DOLAR

30,4641

0.42%
EURO

32,9365

-0.39%
ALTIN(gr)

1.992,56

-0,58%
BİST 100

-0,58%


Ekmek yedikleri kaba              

ABONE OL
12 Temmuz 2021 16:40
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hangi makamda olurlarsa olsunlar, ister Cumhurbaşkanı ister dağdaki çoban, herkesin etnik kökeni-inancı-anadili- kültürü ve kimliği, kutsaldır.

Kimseyi ilgilendirmez, başta devlet olmak üzere herkes buna saygı duymak zorundadır!

Bu kural bir arada, beraberce huzur içinde yaşamamızın birinci şartıdır.

İkinci şart ise, devleti yönetenlerin kendi etnik kökenlerini öne çıkartmadan, diğer kimlikleri aşağılamadan, “Türk Milleti” çatısı altında herkese eşit davranmalarıdır.

Cumhuriyet kurulduğundan beri, bu iki şartı yüzde yüz olarak gerçekleştiremedik.

Millet olmak, bir olmak hedefimizi mümkün olabildiği ölçüde sağlamaya çalıştık.

Eksikleri olmasına rağmen maya tutmuş ki, PKK denen aşağılık yapının 54 bin insanımızın hayatını karartması, 400 Milyar Dolardan fazla kaynağımızın heba etmesine rağmen, şükürler olsun ülkenin hiçbir yöresinde etnik bir çatışma yaşamadık. Bizim 1984’ten beri yaşadıklarımızı örneğin ABD yaşasaydı, orada insanlar birbirine girerdi!

2002 yılına kadar, AKP denen Organize Suç Örgütü iktidar oluncaya kadar, ciddi sıkıntılar yaşamadık.

Elbette ki bulunduğumuz coğrafyanın, emperyalist devletlerin üzerimizdeki planlarının kışkırttığı olumsuzlukları yaşadık. Fakat AKP, bizzat üst yöneticilerinin beyan ve davranışlarıyla, bilerek ve planlayarak birliğimizi ciddi olarak tehlikeye attı.

Ahmet Kaya, yurtdışına kaçtığında bir konser verdi. O konserde “Vallahi Apo’yu özledim” diye şarkı söyledi ve aynen şunu dedi; “Yeni aldığım arabamı, Şerefsizlerin Memleketinde bıraktım!”

Olay burada kalsa, zırvalamış der geçerdik. Ama Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Abdullah Gül, tüm Türk Milletine şerefsiz diyen birine, “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” verirse, bu ihanet kabul edilemez ve millet vicdanında yara açar.

T.C Cumhurbaşkanı, ülke sınırları içinde kimsenin ayağına gitmez. O devletimizi temsil ettiği için, herkes onun ayağına gitmek zorundadır. Fakat, Suudi Kral ülkemize geldiğinde CB Gül ve Başbakan Erdoğan, koşarak Kralın otel odasına gittiler! Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık makamlarını, Selefi Kral’ın ayaklarının dibine serdiler. Türk Tarihi bunu asla unutmayacaktır…

Şimdi Erdoğan Cumhurbaşkanı!

Ülkenin birliğini temsil eden birinin üslubuna bakar mısınız?

Muhalefet Partilerini tehdit ediyor, kendisi gibi düşünmeyenlere hakaret ediyor, Türk Milletinin kendisine emaneten verdiği devlet gücünü, milletinin başına sopa olarak kullanıyor.

Ne anayasa tanıyor, ne yasa! İçte, dışta herkesle kavgalı! Arkadaşlarıyla bile!

Bakanını dövüyor, vatandaşı tokatlamak için “İsrail Dölü” diye taa markete kadar kovalıyor!

Sinirleniyor, kriz geçirip arabada kilitli kalıyor!

Servetinin hesabını veremiyor! Yurtdışındaki mal varlığı için, yabancı devlet araştırma başlatıyor,

Erdoğan “Benim Türkiye dışında malım, param yok diyemiyor.

Bir düğünde ayağına kadar gittiği mafya bozuntusu onu kasetle tehdit ediyor!

AKP’nin demokrat olmadığını, Türkiye’nin siyasi partisi sayılamayacağını, adeta bir “Organize suç örgütü” gibi çalıştığı yazmıştım. Bu iddiamı ispat edecek çok sayıda delilim elbette ki var.

İzniniz olursa ve bir aksilik çıkmazsa, 31 Mayıs Pazartesi akşamı TELE-1 televizyonunda Sayın Tuncay Mollaveisoğlu’nun programında önemli olanları açıklayıp, tarihe not düşeceğim.

DOĞRU Parti, tüm Türk Milletini kucaklayacak, kesinlikle ayrım yapmayacak ve Türk Milletinin vereceği emanete asla halel getirmeyecektir.

Ne Mutlu Türküm Diyene ve Sözünden Dönmeyene…

28 Mayıs 2021

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP