Akşener’den Erdoğan’a ‘kader planı’ tepkisi

Akşener’den Erdoğan’a ‘kader planı’ tepkisi

ABONE OL
7 Şubat 2024 23:22
Akşener’den Erdoğan’a ‘kader planı’ tepkisi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İYİP Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

* Yakın tarihimizin, en büyük acısını yaşıyoruz. Ama tüm acılarımıza rağmen, her zaman olduğu gibi, yan yanayız. Ve bu yarayı, hep birlikte saracağımızın farkındayız. Çünkü, ne olursa olsun, bizim mayamızda; Kardeşlik var. Dayanışma var. Zor günlerde, kenetlenme var. Toplu vuran, sinmeyen ve asla yılmayan, yüreklerimiz var. Bu, dün de böyleydi; şükürler olsun, bugün de böyle. Ve yürekten inanıyorum ki, yarın da böyle kalacak. Şüphesiz; yaşadığımız bu felaketin izleri, ne hafızamızdan, ne de kalbimizden silinmeyecek.
akyurt escort

* Hayatla ölüm arasındaki, o ince çizgiyi, Memleketimizi yasa boğan, o büyük acıyı, Tüm Türkiye’nin kulaklarını çınlatan, o feryatları, asla unutmayacağız. Nice hayatların, nice hayallerin, moloz yığınlarının, altında kalışını unutmayacağız. Tertemiz niyetlerle uyunan bir geceye, çamurun sıçradığı, o karanlık sabahı unutmayacağız. Sesini duyuramayan evlatlarımızı, annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi unutmayacağız! Başkaları unutabilir. Biz, dün de unutmadık, bugün de unutmayacağız. Ve asla unutturmayacağız! Elbette ki, acının asıl sahibi, depremi şehrinde, mahallesinde, köyünde yaşayan vatandaşlarımızdır…
altındağ escort

* Binlerce ailemizin can kayıpları var. Kaybettikleri evleri, işyerleri, birikimleri var. Hatıraları, anıları var.  Kaybolan çok şey var… Bu vesileyle; Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine, sabır diliyorum.  Allah, ailesiz kalan çocuklarımızı korusun. Allah, çadırlarda kalan depremzedelerimize, direnme gücü versin. Allah, yaralarımızı sarmak için, ter döken, görevlilerimize, gönüllülerimize, güç kuvvet versin. Yaralı vatandaşlarımızın, bir an önce sağlığına kavuşmaları için, dua ediyorum. Hepimizin başı sağ olsun, hepimize geçmiş olsun.

“İMAR AFFI ÇÖZÜM DEĞİL, ÖLÜM FERMANI”
ayaş escort

* Ez cümle; Biz, 1999 depreminin üzerinden geçen, 24 yılın ardından, 6 Şubat’ta, sadece deprem gerçeğiyle yüzleşmedik. Biz aslında, 24 yıl sonra, hiçbir dersin alınmadığı gerçeğiyle yüzleştik. Sadece beton blokların değil, ahlakın da çürüdüğü gerçeğiyle yüzleştik. Yapı denetim sisteminin, işlemediği gerçeğiyle yüzleştik. Rant sevdasının, hırsızlığın, yolsuzluğun, acı reçetesiyle yüzleştik. İmar affının, çözüm değil, tam tersine, ölüm fermanı olduğu gerçeğiyle yüzleştik. Tedbirsizlikle, iş bilmezlikle, liyakatsizlikle yüzleştik. Aziz milletim; Ülkemizin içine hapsedildiği, tek adam sistemiyle, devletimizin kurumsal yapısının, nasıl can verdiğini, senelerdir anlatıyoruz.

* Ancak ne yazık ki, bu gerçek, kendisini, kriz anlarında daha net belli ediyor. Ormanlarımız yanıyor; Söndürecek uçağımızın olmadığını, yangın sırasında öğreniyoruz. Paramız, ani kur ataklarıyla pul oluyor; Merkez Bankamızda para kalmadığını, dolar, 3 katına çıktığında öğreniyoruz.

* Ve maalesef, deprem oluyor. Binlerce vatandaşımız, enkaz altında yardım bekliyor, soğukta çadır bekliyor, tuvalet bekliyor, aş bekliyor ve biz, iktidarın hiçbir ciddi hazırlığının olmadığını, afet yönetiminin çöktüğünü, Sayın Erdoğan ve ekibinin, acizliğini görüyoruz. Mesela; Ülkemizde, deprem sonrasında, arama kurtarma için, vinç olmadığını; “10 tane vinç kiraladık” diye övünen, Cumhurbaşkanı yardımcısından öğreniyoruz.

* Mesela, yine aynı kişinin; Yerle bir olan, Elbistan’a; 20 kişilik bir ekip gönderdiğini açıklamasıyla, arama-kurtarma ekiplerimizin, ne kadar yetersiz olduğunu görüyoruz. Mesela; Kahramanmaraş’ta depremzede vatandaşlarımız, geceleri, eksi 18 derece soğukla, mücadele etmeye çalışırken; Teknoloji Bakanı’nın; 1 milyon battaniye üretmekten duyduğu, gururu izliyoruz.  Mesela; Bir yandan, iktidar mensupları tarafından, yol şartlarından ötürü, gecikme yaşandığı söylenirken, diğer yandan; Ulaştırma Bakanı’nın; “dayanıklı yollar sayesinde, ulaşım kesintisiz sağlanmış oldu” dediği yaman bir çelişkiye, şahit oluyoruz.

* Yıl oldu 2023… Biz, “Acaba ders almış mıdır?” diye, düşünürken; Bu sefer de, depremden 1 buçuk gün sonra, çıktığı, ilk televizyon yayınında; “Günü geldiğinde, şu anda tuttuğumuz defteri açacağız” diyerek, milletimizi tehdit etti. Enkaz altındaki insanlarımızın, yerini bildirdiği ve iktidarın yapamadığını yapıp; organize olarak yardım istediği, sosyal medyaya kısıtlama getirdi.

* Kendi beceriksizliğini, “kader planı” diyerek, perdeleyemezsin Sayın Erdoğan. Kurduğun yağma düzeninin, ağır faturasını, “kader planı”na yükleyemezsin!Devletimizi yönetemediğin gerçeğini, “kader planı” diyerek gizleyemezsin! Hiç kadere sığınma! Bu beceriksizliğin arkasındaki, tek sorumlu sensin sen!

* Kızılay’in içini boşaltıp, AFAD’ı arpalığa çeviren; devletin en kritik kurumlarının, tepelerini, çapsız, birikimsiz, yetersiz kadrolarla dolduran sensin sen! Bilim insanlarının, jeologların, jeofizikçilerin, televizyonlarda, yıllardır bağıra bağıra anlattıkları, “Kahramanmaraş’ta, 7 buçuk şiddetinde deprem olacak.” sözüne, kulak asmayan sensin sen! Deprem için toplanan paraları, çarçur edip, kanal projesi peşinde, yılları heba eden sensin sen! Milletimiz, kapıdaki depremi, çaresizlik içinde beklerken, İmar affı ile para toplayıp, çürük binaları aklayan sensin sen! Sayın Erdoğan; Sen istediğin kadar, “kader planı” diyerek, kendi beceriksizliğine, kılıf ara… Bu felaketin, yegane sorumlusu sensin, sen! Çünkü sen, milletimize hizmet etmek yerine, Sarayda sefa sürmeyi seçtin. Çünkü sen, binlerce insanımızın hayatını kurtarmak yerine; yandaşlarına, ihale dağıtmayı seçtin.

* Hatırla; 2003’teki, Bingöl depreminde, “deprem kader diyerek geçiştirilemez” diyen, bizzat sendin. Hatırla; “Deprem felaketi, kötü yönetimin sonucudur. tüm sorumlulardan, hesap sorulmalıdır” diyen de, bizzat sendin. Ne oldu Sayın Erdoğan? O günden bugüne, ne değişti? Geçtim sorumlulardan hesap sormayı; Felaketin, daha 3’üncü gününde, Utanmadan çıkıp, “Bugün daha rahatız, yarın daha da rahat olacağız.” dedin.

* Bugün, depremin 16’ncı günü. Söylesene, rahat ettin mi, Sayın Erdoğan? Tarihimizin, en büyük felaketlerinden birini yaşadık. 42 bin 310 kardeşimiz can verdi. İnsanlarımız, koordinasyonsuzluktan, organizasyonsuzluktan, enkaz altından kurtarılmadığı için, soğuktan donarak öldü. Söylesene, rahat ettin mi Sayın Erdoğan? Hatay yok oldu, Maraş harap oldu. Adıyaman’da, Malatya’da, Kilis’te, Osmaniye’de, Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da, Gaziantep’te, Elâzığ’da, nice ocaklar söndü. Söylesene, rahat ettin mi Sayın Erdoğan?

“AFAD’DA LİYAKATİ ÖNEMSEMEDİLER”

* AFAD gibi, bu ülkenin canını emanet ettiği bir kurumda, liyakati önemsemediler. Önlerine koyulan, sayfalarca analiz ve rapordaki gerçeği, görmezden geldiler. Kendilerinin bile inanmadığı, tribün tatbikatları yaptılar, ders almadılar. SMS göndermekten bile aciz olduklarını, görmelerine rağmen, telekomünikasyon sorunlarını gidermediler.

* Ve sonuç olarak; Yüzyılımızın en büyük depremine, yüzyılımızın en beceriksiz, en aciz iktidarıyla yakalandık. Yaşadığımız bu büyük felaketin, ekonomik, psikolojik, sosyolojik, ve demografik birçok etkisi olacak. Geçen hafta, bir konuya, özellikle dikkat çektim. Deprem bölgesindeki göç hareketliliği, büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

* 2 buçuk milyondan fazla vatandaşımızın, tahliyelerle ve kendi imkanlarıyla, bölge dışına çıktığı tahmin ediliyor. Mevcut sığınmacı sorunuyla birlikte irdelendiğinde, bu durum, gelecekte, bölgedeki insanlarımız için, bir demografik değişim tehlikesini, gözler önüne seriyor. Nüfusumuzun, yüzde 16’sını oluşturan deprem bölgesinde,  yaklaşık, 1 milyon 700 bin, Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Göçlerin yoğun yaşandığı illerimizde boşalan alanlar dışında, göçün gerçekleştiği, Mersin ve diğer illerimizde de, bu sorun, hayatı, giderek daha da olumsuz etkileyecektir.

YABANCILARA KONUT SATIŞI

* Köylerin boşaltılması ise, bu kapsamda, sadece bir demografik değişime değil, terör örgütlerine, yeni alanlar açılmasına da neden olabilir. O nedenle, öncelikle Hatay’dan başlayarak, tüm Türkiye’de, yabancılara konut satışının, durdurulması çağrımı, buradan da tekrarlıyorum. Bu çağrımın, ne anlama geldiğini, idrak edemeyenlerin, zaten bu sorunu, bizzat çıkaranlar olduğunu, kimse unutmasın!

* Bizim amacımız, insanlarımızın, evlerine, yurtlarına, geri dönmesi, hiçbir vatandaşımızın, herhangi bir hakkının, kaybolmamasıdır. Çünkü kadim devlet geleneğimizde, devleti yönetenler, sınırlarda güvenliği, içeride ise huzuru, temin etmekle sorumludur. Çünkü sınır güvenliği ve milletin huzuru, ülkenin varlığı için vazgeçilmezdir. Ancak Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, böyle bir derdi olmadığını, maalesef biliyoruz.  O nedenle, buradan uyarmak istiyorum: Özellikle bölgedeki insanlarımızın, mülklerini korumalarına yönelik, hukuki bir çerçevenin oluşturulması ve farkındalık çalışmalarının, derhal organize edilmesi gerekiyor.

* Evet, şehirlerimizi yeniden onaracağız. Ve bunu yaparken de, yeni bir usulsüzlüğe ve çarpıklığa izin vermeyeceğiz. Ancak artık, sığınmacı problemini çözme vakti gelmiştir. Buradan iktidarı, başlayacak olan yeni inşa süreci kapsamında, sığınmacıları, ülkelerine geri göndermeye, bunun için de, gerekli adımları atmaya ve diplomatik görüşmeleri, derhal başlatmaya davet ediyorum.

“TBMM’Yİ BU KONUDA GÖRÜŞMEYE ÇAĞIRACAĞIZ”

* Biz, en kısa zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, bu konuda görüşmeye çağıracağız. Eğer Sayın Erdoğan’ın inadı hala sürüyorsa, Haha önceki çağrımı da, bu vesileyle, buradan yineliyorum. Milletimiz için, devletimiz için, ben bu görüşmeleri yapıp, bu sorunu çözmeye hazırım. Bizler hazırız. Aziz milletim; Biz, İYİ Parti olarak;

Meselelerin üstesinden gelebilmemiz için, önce onları konuşabilmemiz, çözüm yollarını arayabilmemiz gerektiğine inanıyoruz. Çünkü maalesef Türkiye, gerçekleri konuşamadıkça, yalan sarmallarında oyalanarak, çok daha büyük sorunlara doğru sürükleniyor. Ancak biz, milletimize karşı,  çok büyük bir sorumluluğumuz olduğunun farkındayız.

“ACİL EYLEM PLANI HAZIRLADIK”

* Bu sebeple de: Bıkmadan, usanmadan, çağrılarımızı yapmaya, önerilerimizi, çözümlerimizi inatla anlatmaya, devam edeceğiz. Sesimiz duyulana kadar da, bundan vazgeçmeyeceğiz. Depremin olduğu ilk günden itibaren, İYİ Parti olarak, sahada vatandaşlarımızla birlikteydik. Arama kurtarma ekipleri kurduk, enkazdan insanlarımızı çıkarttık. Bölgedeki ihtiyaçları tespit ettik, yardımlarımızı yönlendirdik. 600’ün üzerinde yardım tırını, depremzede kardeşlerimize ulaştırdık. Sahra hastaneleri kurduk. Aşevleri kurduk. Seyyar tuvaletler, çadırlar götürdük. Açıkta kalan insanlarımızı, bölgeden tahliye ettik, konaklama sağladık.

* Gün, eleştirme günü değildir dedik; Taşın altına elimizi koyduk, AFAD’a yardımcı olduk. Gün, ayrışma günü değildir dedik; Deprem bölgesindeki risklere karşı, yetkilileri uyardık. Gün, yangın söndürme günüdür dedik; Çözüm önerilerimizi paylaştık. Bir yandan bu depremin ülkemizin, demografik yapısını değiştirmemesi için, ne yapılması gerektiğini söylerken; diğer yandan da, üniversiteler kapatılmasın, eğitime ara verilmesin diyerek; depremzede kardeşlerimizin barınma sorunlarını, KYK yurtlarını kapatmadan, nasıl çözeceğimizi anlattık.  Tüm gözlemlerimizin ve çalışmalarımızın sonucunda da,  İYİ Parti olarak, bir de acil eylem planı hazırladık.

* Bu eylem planında; Tarımdan sağlığa, sanayiden istihdama, eğitimden, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesine, sığınmacılardan, barınma sorununa kadar, hayati önem taşıyan, bir çok alanda; kısa, orta ve uzun vadede, ne yapılması gerektiğini anlattık. Ayrıca Millet İttifakı olarak da, bu çerçevede bir komisyon kurduk. Çalışmalarımızı ortaklaştırıp, en kısa zamanda milletimizle paylaşacağız. Ayrıca; Bölgede sürdürülebilir bir yaşamın sağlanması için, iktisadi faaliyetlerin ve üretimin, yeniden başlaması gerektiğini biliyoruz. Türk sanayicisini ve emekçisini, her zamankinden daha fazla desteklememiz gerektiğinin farkındayız.

* İYİ Parti olarak, daha önce önerdiğimiz, Emlak-Sanayi Modelimiz ile bu bölgelerde faaliyet gösterecek şirketlerimizin, arsa ve inşaat maliyetlerini, uzun vadeye yayacağız. Böylece bu şirketler, üretim yapmak için ihtiyaçları olan, makine ve ekipman yatırımlarına, daha kolay kaynak ayırabilecekler. Ayrıca, yine daha önce tanıttığımız, Takas Fonu’muzda biriken gelirin, bir kısmını da, bu projede kullanacağız. Bunun yanında ise, sosyal etki ve kalkınma etki tahvillerinden, elde edeceğimiz gelir ile; konut, okul, hastane gibi inşaatların, maliyetini karşılayacağız. Yani; İYİ Parti olarak, biz diyoruz ki; gelin, yaralarımızı beraber saralım. Bu depremin yol açtığı enkazdan; sanayimizle, üretim gücümüzle, ihracat kabiliyetimizle ve işçimizin alın teriyle çıkalım. Kimse merak etmesin. Bu zorluğu da atlatacağız. Yaralarımızı birlikte saracağız. Milletçe el ele verecek ve iyileşeceğiz. Zengin, mutlu ve güçlü bir Türkiye’ye mutlaka ulaşacağız.

* İktidarın her türlü sabotajına rağmen, bu zorlu süreçte, millet olarak; Birbirimize karşı, sorumlu olmanın, dayanışmanın, işbirliğinin, en güzel örneklerinden birini sergiledik. İktidarın dayattığı, tüm oculuk, buculuk tartışmalarını, el ele verip, birlikte dağıttık.  Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için; bir olduk, beraber olduk, birlik olduk. Farklı ideolojilerden, farklı toplum kesimlerinden, farklı yaş gruplarından, farklı kültürlerden, farklı şehirlerden insanlarımız, birbirinin yardımına koştu.  Ve bu büyük millet, devletini,  aciz bir iktidarın, üzerine yıktığı enkazdan, çekip çıkarttı.

* Kendinden olmayan, ya da çökmeyi başaramadığı, tüm sivil toplum kuruluşlarına, hasetle bakan iktidara inat; sivil toplumun önemine ve gücüne, şahitlik ettik. Bu vesileyle; emek veren, ter döken, depremden etkilenen insanlarımızın acısını, yüreğinde hisseden, her vatandaşımıza, her siyasi partiye, her derneğe, madenci kardeşlerimize, arama kurtarma gönüllülerine, iktidarın iş bilmezliklerine rağmen, görevini hakkıyla yapmaya çalışan, devlet görevlilerimize ve yardımımıza koşan, tüm ülkelere ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

* İnsanlarımızın mağduriyetlerini, fırsat bilip, bu depremi, bir inşaat şovuna dönüştürmeyi planlayanların farkındayız. Bu büyük felaketin sorumlusu, kendileri değilmiş gibi, felaketten seçim vaadi devşirmeye kalkanların farkındayız. Depremi bir sahne olarak görüp, sergiledikleri performansla, öfkeli insanlarımızı, bireysel hedefleri doğrultusunda, etkilemeye çalışanların farkındayız. Fırsat bu fırsat diyerek; depremzedelerimizin acılarının üzerinden, hesap görmek isteyenlerin farkındayız.  Bulanık suda balık avlamak isteyenlerin, yangını söndürmenin değil, yangından mal kaçırma peşinde olanların da, elbette farkındayız. Varsın olsun. Biz, İYİ Parti olarak; Bunların hiçbiriyle ilgilenmeyecek; her zaman olduğu gibi, milletimizin yanında duracağız.

* Öncelikle, depremden etkilenen vatandaşlarımızın, yaralarını saracağız. Sonrasında ise; ülkemizin başına bela edilen, bu ucube sistemden, kurtulmak için var gücümüzle çalışmaya, devam edeceğiz. Çünkü insanımız, huzurla nefes almayı hak ediyor. Çünkü milletimiz, güneşli günleri hak ediyor. Çünkü Türkiye, çok daha iyisini hak ediyor! Emin olun; Hakk’ın vadettiği günler yakın! Kim bilir; belki yarın, belki yarından da yakın!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP