Belediyelerde yıldırma politikaları!

Belediyelerde yıldırma politikaları!

ABONE OL
27 Haziran 2024 18:13
Belediyelerde yıldırma politikaları!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ömer ALPDOĞAN

Adana’da Sarıçam dışındaki hemen tüm belediyelerde yönetim değişti.

Haliyle yerel iktidara gelen partiler de değişti..

Bu değişime önceki başkanları CHP’den ayrılıp İyi Parti’den aday olan, ancak CHP’li adayların kazandığı Seyhan ve Çukurova ile önceki başkanın aday olmadığı CHP’nin kazandığı Ceyhan belediyelerini de ekleyebiliriz..

Kurban bayramından önce kitlesel çıkışlar yapılacağı ileri sürülüyordu..

Kurban Bayramının geçmesinin beklendiği iddia ediliyordu.

Kurban Bayramını geride bıraktık..

Kimi ilçe belediyelerinden doğrudan işten çıkarma değil de yıldırma politikalarına başvurulmaya başlandığı yolunda haberler gelmeye başladı..

Yeni yöneticiler, işten çıkarmayı planladıkları kişileri çağırarak, izne çıkmalarını; aksi halde mevcutta yaptıkları görevlerin dışında başka müdürlüklere gönderileceklerini söylemeye başlamışlar..

Örneğin masa başındaki çalışan bir çalışana, temizlik işlerine gönderileceği söyleniyormuş..

Yani, aslında doğrudan işten çıkardık demek yerine, tayin korkusuyla yıldırarak kendi isteğiyle işten ayrılmaları sağlanmaya çalışılıyor..

Gerçi, her gelen yönetimin, önceki yönetimler dönemine işe girenleri işten çıkarmalarına alıştık ama, seçim sürecinde genel başkanından adaylarına işten çıkarmama taahhüdü veren CHP’nin başkanlarından alışıldık uygulamalardan uzak durmalarını beklemek de son derece olağan…

 

Bu ne güzel hassasiyet

Adana insanı her zaman çok farklıdır..

Bakmayın siz, güneşe silah sıkmalara.. Dizilerde elinde silahla sağa sola sıkmalara..

Adana halkı insancıldır..

Haksızlığa hiç tahammül edemezler..

Her ne kadar arada, hasta koyunu tekmeleyen tipler çıksa da genelde hayvanlar da sevgiyle yaklaşırlar..

Mejhamet Adanalıyla özdeşleşmiştir..

Bunun son örneği güneşin altında yuva yapan kumru için seferber olmaları..

Trafik ışıklarına yuva yapan kumruyu görenler, polisiyle halkıya seferber oldular..

Kumrunu yuvasının üstünde gölgelik yaptılar elbirliğiyle..

Bu güzel hassasiyeti gösterenlere gönülden teşekkürler.

 

TL’yi kabul etmeyen market kapatılmalı

İstanbul’da bir market artık nakit ödemeyi kaldırdığını, nakit ödemeyi kabul etmeyeceğinin açıklamış..

File Market adlı işletmenin hukuk dışı bu uygulaması nedeniyle ceza uygulanmalı hatta kapatılmalı..

Söz konusu şirketin, nakit ödemeye kaldırma gücünü, nakit ödeme yerine kripto parayla ödenmesi uygulamasına geçilmesi için dünya çapında harekete geçen Bill Gates gibi küresel şeytanlardan güç aldıklarını biliyoruz..

File Market’in nakit ödeme yasağı  küresel planın bir parçası..

Sistemin test edilmesi..

Uyanış Hareketi Danışma kurulu Üyesi ve Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, adı geçen market önünde yaptığı açıklamadaki “Nakit ödeme yasağı küresel bir planın parçası. Zaten yıllardır küresel güçler, nakitsiz bir toplum peşindeler. Türkiye’de Türk lirası nasıl geçmez! Biz buna müsaade etmeyiz” şeklindeki ifadeleri küresel planı bütün çıplaklığıyla deşifre ediyor..

Zabıta ve Maliye Bakanlığı’nı Türkiye’de Türk Lirasını yasaklama küstahlığı gösteren market eve sahiplerine hak ettikleri cezaları bir an önce kesmelerinin bekliyoruz..

 

İsmail Saymaz’ın adres değişikliği

CHP medyasının gözde isimlerinden İsmail Saymaz, Sözcü Gazetesi ve Televizyonundan ayrılıp Halk TV’ye dönüş yaptı…

Bu transfer, Halk TV’nin patron Cafer Mahiroğlu’na göre omurgasız bir transfer niteliğinde..

Çünkü, Mahiroğlu, Halk TV’den ayrılırken İsmail Saymaz için “baskıyı görünce kaçtı” ve “omurgasız” demişti…

O zamanlar söylenenler, Cafer Mahiroğlu’nun Özgür Özelci, İsmail Saymaz’ın Ekrem İmamoğlu tarafında olduğuydu..

Haliyle, son transfer Mahiroğlu ve Saymaz’dan hangisinin desteklediği siyasetçiyi bıraktığı sorusunun sorulmasına yol açtı..

Beklenmeyen transferi, Özgür Özel – Ekrem İmamoğlu kavgasına bağlayanlara değin Uğur Dündar – Yılmaz Özdil çatışmasına ve transfer ücretine bağlayanlarda çıkıyor..

Sıradan bir medya değiştirmenin bu denli dedikoduların göbeğinde kalmasının nedeni, köşelerinde  önlerine gelen herkes için saydıranların, ekranlarda ağızlarına gelenleri söyleyenlerin kendi yaşamlarını en küçük bir delik bırakmadan saklamalarıdır..

Zira, kendileri bir magazin haber bulsa, eften püften her konuda bir sanatçı bir siyasetçinin karıştığı bir olay yakalasa, inciğine cinciğine kadar, en ayrıntısına kadar, doğru yanlış demeden saatlerce dillerine dolarlar!

Ama iş kamuoyu önünde kimlikleriyle kendilerine gelince tek kelime ayrıntıya dair bilgi vermezler!

Başkalarının hayatlarına her akşam müdahale ederek para kazanırlar ama kendi hayatları söz konusu olunca tek kelime etmezler!

Yandaş medyadakiler gibi fondaş medyadakiler de gazeteci değil hallerinden sual edilmeyen dokunulmaz efendiler!

Beylerin gidişi gizemli, dönüşleri ezoterik, karanlık.

Gazetecilerdeki bu hikmetli mistik haller şeyhlerin akıl sır ermez kerametleri!

Kalın perdeler arkasında neler oluyor?

Derin sırlar içinde bilmediğimiz derin ilişkiler mi var, şu Kılıçdaroğlu’nun alayı para alıyor dediği!

Herkesi dillerine dolarlar ama iş kendilerine gelince tıs yok, dünyaya kapalılar, her şey kalın perdeler arkasında!

Her basit ve sıradan bir habere dahi saatlerce nutuk çeken bu arkadaşların ekranlarda bir türlü susmak bilmeyen ağızları-çeneleri,  milletin işkillenmesine kıllanmasına suiniyetine izin vermeyecek kadar ifade yeteneğine konuşma diline hakim ama yine de konu kendileri olunca o meşhur çeneler kilitli!

“Olaylar karanlıkta kalmasın” diye ‘karanlık kişiler’ siyasete ve medyaya hakim olup algı manipüle yapmasın şüphe oluşmasın diye gazetecilik yapanların, yaptıkları transferleri de tıpkı diğer konularda olduğu gibi saatlerce konuşmaları gerekiyor..

Saymaz’ın ayrıldığı medya kuruluşu da, gittiği medya şirketi de son dönemde, bir cinayeti didklemekte yarışıyorlar..

Gazeteci medya ilişkilerinin karanlıkta kalması da didklenen cinayet kadar bir cinayettir!…

Bu arada, İsmail Saymaz’ın yıllar içindeki değişimleri de bakalım:

Radikal Gazetesi: 2002 yılında Radikal Gazetesi’nde gazetecilik kariyerine başlayan Saymaz, burada insan hakları ihlalleri ve düşünce özgürlüğü konularında çeşitli haberler yaptı.

Hürriyet Gazetesi: 2010’lu yıllarda Hürriyet Gazetesi’nde muhabirlik yapan Saymaz, özellikle Ergenekon davası ve Gezi Parkı protestoları gibi konularda dikkat çeken haberlere imza attı.

Best FM: Saymaz, 2020 yılında Best FM’de “Bunu Ben de Söylerim” adlı programı sundu. Ancak aynı yıl Mayıs ayında Best FM’den ayrılarak Halk TV’ye geçti.

Halk TV: 2020 yılının Mayıs ayında Halk TV’ye katılan Saymaz, burada “Neyse O” adlı programda görev aldı.

Sözcü Gazetesi: Eylül 2020’de Sözcü gazetesiyle anlaştı ve gazetede muhabir ve yorumcu olarak çalışmaya başladı.

Halk TV: Ağustos 2021’de Sözcü’den ayrılan Saymaz tekrar Halk TV’ye döndü.

Sözcü TV: Saymaz 20 ayın ardından 2023 yılında Halk TV’den ayrılma kararı aldı. Ayrılma sebebi olarak kanalın siyasi yayın politikasının gazeteciliğini gölgelediğini belirtti. İsmail Saymaz hakkında Halk TV kanal sahibi Cafer Mahiroğlu’nun sosyal medya platformu X’ten yaptığı paylaşımla ayrılığa tepki gösterdi.

Fatih Altaylı’nın programında konuyla ilgili açıklama yapan Saymaz, “Seçime giderken Halk TV’de benimsenen siyasi tutum Altılı Masa’da özellikle İYİ Parti’ye yönelik dili gördükten sonra bir tercih yapmak durumunda kaldım. Gazeteciliğimi, siyasetin gölgesine düşmediği bir mecrada sürdürmek için Halk TV’den ayrıldım.” dedi.

Halk TV: 10 Nisan 2023’te Sözcü Tv’ye geri dönen Saymaz, bugün Halk TV yöneticilerinin yaptığı paylaşımla olaylı ayrıldığı Halk TV’ye geri döndüğü açıklandı. Öte yandan, ‘yuvana hoş geldin’ paylaşımında bulunan Cafer Mağiroğlu’nun geçtiğimiz yıl kanalından ayrılan İsmail Saymaz hakkında yaptığı tepki dolu paylaşımı silmemesi ise şaşkınlıkla karşılandı.

 

“İnsanlığa karşı suç işlediler”

Dünyanın önde gelen hukuk profesörlerinden Dr. Francis Noyle, sahta pandemide mRNA kimyasalların halka dayatılmasına dahil olan herkesin insanlığa karşı suç işlediğini, aşı tacirlerinin ölümlere neden oldukları için cinayetten suçlu olduklarını belirtiyor.

Boyle, Media Blackout’tan Maria Zeee’ye verdiği röportajda dile getiriyor ve insanlığa karşı işlenen suçu..

Frank Bergman’ın söz konusu röportaşdan çıkardığı ve  slaysnews.com adlı internet sitesinde yayınlanan habere, Dr. Francis Boyle, şunları söyluyor mRNA aşı dayatmasıyla ilgili olarak:

“Aşı dayatmacıları ‘İnsanlığa Karşı Suçlar’ İşledi

Dünyanın en önde gelen hukuk profesörlerinden biri az önce, Kovid mRNA aşılarını halka yaymaya “dahil olan herkesin” “insanlığa karşı suç” işlediğini açıkladı.  Yeni bir röportaj sırasında Dr. Francis Boyle, “frankenshots”ın insanlık üzerinde “tıbbi deneyler” yürütme planının parçası olduğunu ileri sürdü.  Biyolojik silah uzmanı Boyle, Kongre tarafından kabul edilen ve 1990 yılında Başkan H. W. Bush tarafından ABD yasalarına dahil edilen 1989 Biyolojik Silahlarla Terörle Mücadele Yasasını yazdı.  Kendisi, COVID-19’un laboratuvarda “saldırgan bir biyolojik silah” olarak geliştirildiği konusunda uyarıyor ve mRNA enjeksiyonlarını uygulayanların “Nürnberg Yasasını açıkça ihlal ettiğini” savunuyor.  Media Blackout’tan Maria Zeee ile yaptığı röportajda konuşan Boyle, vax (aşı) tacirlerinin aşı yaralanmaları nedeniyle ölümlere neden oldukları için “cinayetten” suçlu olduklarını açıkladı.

İlgileneler için haberin İngilizce orijinalini de buraya koyalım:

“Top Law Professor: Vax Pushers Committed ‘Crimes Against Humanity’

Frank BergmanJune 24, 2024 – 12:23 pm

One of the most prominent law professors in the world has just declared that “everyone involved” in pushing Covid mRNA shots onto the public committed “crimes against humanity.”

During a new interview, Dr. Francis Boyle asserted that the “frankenshots” were part of a plan to conduct “medical experimentation” on humanity.

Boyle, a bioweapons expert, wrote the 1989 Biological Weapons Anti-Terrorism Act which was passed by Congress and signed into U.S. law in 1990 by President H. W. Bush.

He warns that COVID-19 was developed in a lab as “an offensive biological weapon” and argues that those who pushed the mRNA injections “clearly violated the Nuremberg Code.”

Speaking during an interview with Media Blackout’s Maria Zeee, Boyle declared that vax pushers are guilty of “murder” for causing deaths through vaccine injuries.

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP