ANKARA- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, hayvanlara esaret ve ölüm getiren yasa teklifinin ele alındığı Meclis’te itirazlarını dile getirip iktidara çağrı yaptı. Yanlışa imza atılmamasını, hayvanların esaret ve ölüme mahkum edilmemesini isteyen Barut, “Gelin ölümü değil yaşamı konuşalım. Öldürme, yaşat!” dedi.
Hayvanları Koruma Yasa’nda yapılacak değişikliklerin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda CHP Grubu adına kürsüye çıkan Ayhan Barut, şunları söyledi:
“İktidarın algı oyunlarına kimse kapılmasın. Halkın derdiyle dertlenen ve bir an olsun yanından hiç ayrılmayan bizler, kent yaşamı içerisindeki sahipsiz sokak hayvanlarıyla ilgili sorunun farkındayız. Can dostlarımızın sahipsizliğinin de onların yaşam hakkına yapılan kötülüğün de bilincindeyiz. Bu konu açık ve net ortadadır, hem insanlarımız açısından hem de sokaktaki can dostlarımız açısından büyük risk ve sorunlar var ancak yurttaşlarımızın da hayvanlarımızın da yaşadığı sorunlara çare bulmak bizim elimizdedir. Bunu başarabiliriz ama bu esaret ve ölüm dayatmasıyla olmaz ve bunu kabul etmiyoruz.
Böyle olursa sokakta bazen saldırgan hayvan nedeniyle sorun yaşayan insanlarımız da açlık, susuzluk, hastalık, kötü muameleyle mücadele eden can dostlarımız da huzur bulur. Bakışımız da çözüm önerilerimiz de çok açık ve nettir. Defalarca dile getirdiğimiz gibi en başta Hayvan Koruma Kanunu’nun adının evrensel kriterleri de göz önüne alacak biçimde Hayvan Hakları Yasası olarak değiştirilmesini istiyoruz. Sadece isim değişikliği yetmez, yasanın da özünü ve hükümlerini bir daha bu konuda sorun yaşanmayacak biçimde tesis etmek olmalıdır. Çünkü gömleğin düğmesi baştan yanlış iliklenirse sonrası da zaten doğru olmaz. Bir hastanın tedavisi için doğru tanı ne kadar önemliyse hayvanlar konusundaki yasal düzenleme de o denli mühim ve hayati önemdedir. Gelin bu teklife sırt çevirmeyin, önerilerimizi dikkate alın.
Yaşamın bütünlüğü ve sürdürülebilirliği için doğayı koruma ve yüreğinde yaşam sevgisiyle canlı ve cansız bütün varlıkların korunması adına hepimize bugün tarihi bir görev düşmektedir. Tarih bu anı ve yapılanları, üstelik de sonuçları itibarıyla yapılmayanları da not edecektir ve bu arada, olumlu veya olumsuz sorumluluğu bulunanları da asla kimse unutmayacaktır. Bu hâliyle görüşmeleri üç gün yani kırk üç saati aşkın bir süre süren bu teklif asla kabul edilemez. Esaret ve ölüm getiren hangi yaklaşıma izin verilebilir ki. Biz kesin bir dille bu teklifin komisyondaki görüşmelerinde de ifade ettiğimiz üzere geri çekilmesini istiyoruz. Hayvan hakları savunucularından sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine, muhalefetten ilgili meslek odası ve kuruluşlarının tüm uyarılarına kulak verilmesini istiyoruz.
AKP iktidarı, algı oyunları ve gündemi değiştirme gayretleriyle halkımızı oyalamakta, sorunları geçiştirmektedir. Ülkemizin ana gündemi ekonomi, emeklisinden çiftçisine halkın yaşadığı büyük dramdır. Artan enflasyonu, fahiş zamları, açlık ve sefaleti konuşmayalım, iktidarı sorgulamayalım diye ayak oyunlarına girişiyorlar. Bu teklifi ele aldığımız Komisyonumuzun adı da malum Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu. Tam altı yıldır bu Komisyonda, aynı zamanda bir ziraat mühendisi ve çiftçinin, köylünün sorunlarına çare bulmak için burada görev yapan bir arkadaşınız olarak, bu komisyon yeterince üstüne düşeni yapmamıştır, dertlere derman olacak, yaşanan sorunları çözecek çok bir girişimde de bulunmamıştır. Oysa bugün ülkemizde derin bir ekonomik kriz var; yüksek enflasyon, fahiş zamlar, eriyen ücretler, tarımda derinleşen sorunlar, çiftçinin talepleri gibi bir sürü gündemimiz var. İşte, bu sorunlara eğilmesi, çare bulması gereken Komisyonda ne yazık ki hepimizin canını yakan ve vicdanları sızlatan, hayvanlarımızla ilgili hiç istenmeyecek bir teklifi ele aldık. Bunları kabul etmek mümkün değil. Biz AKP’nin oyununa gelmeyeceğiz, halkın derdine derman olmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu ülkemizin çiftçisinden esnafımıza, toplumun tüm kesimlerinin sorunlarına çare yürütmesi gereken yüce Meclisin mensuplarıyız. İktidar partisine ve siz değerli milletvekillerimize asli görevimizi hatırlatıyor, herkesi elini vicdanına koyarak bu teklife karşı çıkmaya çağırıyoruz.
Yaşamı savunduğumuz, yaşatmayı seçtiğimiz bu ortamda elbette konuyla alakalı olarak hiç sorun yoktur demiyoruz. Evet, bir sorun var ancak buna karşı bizler ‘Çare ölüm’ diyenlerin karşısında olmak zorundayız. Bu şiddetin önüne geçebiliriz; çözüm için her türlü araştırma, uygulama önerisi, başarılı dünya örnekleri önümüzde hazır bulunuyor. Somut ve hızlı adımlara ihtiyaç duyulan noktalarda insancıl, yaşam hakkından yana önlemleri hep birlikte sağlayabiliriz; hep birlikte yaşam kültürümüzü de güvence altına alabiliriz. İhtiyacımız olan kanun elimizde, yeter ki bu yönde bir niyet gösterilsin. Kendi dönemlerinde çıkan yasayı uygulayamayanların şimdi hayvanlarımız için esaret ve ölüm getirmesini asla kabul etmiyoruz. Geçmişte yapılan yasal düzenlemelerde iktidar, sorumluluğu üstünden atarak, yerel yönetimleri adres göstermişti; uygulamada bunun hiçbir geçerliliğinin olmadığı görüldü. Zorunlu olmasına rağmen birçok belediye bakımevi, barınak dahi açamadı; mevcut olanlar ise standartları karşılayamadı veya işlevsiz kaldı çünkü birçok belediyenin maddi imkânları ve olanakları yetersizdi. İdarelerin, hayvan hakları konusunda bakış açıları sorunlu; uygulamada çok ciddi sıkıntılar var. CHP’li belediyeler olarak bu teklif yasalaşsa dahi, CHP’li belediyeler bu ölüm işini, ötanazi işine asla yapmayacak. Madem soruna odaklanılıyor; 2004, 2021 yıllarında yapılan yasal düzenlemelere rağmen neden çözüm üretilmedi? Sorunu sadece belediyelere havale ederek çare bulunamaz.
Yapılacaklar gayet basit: Tüm ülkedeki sahipsiz hayvanlar, çok acil bir seferberlikle, tüm yetkin kişi, kurum kuruluş, sivil toplum kuruluşlarından yardım alınıp kısırlaştırılarak alındığı bölgelere geri bırakılmalıdır. Sokakta özgürce yaşayan hayvanlar için gerekli beslenme ve barınma koşulları oluşturulmalıdır. Saldırganlık gösteren sahipsiz hayvanlar toplanarak rehabilitesi için profesyonel destek sağlanmalıdır. Sahiplendirilecek niteliği haiz hayvanlar için her alanda gerekli duyuru araçları kullanılarak ilanlar açılmalı, vatandaşlar hayvan sahiplenmeye teşvik edilmelidir. Sosyal medya, televizyon ve radyolarda hayvan sevgisini aşılayan ve sahiplenmeyi özendiren kamu spotları yayınlanmalı, ilköğretimden itibaren okullarda ve bu hususta eğitimler verilmelidir. En önemlisi de tüm bu faaliyetler için gönüllülerden ve ilgili STK’lardan destek alınmalıdır. Özetle şunu söylemek istiyorum tekrardan: Öncelikle bu kanunun adı “hayvan hakları yasası’ olarak değiştirilmelidir; yeni bir yasaya gerek yok. ‘Aşıla, kısırlaştır, yerinde yaşat’ diyen sese kulak verilsin yeter. Bu nedenle, tarihî yanlıştan vakit varken hemen dönülsün, bu hatalı tutumda ısrar edilirse geri dönüşü olmayan bir yola girilir. Bu vebali üzerinize almayın, sorumluluktan kaçmayın, bugün ve ileride kara bir leke olarak anılacak bu tuzağa düşmeyin, suça seyirci kalmayın. Türkiye’nin her yerinde her kesimden insanla yan yana mücadeleye devam edeceğiz. Gelin, vicdanınızın sesini dinleyin, yanlışa geçit vermeyin. Bu yasa geçerse ölümler başladığında bu dilsiz canlıların bütün vebali, günahı sizlerin boynunuzadır.”
YAZARLAR
2 saat önceYAZARLAR
22 saat önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce