Özgür KARASAR
Güzel bir Karaburun sabahı, kaldığım yerin kahvaltı salonunda iki personel kendi aralarında konuşuyor, biri oldukça dertli, diğer arkadaşı ise şöyle bir cümle kurdu “Hayatta bazı şeyler yolundan çıkmadan yoluna girmez” dedi. Kafamı kaldırdım ve genç adamla göz göze geldim, “benim için söylenmiş bir söz sanki” dedim. Kısa karşılıklı bir diyalog sonrası, kahvaltımı paylaştığım arkadaşıma son dönemlerde yaşadıklarımı özetleyerek gerçek bir dost ve dost sandıklarım arasında ki farkı anlattım. Hayat hep ders verir.
Her şeyin arka arkaya ters gittiği dönemler başınıza eminim gelmiştir. Bir gün bir arkadaşım aradı, moralim bozuk, ağlıyorum, kahrımdan ölüyorum. Tüm hayaller çöpe gitmiş, tam hayatım düzene girecek derken sap gibi ortada bırakılmış, güven duyduğum, kök salacağım dediğim hayat arkadaşımla siyaset yüzünden tartışmıştık. Beni yüz üstü bıraktı. Tam 3 ay hiç konuşmadık. Bu arada yolumu kaybetmiş, kendime yol ararken arkadaşım sandıklarımdan çözüm ararken hep bir oyalama ve kullanma süreci yaşadım. İste umutlarımın bittiği anda o arkadaşımın bana verdiği dersi hayatım boyunca unutmayacağım.
Yağmur nasıl yağıyor, göz gözü görmüyor. 140 km öteden gelip arabası ile beni aldı. 140 Km de geri dönüş, 280 km. İlerleyen yaşı, dünyada görmediği, yaşamadığı medeniyet ve kültürün kalmadığı bilge adam. Beni en sevdiğim, en nefes aldığım yere götürdü. Karaburun’a. Bilge gezgin, babacan yaklaşımı ile sakin sakin beni dinleyip bilgeliğini paylaştı. Şömineyi yaktı ve prenses muamelesi ile bana sen değerlisini hissettirdi. Muhteşem bir masa, hafif bir müzik ile ruhumu dinlendirdi. Sonra bir anda “hadi Dışarı çıkalım biraz havalara çıkarayım seni” dedi. Gerçekten havalara çıkardı. Dağların en tepesine. Araba ile giderken silecekler yağmurun ve rüzgarın fırtınasına yetişmiyor, arada bir geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi Su tankerleri bizi ikaz ediyor, selektör yapıyor ve belki küfür ediyorlar. Korkunç rüzgar arabayı aşağı atacak korkusu yaşıyorum. Bacaklarım titriyor. Doruklara çıktıkça sis daha da çok artıyor ve görüş mesafesi sıfır. Bilge adama dedim ki, “ne olur dönelim, buradan aşağı yuvarlansak parçamız bulunmayacak.” Güldü… “Hayattan bıkmıştın hani” dercesine baktı gözlerime, “sana radarı gösterecektim, askeri alanı görmen için iyi bir zamanı seçmedik sanırım” dedi. Yol o kadar dar ki, dönüş yapmak bile çok tehlikeli. Bulutların arasında, rüzgar güllerinin dibinde, fırtına ve yağmur içinde, hayatımın rayından çıktığı o günlerde, ölümü isterken üstelik yaşamayı ne kadar sevdiğimi gösteren bilge adama minnettar gözlerle baktım. Az konuşup çok dersler veren bir bilge. Aşağı indik ve arabayı park edip diğer terapi seansına geçtik. Yağmura aldırmadan yürü dedi. Uzun uzun yürüdük. Islandık. “Aldırma” dedi. Eve döndük, her şeyimi o kadar iyi biliyor ki, rakı seversin sen dedi. Terapinin 3 kısmını da muazzam gerçekleştirdi bilge adam. Sonra odamı açtı ve “güzelce uyu, Telefonunu elinden bırak ve hiçbir şey düşünme.” dedi. Kendimi ilk defa güvende hissettim. O kadar güven duygusu vermişti ki, bazen çok sert bakışları olan bu adamın hayatımda ki yeri olsa olsa TANRI olabilir diye düşünmüşümdür.
Ve nitekim aylar sonra çok kıymetli Arkadaşım Yudum ile tatile gittiğim Karaburun’ da, bilge adam için o benim “Tanrım” diye tanıştırdım. Yoldaşlık ve dostluk sen istemeden seni düşünen ve seni hayata bağlayandır. Hayattan aldığımız dersler yaşımız kaç olursa olsun bitmez. Çünkü yolundan çıkmadan hiç bir şey gerçek dostları tanıma şansı vermez.
Bu yazı bilge adama itafen yazılmıştır. İyi ki varsın ve iyi ki güvendeyim.
Onu ne zaman düşünsem aklıma hep Şair Ahmet Telli’nin şu dizeleri gelir. Karaburun ve benim bilge gezginime…
Soluk bir ay dolanıyor kentin üstünde her gece
Her gece bilge bir gezgin tavrıyla adımlıyor yolunu
Güz yanığı, bir durgun sessizlikle örtülü her şey
Ve yırtılmış bir tül gibi savrulup duruyor zaman
Ve yırtılmış bir tül gibi savrulup duruyor zaman
Suların sesini dinle şimdi, ormanın fısıldayışlarını
Yarılıyor dağların göğsü bir aşkı dinlendirmek için
Ve gözlerin uzak yamaçlarda aranıp dururken bir şeyleri
Sessiz ve sakin beklemekte, bekledikçe bileylenen yürek
Belli ki dağların, denizlerin ve göllerin üzerinde
Belli ki dağların, denizlerin ve göllerin üzerinde
Sıyrılıp gelmektedir seher belli ki yakındır
Sıyrılıp gelmektedir seher belli ki yakındır
YAZARLAR
20 saat önceEKONOMİ
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce