Oktay EROL
Toplumu “değiştirmek” istiyorsanız ya “eğitimin” içinde olacaksınız, ya da “medyanın”; çoğu zaman yalnız “medya” ile bile istenen “ereğe” ulaşılacağı görülmüştür! Önce ulaşacağınız “ereği” belirlersiniz, belirlediğiniz “ereğe” göre izlenceler yayınlarsınız, kimi zaman toplum düzenine aykırı olanları gündeme taşırsınız, kimi zaman bu “aykırı” yapıların tanınmasını sağlarsınız, kimi zaman bu “tanınmayı” yaşam biçimi olarak sunarsınız, bir de üstüne kurdukları “şatafatlı” yaşamla emekçilerin beyinlerine kazırcasına her gün işlersiniz!
Televizyonların “öğle öncesi” izlenceleri bilmeyen yoktur! İnsanları barış/ bölüşüm/ hoşgörü içerisinde yaşatmayacak ne varsa hepsi bir arada! Kimin kime kumpas kurduğu, kimin kime nasıl baktığı, kimin kime neden yakın olduğu, kimin kime neler yaptığı belirsiz! Yüzene gülen en yakınının katili, en çok güvendiği dolandırıcısı, gizemini paylaştığı tuzakçısı… Tüm bunları günün öğle saatleri öncesinde izlerken, şimdi tüm günün herhangi bir saatinden “ana haberlerde” karşımıza çıkıyor!
***
Düşünürün, “insan kabına göre insandır” sözünü yeniden anımsatacağım! “Kabın” rengini, biçimini, duruşunu, işlevini belirlen katman toplumun “böyle” olmasını istedi; başka tanımı yok bunun! Toplumun büyük bir katmanının açlığa/ yokluğa karşı koymak için uğraş verdiğini biliyoruz! Bunun yanı sıra, parmakla gösterecek denli az sayıda olmalarına karşın “toplum düzenini” etkileyen/ konuşulan bir katmanın günün her saatinde insanların karşısına çıkarıldığını da biliyoruz!
Kimsenin bilmediği varlıklar edinmişler, umreye gitmişler, şatafat içerinde yüzüyorlar, ekmeği ucuz alabilmek için saatlerce sırada bekleyen yurttaşın görebileceği/ duyabileceği her ortamda boy gösterebiliyorlar! Ulu önderin “çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce saygınlıklarını sonra özgürlüklerini, daha sonra da bağımsızlık ve geleceklerini yitirmeye tutsaktır” sözlerine gelin de kulak vermeyin, gelin de titremeyin!
***
Günlerdir gece/ gündüz denilmeden, üstelik tartışma izlencelerinin içine dek giren güzellik uzmanları, internet fenomenleri baş döndürmeyi sürdürüyor! Ne yaptıkları belirsiz, beş yaşındaki çocuğun ya da alzheimer hastasının zeka düzeyinde davranışlarıyla gündeme gelmelerine karşın “akılları şaşırtan” varlıklar sağlamışlar! Üstelik sağladıklarını medya sayfalarından göğüsleri, yüzlerini, gözlerini gererek de anlatmışlar! Yanlarına bir sürü ortak almışlar, birlikte olmuşlar, birlikte yurtdışına çıkmışlar, birlikte geceler düzenlemişler, yönetimin üstlerindekilerle görüşebilmişler!
Bir başkası, görevli olduğu bankanın verdiği güçle, “çalışmadan, daha çok kazanma” hırslı “emek/ uğraş/ hak” bilmezlerin elinden “kendi istekleriyle” aldığı dövizleri “iç ettiği” isimler gündemden düşürülmüyor! Kimi futbolcu, kimi popçu, kimi kimse artık; “hakları diye” biçilen bedelle satılarak elde ettikleri dövizler yetmemiş ki, daha çok “kazanacaklarına”, birkaç ayda varlıklarını ikiye/ üçe katlayacaklarına inanmışlar, tüm varlıklarını bankaya bir “giriş” yapılmadan görevlinin eline saymışlar!
***
Yeni kuşak, bir önceki ya da daha önceki kuşaklar gibi çalışmayı sevmiyor! Koltuklarından kakmadan kazanmanın peşindeler! Burada “teknolojiyi” suçlayanlar da olacak! Ya günün her saatine serpilen izlenceler, ya eğitimde yıllardır süren “bilmezlikler”, ya özendirilen yaşamlar…
Aslında hepsinin “nedeni” de belli! Yüzyılın yıkımı depremin açtığı sorunlar, çalışanların/ emeklilerin/ yurtta kalan öğrencilerin/ üreticilerin kaygıları bitti sanki; varsa/ yoksa medyatikler! “Kimin eli, kimin cebinde” belirsiz! Belli ki bu medya gücünü “iktidar” istiyor! Bunun başka tanımı da yok! 281123
YAZARLAR
Az önceYAZARLAR
3 saat önceYAZARLAR
4 saat önceYAZARLAR
2 gün önceEKONOMİ
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce