Halk mizanı elbet kurulur birgün!..
Talancıdan hesap sorulur birgün!..
Çığlık gibi yönelen öfkeye, azara
Dayanırsa onurun;
De hadi!..
Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın!..
Doğrulara güldüğü söylenirken
Ehl-i kuburun,
De hadi!..
Gülünen değilim ki, gülen bin yıl yaşasın!..
Talandayken memleket,
Hala olmuyorsa umurun,
De hadi!..
Çıkarıma ortak olsun da talan, talancı bin yıl yaşasın!..
Usuna ters olsa da,
Çiğnense de gururun,
De hadi!..
Çanağı yalatsın da varsın bin yıl yaşasın!..
——*——
Bir de ben diyeyim, şimdi sen dinle;
Derim ki;
Öğren;
Vicdan nedir,
İzan nedir!..
Erdemi iyi belle!
–**–
Atı çalan Üsküdar’ı kaçtır aşmakta…
Her aşılan Üsküdar’la,
Ahlak torbada, hukuk rafta, Anayasa askıda!…
Ötesi yok;
Akıl, izan ve de vicdan birlikte saf tutmadıkça,
Yine, yine aşacak.
Kalkan parmaklarla yine-yine aklanacak!
**
Cesareti senden almakta…;
Teşhisi Nazım koymuş çoktan,
Dili varmasa da demeye
Kabahatin çoğu sende!…
Dünler-bugünden yarınlara ayna,
Korkarım, turpun büyüğü… hala heybede!…
——–
Kuruyor çeşmeler;
Umut bitti… bitecek!..
Derim ki;
Sahip çıkmazsan henüz vakit varken;
Bakmışsın ki, bir gün,
Vatan elden gidecek!..
——-
Dinle bak ne derdi ninem:
“Teslim ettinse şalvarın ipini,
Senin değildir gayri içindeki!”
—
Ve işte özet:
Sahip çıkmayacaksan içindekine,
Şalvarda ipin işi ne!…
—
Gün olur devran dönerse, bir gün;
Sayende olacak!..
Yalanla yanan mumlar;
Sönerse bir gün…
Mizan kurulur da, halk;
Hesap sorarsa bir gün…
O mizan sayende kurulacak!
Demez ki işte o gün; o Süleyman, bu Turgut,
Bu Adnan, bu da Sultan.
Verilecek cevap hazır mı acep!
–*–
Sahip çık ki sen de şalvarın ipine,
Çorbada senin de tuzun bulunsun!
—-
İster inan ister inanma!
Sanma!
Bu devran böyle kalacak…
Gün olacak!…
“Uzun çöp kırılacak!…
Kısası uzundan hakkın alacak!..”