24 Kasım…  Benim de günüm!  

24 Kasım…  Benim de günüm!  

ABONE OL
24 Kasım 2021 19:02
24 Kasım…  Benim de günüm!  
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tüm Öğretmenlerimizin Günleri Kutlu Olsun

24 Kasım, 10 Şubat 1969’a götürüyor beni… Bana devletimin güvenerek “Sen öğretmensin –öğreteceksin” beratını verip “adam” sayıp, görev verdiği, geleceğin değerlerini teslim ettiği gün geliyor aklıma…

Devletim beni, aydınlık günler için hizmet çarkına dahil ediyordu.

ODTÜ…

6 Ocak… ABD büyükelçisi Komer’in arabası yakılmış ve üniversitemiz süresiz kapatılmıştı. Suçun failleri aranmakta okul içinde, yurtlarda, kantinlerde… 8 Kişi alınmış içer. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan da var aralarında.

Üniversite mevcudu 3500… 2800 kişilik dilekçe verilmiş savcılığa, “Komer’in arabasını ben yaktım, hem de tek başıma!”

Okulun kapatılması ideallerimi ertelemişti. Zira tek dersim vardı, Mezun olur olmaz da Milli eğitim Bakanlığı’ndan atanmamı isteyecektim. Kolejlere öğretmen yetiştirmek üzere tahsis edilmiş bir bursu almıştım. Zaten öğretmenlik dışında hiçbir çalışa alanı da düşünmemiştim. ODTÜ’ye gelirken, babama da verdiğim bir sözdü bu üstelik.

Vali, büyükelçi, bakan olacak değildim ya! Onu “Öğretmen Babası yapma sözümü yerine getirecektim.

İtirazlar yapılmış okulun kapatılmasına. (Konuyu üstlenen hukukçulardan birisi de Sevgili Uğur Mumcu idi.)  İtirazlar sonuç verdi ve 15 Ocak’ta Danıştay kararı ile okul açıldı. Şubat ile birlikte de sınavlar başladı.

Tarih; 10 Şubat, 1969. Son sınavım…

Sınav başlangıcı Sabah: 8:40, bitiş 9:40. … Hocama notumu değerlendirip Kayıt Kabule iletme ricası…

Önce Hoca’mdan itiraz gelse de, açıklama yapınca ricamın karşılık gördü.

Saat 10: Kayıt Kabuldeyim.

Saat 10:30: Okuldan mezuniyet belgemi (çıkma) alma…

Saat 11:30 Bakanlık’tayım.

Saat 11:45:Bakanlık Kolejler Şube Müdürlüğü’ndeyim. Karşımda Şube Müdürü İlhami Çokar…

Alkışla ve sevgiyle karşıladı beni, burs alanlar içinde ilk göreve başlayacak olan bendim.

Saat: 12:30 Kararnamem elimde… Devletin bana verdiği. “Sen öğretmensin – Öğretmeye yetkilisin” belgesi… Genç, idealist, bir ’68 Kuşağı neferi… Sanki sefer görev emri almış…

Saat: Öğleden sonra: 13:00 Mehmet Halil Arık Öğretmen, Sefer Görev emriyle Eskişehir yolcusu…

Görev yeri: Eskişehir Maarif Koleji, Kimya Öğretmenliği… Eğitim neferi!

Saat 16:15 Mehmet Halil Arık öğretmen Eskişehir garajında, ankesörlü telefon başında, sarı sayfalardan araştırıp bulduğu Maarif Koleji okul idaresine telefon etmekte…

“Ben OKULUMUZUN yeni kimya öğretmeni – vakit de geç oldu ama biraz geciksem evraklarımı teslim edecek bir yetkili bulabilir miyim?” Saat: 16:45

Karşıdan sevecen tok bir ses: “Hocam hoş geldiniz… Ben okulun Baş muavini (Müdür başyardımcısı) Hasan Saltan!

Saat 17.10: taksiyle okuldayım… Ve tarih hala 10 Şubat 1969…

Ve Mehmet Halil Arık; T.C. 657’ye tabi bir görevli.

İşte böyle azimli, kararlı ve idealist bir ’68 kuşağı neferi olarak, öğrencilikten öğretmenliğe geçtim ayni gün içinde!

*

Ve tarih: 24 Kısım 2021…  670 gün aşmış tan yarım asrı!

DEVLET, AYNI DEVLET! Devletin bu gün öğretmene olan ihtiyacı dünden daha mı az ki; de o gün bir günün mesaisi içinde öğretmenini mezun edip, öğretmen yapan devlet, bu gün 6 yılda, 10 yılda atamasını yapamıyorsa kimde arayalım aymazlığı!

Ve daha da, beteri onca masraf edip eğittiği vatandaşının atamasını hiç yapamıyorsa, bu devlet niye var? Kimler için var?

Ne yazık ki yüzbinler bugün atanamamanın kahrıyla çürütmekte ömürlerini…

Kime haram olsun hayat?

Onca ideallerle mezun olan öğretmenlik rüyaları görenlere mi?_

Üç –beş maaşla keyif süren haramilere mi?

Ülkeyi bu duruma sürükleyen kifayetsiz ihtiras ehline mi?

Kime…   Kime… Kime!

Not: Beş yıl süreyle atanamayan bir öğretmen kardeşimizin kahreden intiharına dair bir şiirimi (birkaç gün içinde) paylaşmak isterim sizlerle…

24 Kasım 2021

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP