Oktay EROL
Üniversitelerde lisans ya da lisansüstü derslerinden mezun olmanın koşullarından biri tezdir! Öğrenciye, aldığı eğitim dalına göre belirlenen “tez konusu” verilir. Öğrenciden, ayrıntıları/ örnekleri/ yerleri/ dönemleriyle ilgili araştırması istenir. Ekonomi, işletme, uluslararası ilişkiler, tıp/ hemşirelik, doğa olayları, tarımda yaşanan sorunlar, toprağı verimli kullanılması, iş sağlığı/ güvenliği, toplum psikolojisi, eğitimin önemi, sağlıklı beslenme gibi birçok başlıklar “tez konusu” olabilir.
Tezin amacı, yalnız öğrencinin lisans ya da lisansüstü araştırma yapmasından öte, “öğrencinin araştırma yapma yeteneğini kazanması, yaptığı araştırma ile bilime/ yaşadığı topluma katkı sağlaması” biçiminde tanımlanır. Öğrenci yalnız lisans ya da lisansüstü mezunu olmakla kalamayacak, bilime/ yaşadığı topluma da katkı sağlayacak!
***
Kanımca, günümüzün “tez konusu” olabilecek başlıklarından en önemlisi, ülkemizde “son yirmi” yılda yaşananlar olmalı! Seksen öncesini yaşadım, sonrasında Özallı/ Evrenli süreci de, sonrasında da “dünyaya güzellikler” getirmesi “dilenen” milenyumla birlikte başlayan yılları!
Kendi adıma konuşayım; yaşamımın hiçbir döneminde, bu denli “baskı” altında olduğumu, bu denli “yokluğu” bir arada gördüğümü, insanların bu denli “umarsız” biçimde yaşadığını, bu denli “geleceğin” belirsizleştiğini anımsamıyorum! Daha da önemlisi, “tüm” bunlar yaşanırken, insanların “muhalefete” yüklenmesini, “iktidar” yerine “muhalefetin” ödün vermesine, “iktidarın” tüm yaşananlara karşın “kazanamamak” gibi bir kaygısının bulunmamasına, “muhalefetin” yerinde de saymayıp/ geri gidişine şaşırıyorum! Onun içinde “iktidardan” daha çok, “muhalefetin” çok yönlü “tez konusu” olmasını bekliyorum!
***
Milenyuma değin yaşadık: seksen öncesinde “Ecevit karşıtlığının” ortaya koyup uyguladığı akaryakıt, şeker, yağ kuyrukları, Ecevit’e “iktidarı” bırakın “hükümet” yüzü göstermemişi! Kısa süreli “hükümetlerin” ardından gerçekleşen “seçimler”, hep “hükümet” olmayan partinin büyümesi ile sonuçlanmıştı! Seksen sonrasında da öyle… Özal ilk dönem ardından düşüşe geçmiş, bir daha da “aynı gücü” bulamamıştı!
“İktidar” işinin başında olduğunca, “muhalefette” yerindeydi! Özal’ın, Adana Halkçı Parti milletvekili Cüneyt Canver için “benimle tek başına Cüneyt’in uğraşması yetiyor” demişti!
***
CHP’de, milenyum öncesinden bu yana milletvekili olan/ koltukları sağlama alınmış isimler başta olmak üzere, en az iki/ üç dönemdir vekillik yapanlar “şu an” yurttaşın içinde bulunduğu “her şeyden” sorumludur! Her zaman yazıyorum; bir “iktidarın” değişmesi için her tür koşullar varken, her tür kaygılar yaşanıyorken, yurttaşın sığınacağı “en yakın” liman olması gerekirken neden olmuyor? Yeni bir seçimden çıkıldı, seçimden sonra yaşanan onlarca “olumsuzluğa” karşın, “muhalefetin” güçsüzlüğü/ salpalığı/ dağınıklığı günümüzde “tez konusu” olmasını gerektiriyor!
Şunu da eklemem gerek: “muhalefet” eğer kendini anlatabilen, halka güven duygusu verebilen, kendi içindeki tutarlılıkla yönlendiren olabilseydi bugün yaşananların birçoğu yaşanmazdı! Örneğin ülke “sığınmacı” limanı olmazdı, ekonomi bu denli saray şatafatıyla bitirilmezdi, yurttaş yoksullukla sınanamazdı! “Muhalefet” tez konusu olmalı! 300923
YEREL HABER
Az önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce