasıl bir “kafadır”?

“Gözleri görmez/ kulakları duymaz” olanlardan “başka bir” yaklaşım beklemek şaşırtırdı beni!

***

Tarihsel sınırları zorlayan dış satım artıyor!

Üretim çarkları “zorlanmadan” dönüyor!

CHP’de seçimden uzaklaştırılıyor!

Her şeyin düzelmesi için, şurada ne kaldı ki haziran ayına…

11.11.21

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP