Suyun formülü yadsınabilir mi? İki kişinin tanık olduğu bir olay da böyle olması gerekir! Yalana yönelmeden, ne olduysa, kimler haksızlık yaptıysa, kimler yaşama/ insana/ doğaya zarar verdiyse “doğru” bir tane olmalı! Bakın, daha dün aramızda koşuşturanlardan şimdi eksilenler de var; sözüm ona yalan/ algı/ doymazlık değiyor mu?
Hiçbir şeye değmemesi gerekir! Aç gözlü kurtlar bile “doyacaklarını” tükettikten sonra avlarını bırakırlar! Acıktıklarında “yeni” avlar peşinde koşarlar! İnsan “nasıl” bir canlı oldu böyle? Bu kibri, bu hırsı, bu bitmez/ tükenmez doyumsuzluğu kimden aldı?
***
Los Angeles’ta onbeş gündür süren, yer yer çalışmalar yürütülen yangında bugüne değin yirmibeş kişinin yaşamının yitirdi, yaklaşık üçyüz milyar dolara yakın ekonomik zarara uğrattığı belirtildi! Sınırımızda komşumuz olmasa bile, yaşamını yitirenlere üzüldük! Nasıl oluştuğu belirtilmemiş, ancak hava koşulları nedeniyle söndürmede zorluklar yaşandığı üzerinde durulmuştu!
***
Salı sabahına, telefona düşen “yangın haberiyle” uyandık! Bolu Kartalkaya’da bulunan, Grand Kartal Otel’de çıkan yangında altmışaltı kişinin yaşamını yitirdiği belirtiliyordu! Üç gün önce okulların dinlenceye girmesi nedeniyle de otelin odalarının dolu olduğu söyleniyordu!
Kışı konuşalım, karı konuşalım, dinlenceyi konuşalım da; ilk başta, bu otelin kaç yataklı olduğunu, mimaride ahşabın ağırlıklı olarak kullanıldığını, otel çalışanlarının söylediğine göre “yangın merdiveninin” çok saçma bir konumda olduğunu, buraya kimin/ nasıl ruhsat verdiğini konuşalım!
***
Otel, kent merkezinden otuzsekiz kilometre uzakta, ikibinkiyüz rakımlı Köroğlu Dağları’nın doruğunda, beş otelden biri… Dört yıldızlı, yüzaltmışüç odalı kocaman bir otel! Gecelik ücretlerine ne emekliler ulaşabilir ne de asgari ücretliler! Fiyatlar, nüfusun büyük çoğunluğu için “ulaşılmaz” olunca, böyle bir yapının “tüm” güvencelerinin de olması gerekirdi!
Her an için gelebilecek yardım, olağanüstü durumlarda en kolay ulaşılabilecek çıkış merdivenleri, yaşam kurtarmak için başka olanaklar… Tüm bunların yetkililerce anlatılacağını, kimseyi suçlamadan, eksikler nelerse anlatılmasını beklerken Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Otelin 2021 ve 2024 yıllarında denetimleri yapılmış. Bu denetimler sırasında iş yeri açma çalışma ruhsatları ve yangın yeterlilik ruhsatları talep edilmiş. Otelin itfaiye tarafından verilmiş yangın yeterlilik belgesi mevcut. Düzenli kontrolleri ve yeterliliklerinin de itfaiye tarafından yapılması gerekiyor. Bugüne kadar da itfaiye tarafından yangın yeterliliğiyle ilgili olumsuz bir durum bize bildirilmemiş” diye açıklama yaptı! Evet, bakanın açıklamasına göre yangının sorumlusu Bolu itfaiyesi; suçu olan cezasını çeksin!
***
Hemen ardından Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’dan yanıt geldi. Özcan yanıtında, “2007 yılından sonra Bolu Belediyesi tarafından yangına uygundur şeklinde herhangi bir rapor verilmemiştir” sözüne yer verdi! 2007 yılında Bolu’nun Belediye Başkanı AKP’li Alaaddin Yılmaz! Özcan bir de otelin 2007 yılından sonra Bolu Belediyesi’nden “yangına uygundur” raporu almadığını ileri sürdü!
Biri bu yurdun seçilmiş belediye başkanı, diğeri atanmış bir bakanı, ancak her ikisinin de toplumsal ödevleri var; gerçeği söyleyecekler, algı yapmayacaklar, altmışaltı can yitiminin acısını yaşayanların yüreklerine bambaşka bir acı daha vermeyecekler! Diyorum ya; değiyor mu? Gereksinmeniz olan ne? Daha çok mu? İnsanların acılarını paylaşmak, yüreklerindeki sızıyı azaltmak için çaba harcamak, bugün bencilliği bir yana bırakmak o denli zor mu da “günü kurtaracak” açıklamalar peşindesiniz?
Zor olsa gerek… Depremin, Soma’nın, Aladağ katliamının hesabı soruldu mu? bundan da umutsuzum açık söylemem gerekirse! Yine yüreklerin yangısı sönmeyecek, yine doymazca kazananlar bir adım önde olacak; demek ki “kullanamayacakları değerleri” biriktirmeyi amaç edinenler hep var olmayı sürdürecek… 210125