Ömer ALPDOĞAN
Küresel emperyalizm medya araçlarıyla küresel ısınma, iklim değişikliği, karbon ayak izi masallarıyla algı operasyonu yaparken, devletleri egemenlik haklarından vazgeçmeye zorlarken, aslında hiç bir bilimsel bilgiye dayanmıyorlar..
Sadece, doğal bir süreci, döngüyü sanki ilk kez oluyormuş gibi göstererek emperyalist emellerinin gerçekleştirmeye çalışıyorlar..
Bunun için de algı operasyonlarından medet umuyorlar..
İklim değişikliği ve küresel ısınma dedikleri şey, evrenin gece gündüz gibi, yaz kış gibi doğal olarak yaşadığı bir süreç..
Bu köşede defalarca anlattık..
Dünya periyodik olarak küresel ısınma ve soğuma dönemleri yaşar..
İklim değişikliği de denen bu süreçler öyle üç beş yıllık süreçler değil..
Her biri binlerce yıl sürer, sonra diğer süreç başlar..
Yani iklimler de, küresel ısınma ve soğuma da durağan değil..
Öyle iklim değişikliği yaygaracılarının iddia ettiği gibi, aniden ortaya çıkmaz ve süreci engellemek de olası değildir..
İnsanların, ineklerin olmadığı dönemde de dünya karbonla kaplıydı..
Sonra, depremler ve diğer bazı doğa olayları havadaki karbonu toprağın içine çekerek orada hapsetti..
Bill Gates gibi tiplerin insanlara yapay et yedirmek, devletlerin egemenlik haklarının gaspetmek için kullanmaya çalıştıkları küresel ısınma ve iklim değişikliği yeni bir süreç değil..
Tamı tamına 20 bin yıldır devam eden bir süreç..
Yani, küreselcilerin söylediği gibi dünya bir kaç yıldır ısınmıyor, 20 bin yıldan beri ısınma süreci yaşıyor..
İnsan kaynaklı etkilerin yol açtığı sera gazı ise depremler tarafından gökyüzünden yeraltına çekiliyor..
İnekleri, koyunları, ormanları suçlayanlar, ağır sanayileriyle gökyüzüne saldıkları sera gazını azaltırlarsa, dünya zaten doğal sürecini yaşamaya devam eder..
İklim değişikliğinde doğal sürecin sürmesi için de devletlerin egemenlik haklarının Birleşmiş Milletler denilen küresel emperyalizmin yaldızlı örgütüne teslim etmelerine gerek yok.. Başta dünya devletlerine kanun çıkarma baskısı yapan ABD, Almanya, Fransa, İngiltere olmak üzere ülkelerin endüstrilerinde düzenleme yapmaları, karbon salınımını azaltmaları iklim değişikliğinin doğal sürecinde ilerlemesini zaten sağlayacaktır..
Bugün en çok karbon salınımı yapan bu saydığım emperyalist ülkeler, kendilerinin karbon salınımını azaltmıyorlar ama, diğer ülkelere sanayileşmeyin, büyükbaş hayvan beslemeyin diye talimat veriyorlar..
Sahah akşam insanlara küresel ısınma, karbon salınımı, iklim değişikliği ile ilgili asılsız, bilimsel dayanaktan yoksun haberleri pompalayan medya, bilim insanlarına konuyu sorsalar, yalanlar yerine gerçekleri insanlara aktarabilirler..
Örneğin Türkiye’deki iklim değişikliği muhabbeti yapan medya, üniversitelerin “fiziksel coğrafya” ana bilim dallarındaki bilim insanlarından görüş almış olsalar, yıllardır 7/24 dile getirdikleri küresel yalanlar yerine gerçekleri takipçilerine ulaştırma fırsatının bulabilirler..
Ama yapabilirler mi derseniz, yapamayacaklarından adım gibi eminim..
Plandeminin başlarında, plandeminin savunucularından birinin dünya medyasının çok büyük kısmına plandemi ve küresel ısınma (bir buz parçası ünerinde duran ayı fotoğrafın anımsayın) ile ilgili kendilerine iletilen haber ve photoshoplu görüntüleri yayınlamaları için bir bedel ödendiğini açık açık anlatmıştı..
Küresel ısınma, iklim değişikliğinin kendisi değil. Yani iklim değişikliği= küresel ısınma değildir..
Küresel ısınma, iklim değişikliğinin yalnızca ısınma yönü..
İklim değişikliğinin bir de küresel soğuma yönü vardır..
Evren önce ısınacak, sonra soğuyacak..
Küresel ısınma mikro ve makro buzul çağının bir anlamda ön hazırlığıdır..
20 bin yıldır süren küresel ısınmanını sonucu binlerce yıl sonra buzul çağı olacaktır..
Devletler, kanunlarla egemenlik haklarını Birleşmiş Milletler’e dolayısıyla küresel emperyalizme bırakma ve onların önerdiği (talimat verdiği) kısıtlamaları uygulamak yerine örneğin, doğa tahribatının azaltacak önlemler alsalar, endemik türleri koruma altına alsalar, bitki örtüsünün ortadan kalkmasının önleseler, doğayı ve denizleri kirletmeseler, fosil yakıt yerine güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kullanmaya ağırlık verseler zaten iklim değişikliğindeki insan etkisini ortadan kaldırmış olurlar..
Tabi bir de unutmamız gereken şey, iklim değişikliğinin ve depremlerin doğal birer olay olduğudur..
Doğal olayları engelleme şansı hiç yok, ancak zararı minimize etme olanağı vardır..
Hayvanları katletmenin, ormanları yakmanını zararı minimize etme konusunda en ufak bir yararı yoktur. Aksine iklim değişikliğine olumsuz etkileri bulunmakta.
Gerçek et yerine yapay et yemenin iklim değişikliğini durduracağının sanmanın safdillik olacağını bilmeliyiz..
EKONOMİ
12 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
13 saat önceYAZARLAR
14 saat önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce