Kaygılar “bir bu kadar zaman” daha uzatmasın!

ABONE OL
14 Nisan 2021 17:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Karantina;

Bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin ya da yer kontrol altında tutulup gözlemlenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi (tdk)…

Şöyle bir haber hiç de yabancı gelmiyor:

“Doğum sırasında ölen ineğin kuduz olduğunun anlaşılması üzerine bölge karantinaya alındı.”

Bundan bir yıl/ bir ay önce ülkemize dışarıdan girenler, öğrenciler boşaltılıp sokağa bırakılarak yurtlarda onbeş gün karantinaya alınmıştı, corona virüs edeniyle.

Bu süre içerisinde “olguya” rastlananlar varsa belirlenmiş, kimlere “bulaşı” yaydıkları araştırılmış, ona göre de “iyileştirme” yöntemi aranmıştı.

Buna benzer daha birçok örnek göstermek olası…

Günlük gerek olgu, gerekse can kaybının yükselmesi gerekçe gösterilerek covid 19 için bugün en çok konuşulan da “tam kapanma”…

Bir başka deyimiyle;

Bölgesel değil, “toplumsal karantina”…

***

Altmışbeş yaş üstü olanlardan dörtte birinin “aşı karşıtlığı” nedeniyle aşı olmayışlarının değerlendirmesini yapmayacağım!

Üstelik bugüne değin “bilen/ konuşan” sağlık uzmanlarının birbirinden çarpık söylemlerini de kurcalamayacağım!

Salt insanların içine düşürüldüğü kaygının büyüklüğü üzüyor beni!

Bir günde, bir köy nüfusunun yaşamından koptuğu, binlercesinin “olguyla” başlarının dertte olduğu belirtiliyor; bunların verdiği korku yetmez mi?

Sokaklar ilgisiz deniyor, yurttaşın ne yaptığını bilinmediğinden söz ediliyor!

Sanki ülkeyi yönetenler biliyor da…

Ne yapmalıydı? Ellerini göğsünde kenetleyip, başını duvara yaslayıp, gözlerini yumup düş dünyasında mı doymalıydı?

İşsiz bırakılmış sesini duyuramamış, k29 belası üstüne çöreklenmiş hakkını savunamamış, evine ekmek alamadığını inandıramamış; sokağı çıkıp, ekmeğini kazanabileceği bir yer arayışında olması mı suç?

***

Bir yıl, bir ay…

Covid 19 nedeniyle, bunun “bir ayı” kapanması gerekiyorsa/ kapansaydı da, “kapansın” diyenlerin aylardır yineledikleri “kapanma” istemlerinin yerinde olup/ olmadığı yaşanarak görülse daha iyi olmaz mıydı?

Yok, ille de “yüklü eşek” yokuşa sürülecekti!

Bunca/ onlarca kaygının yanına bir yenisi eklenecekti!

“Kapanma” isteminin sürekli yinelenmesine neden olunacaktı!

Dünyada “kapanmaya” giden başarılı olamayanlardan daha çok, “kapanmaya” gidip başaranların da olduğu duyuluyor, basında izleniyor…

Avustralya’da yaşayan dostlar anlatmıştı.

“Burada kapanma olgusu çok ciddiye alındı. Herkesin yaşamını sürdürmesi, kaygılanmasını önleyici olanaklar verildi. İşsizi, çalışanı aylığa bağlandı. Ancak kurala uymayana da ağır cezalar getirildi. Bugün, bulaşıyı uzaklaştırmak için gerekenler yapılmakla birlikte, normal yaşama dönüldü” diye anlattı, yaşadığı Avustralya’yı…

Covid 19’un ilk çıktığı kent olarak duyurulan, sonra başka yerlerin de olma olasılığı üzerinde de duran Dünya Sağlık Örgütü Wuhan adını hep önemsedi.

Bugün Wuhan’ın nasıl, anımsayın…

Binlerce insana test yapılmış, bir o denli insan karantinaya alınmış, diğer kentlerle bağlantısı kesilmiş, halka açık tüm açık toplantılar iptal edilmiş, sokağa çıkılmamış, kent sessizliğe gömülmüştü…

Sonra aşamalı olarak sokağa çıkma kısıtlamaları kaldırılmış, her evden bir kişinin dışarı çıkmalarına izin verilmiş, alışveriş merkezleri açılmış, toplu taşama araçları çalışmaya başlamış, sosyal aralık ile maske kuralı bırakılmamış…

Örneği değerlendirebilirsiniz…

***

Biz “güçlü, büyük bir ülkeyiz”, doğru…

Bu ulusun daha yüz yıl önce neler yaptığını, hangi acılarla/ zorluklarla yoğrularak varlığını gösterdiğini bilmeyenler, o tarihe adını yazdıran isimlerin anılarından öğrenebilir.

Bu ulusun yurttaşı, bu yurt için çalışmayı, çaba harcamayı, uğraş vermeyi savsaklamadı…

Toprağını işledi, suyunu kullandı, üretti, vergisini ödedi, ekonomisine katkısını koydu, yazılı yasalarına/ geleneksel kurallarına uydu…

Ülkesine yıllardır bu denli “yarar” sağlayan, üzerine düşenleri “karşı koymadan” yerine getiren, kısır döngülü süreçlerde üzerine düşeni yapan bu yurttaş,

Bu ülkede, bu toprakta, bu iklimde yaşamayı seçen bu yurttaş,

Kendinden kaynaklanmayan, ancak sistemin istediği “korkuları” yaşayan bu yurttaş neyi görsün/ yaşasın isteniyor daha?

Sokaklar gibi, evdeki televizyon ekranlarını da kendine benzeten “sistem” daha ne bekliyor?

Küresel anaparadarların firmaları ağzına dek açıkken, “iktidarın” kongreleri/ sabah kahvaltı buluşmaları ağzına dek doldurulurken, “olgu sayısının” artma gerekçesi olarak dar gelirli esnafın kafesini/ lokantasını göstermekten usanmadılar nedense!

Bilinmezlik sürecek gibi…

***

İster karantina değin,

İster “toplumsal karantina”…

Bu “korkudan/ kaygıdan” dolayı yurttaşın psikolojisinin alt-üst olduğunu bilin!

Bir yıl, bir aydır yaşanıyor bu; insanlar anasının, babasının, sevdiklerinin, çocuklarının kokusunu unuttu, sarılamıyorlar!

Bir ay kapatın her şeyi, bu ülkenin “büyük, güçlü” olduğunu/ yurttaşının bir aylık gereksinmelerini karşılayacak durumda olduğunu gösterin!

Kaygıları “bir bu kadar zaman” daha uzatmayın!

130421

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP