Ötanazi değil cinayet

Ötanazi değil cinayet

ABONE OL
25 Haziran 2024 11:31
Ötanazi değil cinayet
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Malum, AK Parti sokak hayvanları ile ilgili yeni düzenlemeleri içeren bir kanun teklifi hazırlıyor..

AK Partili yöneticiler, zaman zaman toplumun nabzını ölçmek için olacak, kanun teklifi ile ilgili bir bölüm ortaya atıyorlar..

CNN Türk’te canlı yayına konuk olan AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, bir süredir kamuoyunda tartışılan sokak köpeklerinin öldürülmesi uygulamasının yasada yer alacağının söyledi..

Bilal Erdoğan ile birlikte Okçular Vakfı’nın Mütevelli Heyet Üyesi de olan AK Parti İstanbul Milletvekili ve AK Parti TBMM Grup Başkanı olan Abdullah Güler, öldürme olayının kendince yumuşatmış uyutma ve ötanazi diye tanımlamış..

Güler, “Toplumsal risk taşıyan, kuduz riski taşıyan, hastalıklı ve sahiplendirilme imkânı olmayan, beslenme zorluğu çeken hayvanlarımız var. Dolayısıyla barınaktaki diğer hayvanların da sağlığını korumak zorundasınız” diye konuştu. Abdullah Güler, hastalıklı ve sahiplendirilme imkânı olmayan hayvanlara yönelik uygulamanın “öldürülme” ya da “uyutulma” değil, “ötanazi” tanımıyla yasada yer alacağını belirtti.

Deneyimli bir avukat olan Abdullah Güler, sokak köpeklerinin öldürülmesinin yasada “öldürme” ya da “uyutulma” terimi ile değil, “ötanazi” tanımıyla yer alacağını belirtti..

Burada durum ilginçleşiyor..

Abdullah Güler, deneyimli bir hukukçu olarak öldürme, uyutma ve ötanazi terimlerinin çok iyi bilmesi gerek..

Güler’in sokak köpeklerinin öldürülmesi için yasada yer alacak ötanazi terimi, canlının yaşamının sonlandırılmasına kendisinin karar vermesidir..

İnsanlar için geçerli bir terimdir..

Çünkü, ötanazi isteyecek özgür irade ve bilinç sadece insanda var..

Hayvanların ötanazi istemesi gibi bir şey asla olası değil..

Hayvanlar, olsa olsa iradeleri dışında öldürülürler, katledilirler..

Güler’in sevimli göstermeye çalıştığı uygulama ise asla bir ötanazi değil, bir cinayettir..

Güler, AK Parti’de Meclis Grup Başkanı görevine getirildiğini göre İslami dini inancı yüksek biri olmalı. Öyle ise, İslam’a göre, bütün canlıları “Allah’ın yarattığını” biliyor ve inanıyor olmalı..

İslam inancına göre de, Allah’ın bahşettiği canı yine ancak Allah alır..

Yasa teklifine ötanazi adı altında cinayetin konulması ve meşrulaştırılması durumunda, yasa teklifini hazırlayan tüm Ak Partili milletvekilleri, yasaya evet oyu verecek milletvekilleri yaradan nezdinde büyük bir vebal altın girmiş olacaklar..

Halbuki ötanazi adı altında öldürmek yerine en iyi ortamlarda yaşamaları sağlayacak yasa çıkarsalar hem insani,  vicdani, hem dini açıdan büyük bir iş yapmış olacaklar..

Ne demişti Yunus Emre:

Yaratılanı severiz yaratandan ötürü…

Kendine değil de hayvanlara ötanazi isteyenlerde farkımız da tam da Yunus Emre’nin sözlerinin anlattığı yerde..

Tanrı’nın hiç bir işlevi olmayan canlı yaratmadığının bilincinde olarak sokakta yasayan hayvanları da, dağlarda, ormanlara yaşayanlarının da seviyoruz…

 

Hun kağanlarının Tanrı’ya duası

Türk tarihi başladığı günden bu yana Göktengri/ Göktanrı/ Tanrı/ Tengri inancı hep varolmuştur..

Diğer toplumların günümüzde put diye adlandırılan tanrıları temsil eden somut yapıtlar üzerinden tapınmaya çalıştıkları bin yıl önce de Türkler, herhangi bir nesneye tanrı işareti anlamı yüklemeden sadece Göktanrı/ Göktengri’ye tapınmışlar, ellerinin gökteki tanrıya açmışlardı.

Günümüzde Tanrıcılık, Tengricilik, Göktanrıcılık ve Göktengricilik gibi adlarla betinlenmeye çalışılan ancak, son dönemlerde Tengricilik adlandırması öne çıkmaya başlayan kadim Türk inancıyla ilgili araştırmalar yapan Amerikalı bilim insanları Ronald Cohn Jesse Russell, “Tengriism adlı kitaplarında sekiz yüz yıldan fazla bir süre önce Hun kağanlarının tanrıya yaptıklarını saptadıkları şu yakarışa yer vermişlerdir:

“Ulu Tanrı.

Her şeyi yaratan Tanrı.

Yenilmez, yıkılmaz, ölmez, bitmez, yitmez, yok olmaz Tanrı.

Suyu donduran, buzu eriten, buzdan su yürüten, sudan ırmak coşturan, ırmaktan göl dolduran, gölde balık gezdiren Tanrı.

Kuru derelere pınar koşturan, ota ağaca can yürüten, ottan ağaçtan çiçek çıkartan, çiçeklerden oğul veren, arıya bal yaptıran Tanrı.

Günümüzü aydınlatan, gecemizi yıldızlarla süsleyen Tanrı.

Bize yeni bir yıl veren Tanrı.

Bu yıl bize bol ver, bolluk ver!

Otumuz otlağımız bol ver.

Kulunlarımız kuzularımız bol ver.

Yapağımız yünümüz, yağımız sütümüz, peynirimiz, kımızımız bol ver.

Yağmurumuz suyumuz bol ver.

Avlağımız avımız bol ver.

Urısı, kızı oğulumuz bol ver.

Anamızı balamızı, oğulumuzu kızımızı, gencimizi yaşlımızı, bu Kara Yer üzerinde hepimizi kara çorlardan sakla, ipsizlikten bizi esirge Yüce Tanrı.

Yayımız yaman, okumuz şaşmaz, kılıcımız keskin kıl.

Yağının başını munsuz, bileklerimizi güçsüz, yüreklerimizi umutsuz koma.

Bahar geçsin yaz gelsin, yaz geçip güz gelsin, güz buduna yeğni gelsin.

Kuzumuz, kulunumuz, oğulumuz çok olsun.

TÜRK çoğalsın Acun üze bey olsun.

Aç, çıplak kalmasın, Acun düzen dirlik bulsun.

Yer ve gök ülüşü için, atalarımız tini için sunduğumuz iduklarımızı una.

Yüce Tanrı.

Türk Budun ilsiz kılma, Türk Budun başsız kılma, Türk Budun töresiz kılma, Hun Budun yüzün yere vurma,

Türk Budun tutsak kılma, hatun olacak kızlarımızı kun, bey olacak oğullarımızı kul kılma.

Türk budununu koru.”

Yakarışı kaynağı: Jesse Russell- Ronald Cohn, Tengriism, bookwika, VSD (1 Jan. 2012) Book on Demand, 2012,  ISBN: 5510967234, ISBN-10 ‏ : ‎ 5510967234 ISBN-13 ‏ : ‎ 978-5510967234

 

Tacikistan’da turban ve çarşaf yasaklandı

Tacikistan Parlamentosu ilginç bir karara imza attı..

Türban, çarşaf, bukra gibi giysileri ülke kültürüne ait olmayan yabancı giysi olarak kabul etti ve türban takılmasını, çarşaf giyilmesini, ithal edilmesini, satılmasını ve reklamını yasakladı, yasakları ihlal edenlere para cezası uygulanmasını karara bağladı.

Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, “Gelenek ve Merasimlerin Düzenlenmesi” ve “Çocuk Eğitimi ve Yetiştirilmesi Sorumluluğu” kanunlarını da içeren 35 yasa tasarısını imzalandı.

Rahman’ın imzasıyla başörtüsü, türban ve İslami sembollerin yer aldığı kıyafetlerin kullanımı “ülke kültürüne yabancı olduğu” gerekçesiyle yasaklandı.

Kanun değişikliğinin amacı “milli kültürel değerlerin korunması, batıl inanç ve aşırıcılığın önlenmesi, merasim ve bayramlarda israfa yer verilmemesi” olarak açıklandı.

Yasayı ihlal edenler ciddi miktarda para cezası ile karşı karşıya da kalacak. Siviller 7 bin 920 Tacikistan somonisi (25 bin lira), hükümet yetkilileri 54.bi somoni (167 bin lira) ve dini otoriteler 57 bin 600 somoni (178bin lira) para cezasına çarptırılacak.

Tacikistan da halkının yüzde 99’u Müslüman olarak biliniyor..

Ülkede başörtüsü uzun süredir devlet kurumlarında ve okullarda fiilen yasaktı.

Kanunla, bu tür yasaklar, yasal bir dayanak kazanmış oldu.

Türban, çarşaf, bukra gibi giysilerin giyilmesinin, satılmasının, ithal edilmesinin ve reklamının yasak olduğu ülkede erkeklerin sakal uzatmasına da izin verilmiyor.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP