Görülme yaşı 5 yaşın altına düşmüş diyabet hastalığı ne olduğu, nasıl beslenilmesinin gerektiği, neler yapılabileceği gibi soruların birçok meraklılar var. Çünkü günümüzde, özellikle yeme alışkanlıklarından dolayı her gün artış göstermektedir. Konuya ilişkin sitemiz olaynet.net’e ulaşan Diyetisyen Hülya Çağatay’ın bilgilendirmesi birçok sorunun yanıtını içinde bulunduruyor. Bilgi şöyle:
Artık okul öncesi dönem çocukluklarında bile sıklıkla karşılaştığımız diyabet hastalığından korunmanın yolları!
Diyabet, vücudun pankreas bezinin beta hücrelerinden salgılanan hormonların yetersizliği veya tamamen olmaması durumunda gelişen ömür boyu süren bir hastalıktır. Bu hastalığı iki sınıfta inceliyoruz.
İlk olarak TİP 1 Diyabet nedir?
Halk arasında insüline bağımlı diyabet olarak da bilinen TİP 1 Diyabet, pankreastaki beta hücrelerin otoimmün nedenle zedelenmesiyle ortaya çıkar. Bu hastalar, İnsülin salgısındaki yetersizlik sonucu yaşam boyu enjeksiyon yoluyla insülin almak zorundadırlar. Çoğunlukla çocukluk döneminde fark edilip tanı konulabilir.
TİP 2 Diyabeti TİP 1 Diyabetten ayıran neden nedir?
TİP 2 Diyabet yaşam boyu sürmez ve dışarıdan zorunlu insülin tedavisi gerektirmez. Uygun beslenme düzeni ve yaşam tarzı ile kontrol sağlanabilir. Pankreastan belli bir miktar insülin salgılanır fakat ya yetersizdir ya da vücutta etkisi yoktur. Bu duruma “insülin direnci” denir. Yapılan araştırmalarda obez bireylerde TİP 2 Diyabet görülme sıklığı daha fazladır.
DİYABET HASLAĞINDAN NASIL KORUNABİLİRİZ
Aslında en temel korunma yöntemi sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemektir. Düzenli beslenmek, egzersiz yapmak, BKI (vücut kitle indeksi) 25’in altında tutmak. Fastfood, aşırı yağlı ve şekerli paket ürünlerini minimum düzeyde tüketmek ve stresten uzak durmak diyabet hastalığından korunmanın başlıca adımlarıdır.
DİYABETTE BESLENME TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR?
Beslenme tedavisinde asıl amaç kan şekeri kontrolünü sağlamaktır. Diyabet hastalarına, günlük yaşamlarını kolaylaştırmak için karbonhidrat sayım tekniği öğretilir ve bir günde/öğünde tükettikleri karbonhidrat miktarına göre insülin tedavisi yapılır.
Diyabet hastalarında hipoglisemi ve hiperglisemi tablolarıyla karşılaşmamak için,
Çok yağlı ve şekerli gıdalardan uzak durmak!
Paketli ürünlerin içerisinde bulunan basit şeker düzeyindeki fazlalık nedeniyle, kan şekerini kontrolsüz ve hızlı yükselteceğinden çok yağlı ve şekerli ürün tüketimini minimum düzeyde tutmakta fayda var. Okul çağındaki çocuklarda kontrolü sağlamak yetişkinlere oranla daha zordur. Akranlarındaki fastfood ve paketli ürün tüketimini gören çocuklarda sağlıklı atıştırmalık opsiyonları üretmek ve sunmak diyabetin etkilerinden en az şekilde etkilenmeye yardımcı olacaktır.
Basit karbonhidrat tüketimini azaltıp, kompleks karbonhidrat tüketimini arttırmak!
Kompleks karbonhidratlar kan şekerimizi yükseltmez demiyoruz! Fakat basit karbonhidrata oranla kıyasladığımızda sindirimi daha uzun sürdüğünden kan şekerini daha yavaş bir şekilde yükseltir. Bu yüzden diyetimizde basit karbonhidrat (beyaz şeker, bal vb.) yerine kontrollü bir şekilde kompleks karbonhidrata (ekmek, bulgur, makarna) yer veriyoruz.
Günlük posa tüketimine dikkat etmek!
Suda eriyen posa olarak adlandırdığımız (elma, limon, portakal, birçok sebze ve kuru baklagiller vb.) posa grubu, mide boşalmasını geciktirdiğinden ve karbonhidratların sindirimini yavaşlattığından dolayı kan şekerini daha yavaş ve kontrollü yükseltecektir.
Öğün atlamamak ve beslenme saati düzeni oluşturmak!
Her gün aynı beslenme düzeni ile beslenmek, kan şekeri düzeyini kontrol etmemizi daha da kolaylaştırır. Ortalama olarak aynı saatlerde yemek yemek ve öğün atlamamak, kan şekeri düzeyinin aynı oranda seyretmesini hipoglisemi veya hiperglisemi tablolarıyla karşılaşma ihtimalimizi azaltır.
Günlük alınması gereken karbonhidrat miktarını ortalama olarak öğünlere bölmek ve tek bir öğünde fazla karbonhidrat tüketmemek!
Yetişkin bir insan günde ortalama olarak 130 gr karbonhidrat tüketmelidir. Bunun büyük çoğunluğunu kompleks karbonhidrat ve posadan sağlamalıdır. Ana ve ara öğünlere pay edilmiş karbonhidrat miktarı kan şekeri kontrolünde kolaylık sağlar.
Sürekli kan şekeri düzeyini ölçmek ve uygun beslenmeye devam etmek!
Öğünlerden önce ve sonra açlık – tokluk kan şekerinin ölçülmesi, yemekten önce vurulacak insülin dozlarının miktarını belirlemeye yarımcı olur. Hipoglisemi ve hiperglisemi tablolarıyla karşılaşmamak için önden önlem almamızı sağlar.
Azar azar sık sık besleme modeli uygulamak!
Bir öğünde fazla, bir öğünde az yemek kan şekeri düzeyini dalgalandıracağı için düzenli porsiyon kontrolü sağlamak ve uzun süre aç kalmamak için bu beslenme anlayışı ile ilerlemekte fayda var.
Fiziksek aktiviteye önem vermek ve aktiviteye göre beslenme düzeni oluşturmak!
Fazla fiziksek aktivite yapmak kan şekerini düşüreceğinden hatta daha ileri bir tablo olan hipoglisemiyle karşılaşma ihtimalini arttırdığından. Fiziksel aktivite oranına göre, öncesinde belli bir miktar daha fazla karbonhidrat tüketmek veya daha az insülin kullanmak gerektirebilir.
Özetleyecek olursak, son yıllarda dünyada artmış fastfood ve paketli ürün tüketimine karşılılık fiziksel aktivitedeki azalma nedeniyle diyabet hastalığının görülme yaşı 5 yaşın altına düşmüştür. Günümüzde her 10 yetişkinden 1’i diyabet hastalığı ile mücadele vermektedir. Sağlıklı yaşam tarzını benimsemek birçok hastalıktan koruyacağı gibi diyabet hastalığının oluşmasını önleyebilir veya hastalık bulgularını minimum düzeye indirebilir.
YAZARLAR
14 saat önceEKONOMİ
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
3 gün önceYAZARLAR
3 gün önce