Mart ayı geçip giderken

ABONE OL
30 Mart 2022 10:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selma ERDAL

*Neredeyse dünya genelinde Sodom ve Gomore’ye dönen toplumsal yapılar…

Buna karşılık mıdır CORONAsal salgınlar diye hiç düşünüyor olabilir mi kitaplı dinlerin alimleri?

Dua ile Corona salgınını durdurmaya çalıştıklarına göre…

Hani eski Yeşilçam filmlerinde vardır ya teneke çalarak “kış, kış Jean, kış, kış” kovalamacaları…

Yakında başlayacaklar belki de “Kış, kış Corona, kış, kış” tekerlemesini de söylemeye…

Biz çocukken de bir tekerleme vardı; “elif-be-te-se; hoca girdi kümese” diye bilinen…

Günümüzdeyse nakarat değişti; “elif-be-te-se; bilim girdi kafese” düşünce-siz-liği eşliğinde…

Neyse ki Tarkan Efendi “Geççek, geççek” diye bir şarkı söyledi, Corona salgını geçip, gitti şükürler olsun.

Acaba Tarkan’a efsunlu hacı, hoca payesi mi vermeli?

Bir başka deyişle…

“Geççeck, geççek” şarkısı nedeniyle “sahnede çişi gelen” Tarkan’a pek bir anlam yükledi kimileri, üstelik “onda siyasal eleştiri yapacak ne cesaret ne de bilgi yoktur” dediğim için de beni eleştirdiler.

Sorun değil eleştirilere alışkınız, alışkınız da Tarkan efendi “geççek” dedi diye ansızın küresel salgının ülkemizdeki etkinliği geçti, gitti.

Demek ki zat-ı muhteremin bir bildiği varmış!

*Önceki yıl bugünlerde diyorlardı ki…

Önemli olan öncelikle halkın sağlığı (imiş-miş)

Çünkü…

Saldırıyormuş bize Corona Virüsü

Ama doğamızı bizden çalanlar, geleceğimizi alanlar

Yangından mal kaçırır gibi yapıyorlar Kanal İstanbul’un ihalesini…

Der ki İslam’ın Peygamberi;

– Yarın ölecek bile olsan ağaç dik!

Birileri de diyor ki

– Yarın ölecek bile olsan doğayı talan et!

Ama neredeyse şükredeceğiz Putin efendiye; Ukrayna ile savaş çıkardı diye…

Çünkü kesildi İstanbul Kanal isteklilerinin sesi…

Bakalım gelecek; bizlere daha neler getirecek?

*Biz 80’li yıllardan beri Bursa’ya yapılan saldırılara feryat ederken diğer iller, yöreler, bölgeler hiç umursamıyordu. Bursa havaalanı yok edilirken,1968 yılında ülkenin ilk sanayi bölgesi Birinci Sınıf Tarım Alanı Yeşil Bursa Ovası’na kondurulurken, Milli Park Uludağ “bugün çevre gönüllüsü sayılan artiz” Engin Altan Düzyatan’ın kayınpederi ve Ağaoğlu tarafından talan edilirken, yine sodalı içme suyu özelliği olan İznik Gölü’nün kıyısına Cargill ucubesi konuşlandırılırken, dünyanın en birinci kaliteli kara incirinin yetiştiği Akçaova’ya Doğal Gaz Çevrim Santralı bir heyula gibi dikilirken, yapılaşma uğruna dut ağaçları sökülüp “bulunmaz Bursa ipeklisi”ni üreten ipekböceklerinin besin kaynakları yok edilirken, İstanbul-İzmir karayolu için yine dünyanın birinci sınıf sofralık zeytinlerinin bağları feda edilirken… Biz Bursalılar feryat ediyorduk, ama ülkenin “sözde” çevrecilerinden hiç destek görmüyorduk. Herkes bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın havasındaydı.

Ne yazık ki Bursa-İstanbul-İzmit-Yalova kirletildi; doğasıyla, verimli tarım topraklarıyla, denizleriyle… Şimdi sıra bizler feryat ederken, suskun kalanların kentlerine geldi. Üstelik biz elimiz yazdığınca, dilimiz döndüğünce ve “testi kırılmadan tokat atan” Nasreddin Hoca gibi yıllarca yaptık uyarımızı ama kimseler umursamadı sözlerimizi…

Ve artık onlardan feryatlar yükseliyor zeytinleri için, incirleri için, akarsuları ve gölleri, en önemlisi de yaylaları ve ormanları için… Ama biz diyemiyoruz o umursamazlar gibi “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” dolaysıyla kaygılanıyoruz ülkemizin her bölgesindeki, her yöresindeki doğal kaynaklar için…

Bilmem anlatabildin mi?

Ve en önemlisi de.

Maddenin Sakımı Kanunu der ki…

Evrende hiç bir şey yok olmaz, yalnızca biçim değiştirir.

Dolayısıyla yeniden değerlendirme mantığında da bu yasanın varlığı yatar.

Öyleyse benim dilediğimce kullandığım su neden başkalarına batar?…

Su dediğin de doğada evrimini sağlayıp, yeniden pınarlardan, çeşmelerden akar.

Yetmiyorsa suyunuz; lütfen çok çocuk doğurmayınız!

Ve yetmiyorsa suyunuz; lütfen yabancıları ülkemize doldurmayınız!

Ve bir başka önemli konu daha…

Kentleşme ve Çevre Sorunları Uzmanlarının çok iyi bildiği gibi “çevre sorunları” sınır tanımaz. Çernobil Nükleer Santralı’nın patlaması sonucunda; olumsuz dışsallıklarının başta ülkemiz olmak üzere pek çok ülkeyi etkilediği gibi…

Ve bu bağlamda diyebiliriz ki “savaş sorunları” da sınır tanımaz. Ukrayna sularına döşenen mayınların; kıyılarımıza doğru sürüklenmesi sorunsalında olduğu gibi…

Demek ki yalnızca doğa ile barış içinde yaşamak yeterli değil; Ulu Önderimiz Atatürk’ün dediği gibi YURTDA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ… Tersine durumlarda savaşların olumsuz dışsallıkları sonucunda ÖLÜM her Dünyalının yazgısı olacaktır.

 

Aydın, 29 Mart 2022

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP