İktidarın irrasyonel dünya görüşü…

İktidarın irrasyonel dünya görüşü…

ABONE OL
25 Temmuz 2021 09:13
İktidarın irrasyonel dünya görüşü…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Afganistan’a asker gönderme, Taliban’la “inanç yönünden”  tersliğin olmaması, Taliban’ın “Türkiye Afganistan’dan gitsin” demesi konunun ne denli sıcak olduğunu, ayrıca önümüzdeki süreçte çok konuşulacağını gösteriyor.

Konuya ilişkin Evrensel’den İhsan Çaralan’ın köşesine taşıdığı yazı zamanla bakımından oldukça önemli.

Yazı, satırına dokunmadan şöyle:

Erdoğan’ın 14 Haziran’da NATO zirvesine gitmek için yola çıkarken yaptığı, “Türkiye’nin Kabil Hava Limanının güvenliğinin sağlanması için Afganistan’da kalmak istediği”ni açıklamasından beri, Afganistan Türkiye’de siyasi gündemin ön sırasına yükseldi. Bu tartışma, son günlerde Afganistan’dan gelen göçmenlerin hızla artmasıyla birleşince tartışma daha da boyutlandı.

Taliban’ın, NATO ile gelen Türkiye’nin NATO ile çıkıp gitmesini istemesi, eğer Türkiye gitmek istemezse “işgalci olarak” görecekleri açıklaması, Erdoğan’ın “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” gibi “Aşağıdan alma” açıklamalarına karşın, Taliban, “Türkiye de gitsin” diyerek ısrar etti. Buna rağmen ABD ile “lojistik, diplomatik ve mali destek”… pazarlığına devam edilmesi, “Afganistan’da Türkiye’nin ne işi var?” sorusu etrafındaki tartışmaların kapsamını genişletirken hararetini de yükseltti!

‘AFGANİSTAN GÖREVİ’ İÇİN İKİ GEREKÇE ÖNE SÜRÜLÜYOR

Türkiye’nin yeni Osmanlıcı, yayılmacı dış politikasının gelip dayandığı yer ve ülke ekonomisinin uzunca bir zamandan beri süren krizini aşabilmesinin ihtiyaçları dikkate alındığında, “Türkiye’nin Afganistan’da ne işi var?” sorusunun iki başlıca gerekçesi olduğu görülüyor:

1) ABD ve Batı emperyalizminin güveni kazanılmak isteniyor: Tek adam yönetiminin son yıllarda en önemli sorunlarının başında Rusya ile ABD arasında salınarak antiemperyalizm oynama politika tarzının Batılı emperyalistlerde uyandırdığı “olumsuz” imajı silmek gelmektedir. Kısacası Erdoğan Batılı emperyalistlerin güvenini yeniden kazanmak amacıyla, onların dünya egemenliği stratejisiyle uyum sağlamak için elinden geleni, hatta fazlasını yapacağını göstermek için uğraşmaktadır. Bunu son 8-10 aydan beri, “NATO’ya, Batı’ya bağlıyız” açıklamalarıyla; Ukrayna, Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’de attığı adımlarla göstermeye çalışmaktadır. Ancak, bu adımların hakkındaki “kuşkuları” gideremediğini gördüğü için de Erdoğan Afganistan gibi çok riskli, 20 yıllık bir savaşta, 53 ülkenin pes ettiği bir bölgede, “Geçmişte Kore’de, Batı emperyalizminin çıkarları için nasıl can vermişsek bugün de aynı çizgideyiz” demek için “Afganistan görevi”ne talip olmaktadır. Bu aynı zamanda Türkiye’nin 3 yıldan beri yaşadığı ekonomik krizden çıkmak için acil ihtiyaç duyduğu, sıcak döviz ihtiyacının önünü açacak somut bir adım olarak da görüldüğü için Erdoğan ve yönetimi, “Afganistan nöbeti” için bir an önce “silah başı” yapmak istemektedir. Tabii, “Afganistan görevi” için ABD ile “lojistik, diplomatik, mali destek” pazarlığı yapılırken sadece Afganistan’daki askerin ihtiyacı için değil, Türkiye’ye ABD’nin kapsamlı bir desteği için de pazarlık yapıldığını anlamak için kahin olmaya gerek yok!

2) Yeni Osmanlıcılık yenilenerek emperyalizme hizmete devam etme amaçlanıyor: Eğer, “Afganistan görevi” için gerekçe yukarıdaki çerçevede kalırsa, bu açıkça Türkiye’nin emperyalizme hizmette sınır tanımaması olur. Bu da AKP-Erdoğan yönetiminin bugüne kadar içeriye ve İslam dünyasına yönelik iddialarını tümüyle boşa çıkarırdı! Bu yüzden “Afganistan görevi” yerlileştirilip İslamlaştırılarak, yeni Osmanlıcı yayılmacı dış politika çizgisinde de bir yenileme yapılıyor.

Rütbesi biraz düşürülmüş olsa da Yeni Şafak’ın Eski Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, yeni Osmanlıcı dış politikanın en militan ve heyecanlı savunucularından biri olarak “Türkiye‘nin Afganistan’da ne işi var?” sorusuna en kapsamlı yanıt verenlerin başında geliyor.

Karagül, Erdoğan’ın “Afganistan’da kalmak istiyoruz” açıklamasından hemen sonra 17 ve 21 Haziran’da iki yazıyla açıklamalar getirdi.

Özellikle de 21 Haziran tarihli yazısında Karagül, o bilinen destansı üslubuyla, Osmanlının yükselişinden sonra, dünyaya yeni bir düzen verecek gücün, Atlantik’ten Pasifik’e kadar büyük coğrafyada yeni bir dünya düzeni kuracak tek gücün Türkiye oluğunu iddia ediyor.

21 Haziran’daki “Türkiye dünyanın yarısıdır. İnsanlık, bu cümlenin altına çok şey yazacak” başlıklı yazısında Karagül şunları söylüyor: “Bundan sonra ABD iki şey deneyecek. Birincisi; Türkiye’yi çevreleyip dar alanda tutarak, küresel bir rol üstlenmesinin, coğrafya gücü olmasının, Batı’yı bu bölgeden dışlamasının önüne geçecek. İkincisi, Türkiye ile iş birliği içinde o boşlukların bir kısmını Türkiye’ye devredecek…”

Karagül, ABD ve batı çekilirken Türkiye’nin Afganistan’da kalmasının Batı emperyalizminin Afganistan ve bölgedeki egemenliğini Türkiye’ye devretmek olarak gösteriyor.

İKTİDARIN İRRASYONEL DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ ANLAMAK NEDEN ÖNEMLİ!

“Karagül masa başında, çöken yeni Osmanlıcılık için ‘destan’ yazıyor, onun saçmalıklarının yaşadığımız dünya ile ne ilgisi var?” denebilir. Bu köşenin yazarı da bu görüşe elbette ki katılır. Ancak burada tartıştığımız yaşadığımız dünyanın nasıl bir dünya olduğu değil, Erdoğan ve onun tek adam yönetiminin dış politikasını Karagül’ün formüle edip savunduğu irrasyonel (akla aykırı) dünya anlayışı üstünden şekillendirdiği dikkate alındığında, Karagül’ün savunduğu anlayışı ciddiye alıp eleştirmek önem kazanmaktadır.

Aksi halde;

  • NATO’nun terk ettiği, hızla bir iç savaşa sürüklenen ve Çin’in, Pakistan’ın, Rusya, Arabistan, İran başta olmak üzere pek çok gücün müdahale için kuyruğa girdiği Afganistan’da “Kabil Havalimanının güvenliğini biz sağlayalım” demeyi,
  • Milyonlarca Suriyeli göçmen üstüne bir de yüz binlerce Afgan göçmen eklenmesine heves edilmesini,
  • Bir avuç avro uğruna Türkiye’nin Batı emperyalizminin “göçmen deposu” olmayı benimsemesini,
  • Antiemperyalizm adı altında emperyalizme kusursuz bir hizmet sunulmak istendiğini… kısacası Erdoğan’ın “Afganistan görevi”ne neden bu kadar hevesle talip olduğunu anlayamayız!

Çünkü tek adam iktidarının dünya görüşü (ideolojisi) irrasyoneldir!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP