Evden çıkarken annesini bile atlatarak Ekrem İmamoğlu’nun otobüsünün önünde bir yandan koşarak, bir yandan da “her şey çok güzel olacak” diye bağıran, umutlarına tutunmaya çalışan genci anımsadınız sanırım…
O ses, o söz, o tümce herkesin ağzında pelesenk olduğu gibi, İmamoğlu karşıtlarının “söze” ceza kesme girişimlerini de unutmadınız kanımca…
Salt İstanbul’da değil, yurdun dört bir yanında yankılanan tümce, yıllardır yurttaşın içerisinde yığılıp kaldığı “kim-sizliği” de yeniden getirmişti sanki…
Seksen öncesinin “ne ezen, ne ezilen, insanca hakça bir düzen” sloganı ile “başta” ilişkilendirilemese de; “güzelliğe” özlem duyan katmanın “bugün” yaşadıklarının, istediklerinin, beklediklerinin iz-düşümü olarak da düşünmek olası…
***
İstanbul’dan, Ankara’dan, Antalya’dan gelecek olan sesler Adana’nın sesinin dışında bir şey değil!
Oralarda yaşamamış olsak da, oralardan Adana’ya yansıyan, “parsel parsel dağıttık” diyenlerin, “ne istediniz de vermedik” diyenlerin, “her şeyinle baş tacımızsın” diyenlerin, “damdaki çatlağı gizle” diyenlerin, “sen kimsin” diyenlerin, “karnını doyurduk utanmıyorlar” diyenlerin “korkmayan-çekinmeyen-üzülmeyen” seslerinin kimleri sarmaladığını bilmeyen var mı?
Yokluğun, yoksulluğun, doyumsuzluğun “adını”; nasıl da karşılarında duranlar, yanlışlarını dile getirenler, gece ortalarında evlerinden alınanlar, cezaevlerine tıkılanlar, neden sorguladıkları sorulanlar olarak tanımlamışlardı bir kez…
Tüm bunlar geride kalacak, doyumsuzluk sorunu en az katmana indirilecek, yılların “sefilliği” çözülecekti…
“Her şey çok güzel olacaktı” ya…
***
Önceki gün CHP’li belediyelerin bir araya geldiği, yönetim politikalarının belirlendiği, Afyonkarahisar’da düzenlenen toplantıda, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu “yedi” ilke” sıraladı…
Sıralanan ilkeler arasında da, en çok konuşulan paragraf şu oldu:
“Yönetici atamalarında liyakat esasına mutlaka uyunuz. Partizanca uygulamalardan kesinlikle kaçınınız. Halkçılığın bir diğer temel ilkesi olan “işi ehline verme” kuralını, her atamada göz önünde bulundurunuz. Kamu yararına uygun olması şartıyla sizden önce başlatılmış projeleri sürdürünüz…”
İçerisinde “liyakat” olan, “partizanlık” olan, “halkçılık” olan, “işin ehli” olan, “atama” olan, “başlatılmış projeler” olan uzun tümce dinlerken…
Hepsini geçtim…
Yıllar sonra seçmenin “istenci” nedeniyle seçimi kazanmış olan başkanlar, sanki bir başına yola çıkmış, sanki bir başlarına çaba harcamış, sanki bir başlarına “her şey çok güzel olacak” tümcesini dillendirmişler gibi…
Bugüne değin tüm yönetimlerde “liyakat”, “partizanlık”, “işin ehli” gibi konular önemle üzerinde durulan konulardı da…
Siyasi partilerin yönetimine getirilenler “kimler” sizce; yurttaşın sorunlarına duyarlı olanlar mı, yoksa başkanın ağzından çıkacak söze “biat” eden mi?
Yurttaşın haberi yoktu değil mi?
Tam, bugüne değin çekilen “sefilliklerin”, “doyumsuzlukların”, “güçsüzlüklerin” sonu geldi diyecekken…
“Çok şey güzel oluyor” biliyor musunuz?
***
Bu yurdun, bir güzelim köşesinde, “her şey çok güzel olacak’ diyerek seçim alan bir başkan, “birim başkanlıklarını” da üstlenmiş…
Yine bir başkan, “güvenecek oğlumdan başka kimse yok” diyecek denli zıvanadan çıkıp, oğlunu “belediyede müdür” yapmış…
Düşünsenize, sanki anadan doğuş nedenleri “müdürlük” gibi, her dönemin müdürleri yerlerini korurken; asgari ücret maaşla parklara çiçek eken-sulayan emekçinin işine son veriliyor!
Bir başkan “halkçılıkla” çıktığı yolda, geçen dört ay boyunca “halkı” darmadağın ettiğini bilmiyor sanki!
Yine bir başkan, “sizin başkanızım” diyerek alanlarda söylev verirken, topluluktan çıkan seste gücü görmüş olması gerekirken; “beni siz değil, beni Yeni İP seçti, Yeni İP beni istedi” sözlerinin arkasını-önünü düşünmeden konuşmalarını sürdürüyor şu an bile!
“Her şey çok güzel” oluyor mu gerçekten?
***
Eğri oturup, doğru oturmak zorundayız!
İçine “liyakat”, “partizanlık”, “işin ehli” kavramlarını koyarak, düne değin yanı başınızda olanları yadsıyarak bir sonuca gidilemeyeceği gibi, “her şey çok güzel olacak” diyerek gidecek yolu tıkamışta olursunuz!
Düne değin her tür doyumsuzlukları, işsizlikleri, umutsuzlukları yaşamış olan katmanın, “yeniden” yaşamını kazanması için adımlar atmadıkça “güzeli” yaşatmamak adına sizler de sorumlu olacaksınız!
Asıl amaç “bu güne” değin korunanlara yeni “korunaklar” oluşturmak olmamalı; “korunakları” oluşturulmamışlar için de “korunak” oluşturmanın önündeki dikenli-cam kırıklı-bataklık yollar temizlenmeli!
“Liyakat”, “partizanlık”, “işin ehli”; gülsem mi?
290719
YAZARLAR
1 gün önceEKONOMİ
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce