0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Mehmet Halil ARIK

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu

CHP Eski Genel Başkanı

ANKARA

Bu açık mektup, KRT Tv’ye verdiğiniz röportaj üzerine kaleme alınmıştır. Bu röportaj “aklanma ve suçlama” üzerine değil de ülkenin içinde bulunduğu açmazları, çıkmazları üzerine genel bir durum değerlendirmesi üzerine olsaydı, yeni bir açık mektuba gerek olmayacaktı.

O röportajınızda, Yüce Meclis’in çatısı altında, birileri için sizin de sık sık tekrarladığınız “yansıtma” illetinin emarelerini gördüm ne yazık ki. “Ah o sizi “içerden ve dışardan hançerleyenler ah!” üzerine savunularınız öyle bir Kılıçdaroğlu koymaktaki ortaya, sanki Erdoğan’la girdiği yarışlarda arkanızda sizi çelmeleyen hep birileri olmuş!…

Sanki etkisiz, yetkisiz bir makama getirip zorla oturtmuşlar sizi, başarısızlıklar karşısında kendinizi savunmak zorunda bırakılmışsınız.

Oysa oturduğunuz makam Atatürk’ün makamı idi. Gücü ve cesareti o makamın ilk sahibinden alıp liderliğinizi göstermeliydiniz her yerde. Ne yazık ki, haftanın salı günleri, halkın gazını alma dışında o makam cesaretle dolmadı.

Oysa halk sizden dürüstlüğünüzün cesaretle taçlandırılmasını ve üstlendiğiniz makamı liderliğe taşımanızı bekliyordu.

Uzun soluklu mektubumun devamında –ama bilmem kaçıncı bölümlerinde- gerek yansıtmalarınız gerek suçlamalarınız gerekse eylemsizliğe dönüşen ve muarızlarınıza cesaret veren davranışlarınız üzerinden görüş ve düşüncelerimizi aktaracağız.

Şayet olur da bu mektubum -tüm bölümleriyle- elinize ulaşırsa, göreceksiniz ki, size yazılmış en uzun soluklu mektup olduğunu göreceksiniz.

Beni, “dışarıdan maval okuyan” birisi olarak değerlendirmeyin lütfen.  Partiliyim, sosyal demokrasiyi hazmetmiş – hatta biraz da ötesine geçmiş-çağdaş, laik, cumhuriyetçi bir eğitimciyim. Bunların ötesinde bir yurttaşım. Ciddiye alınmam gerektiği adına söylüyorum bunları.

Uzun soluklu açık mektuplarım boyunca da bu temel ilke korunacaktır.

Söylenecekler çok olunca, girizgâh da uzuyor istemeden.

Sayın Kılıçdaroğlu;

Bu benim size yazdığım ilk açık mektup değil. İlki 2010 yıllarına, Genel başkanlık koltuğuna oturduğunuz yıllara dayanır. O yıl da sizden beklentileri kaleme almıştım. En çok da ülkenin o günlerden bu günlere geleceği endişesiyle, Sayın Baykal’da gördüğümüz olumsuzlukların tekrarlanmaması üzerinden korkularımızı ve buna bağlı olarak uyarılarımızı- dile getirmiştik. Bolca gayretten ve sayenizde umuttan tazelenecek söz etmiştik.

2’si, “Ekmelettin Faciası“ dönemine rastlar… Hiç girmeyelim o konuya!. Okapkara lbalçığa size kim ya da kimler sürükledi, siz de o kara lekeyi bizlere “tıpış – tıpış” diyerek nasıl reva gördünüz?

“Ekmek için Ekmeleddin” sayesinde, kimler nasıl “ekmeklendi” gördünüz. Belki ilk o gün görünmüştü size en erdemli yol… Ama olmadı. Hiçbir şey olmamış gibi kaldınız yerinizde. Ekmeleddin de zaten hizmet verdiği “teşkilat” içinde aldı yerini!

3’üncüsü Sayın İnce’nin adaylığı dönemi ve sonrasındaki ayrışmaların partiye vereceği zararların endişesi üzerineydi…

Sayın İnce, o gün aldığı %38’lik oyu kendisinin zannedip parti kurmuştu ya, sizin de KRT’deki röportajınızda “alınan %48’lük oyu küçümsemeyin” sözü içimi titretti, İnce’den çalınan rol ile yeni yolun sinyalleri mi veriliyor!…

İçimden bir ses olur mu olur” diyor da, diğer bir ses o kadar da değil diyor!

Ben en çok, bizim ülke siyasetimizi kirli kılan “ben olmazsam olmaz!..- Ya ben ya hiç kimse!” ilkelliğinden korkuyorum.

Sayın Kılıçdaroğlu;

Ve gelen her gün, geçen günleri aratınca devam etti gitti açık mektuplar. Ve son Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde peşkeşe devamı geldi açık mektupların…

Son açık mektuplarım kurultay öncesine dairdi ve doğrudan, “aday olmayın” çağrısı üzerineydi. Artık bi’gitmeniz gerektiği konusunda mutlak bir düşünceye sahiptim.

Sizi “hançerleyenleri” arayacaksanız, işte o gün “gidemezsin” naraları ile önünüze dikelenden ve sizleri 2. tura sokanlardan başkaları değildi. Bugün onlardan kaçı var yanınızda.

Sizin gitmeyip, gönderilmeniz, sizi üzdüğünden belki daha çok beni, sevenlerinizi ve gerçek partilileri üzmüştür.

(Yazının devamında buluşmak dileğiyle)