Tarihe Nazi Almanya’sı adıyla geçen Hitler Faşizmi, iddialara göre 10 milyon değişik ırka mensup insan öldürmüş. Alman işgaline karşı savaşan ülkelerde cephelerde 15 milyon kişi ölürken, 25 milyon kişi yaralanmıştır. Özellikle Almanya’da başta Yahudiler, Komünistler, sosyalistler öldürülürken, ölüm kamplarına gönderilirken; sesini çıkarmayan, karşı çıkmayan liberal ve sosyal demokratlar sıra kendilerine geldiğinde arkalarında kendilerini savunan hiç kimse olmadığını gördüklerinde, iş işten çoktan geçmiş. Ettikleri hatanın karşılığını işkence görerek, mahpus yatarak, ölüm kamplarına gönderilerek ve ölerek görmüşler. Koskoca insanlık tarihinin yaşanan dramında Ağıt koskoca melek olmuş. Göz yaşı akıtarak faşizmin katliamlarını seyretmişler. Zalime ve zulme sessiz kalmanın kendilerini kurtarmayacağını yaşayarak öğrenmişler.
CHP genel başkanları dahil olmak üzere, partileri yöneten üst kadrolara AKP devleti yönetme gücünü elde ettiği andan itibaren hazırladığım raporlarla yaşanacak sıkıntıları, uygulanan politikaların sonuçlarını öngörülerimle sundum. Maalesef gören gözler görmedi. Duyan kulaklar duymadı. Yurtseverlik bağını bir yanda tutarak; ABD ve ittifaklarını güvence gördüler. Gizliden gizliye orduya bel bağladılar! ABD ve ittifaklarının tam bağımsız Türkiye istemediğini, çok kültürlü Anadolu’da; kıyamete götürecek ötekileşme çabalarını duymadılar. Sessizce, göstermelik tepkilerle AKP-MHP faşizminin güçlenmesinin, örgütlenmesinin ve tek adamlık hükümdarlığının önünü açtıklarının farkına varamadılar. Emperyalizmin, işbirlikçiler eliyle Türkiye devletini ve halkını felakete götürüldüğünü görenleri de pasifleştirdiler. Parti örgütlerinde yer almalarını engellediler. Atama yöntemini kullanarak milletvekili ve belediye başkanı adayı yapmadılar. Faşizmin bir versiyonu, eleştirilen tek adamlık ruhu; her yönüyle parti yönetiminin özüne yerleştirildi. Ne parti tabanının iradesi neden halkın iradesine önem verilmedi. Popülizm ve kimlik hiyerarşisiyle seçimlerde halk desteği arandı. İstediler ki halk ağlaya sızlaya CHP’ye destek versin. Hükümet olduktan sonra, sorunların çözümüne bakarız! Bugün AKP-MHP faşizmi, politikalarını eleştirenleri, uygulamalarına karşı çıkanları hoyratça eziyor, susturuyor ve cezaevlerine tıkıyorsa; nedeni demokrasi güçlerinin güçsüzlüğü ve CHP’ni yöneten kadroların ideolojik çözümsüzlüğünden kaynaklı tutarsız politikalarıdır! 22 yıl oldu AKP devleti yöneten hükümet. 22 yıl oldu CHP bütün objektif koşullara karşı ana muhalefet. Kardeş kardeş geçen 22 yıl. Daha ne kadar sürecek belirsizlik devam ediyor.
CHP yöneten başta Sayın Özel olmak üzere tüm örgüt yöneticileri ne yapmalıyı başını iki ellerinin arasına alarak düşünmeli. CHP’siz Türkiye, Türkiye ’siz CHP olmayacağını; Türkiye’nin gerçek sahiplerinin sokaklar ve varoşlar olduğunu, Türkiye savunmasının ve korunmasının ancak sokaklarda ve varoşlarda güç olmaktan geçtiğini tespit etmeliler. Kesik kesik çabaların sonuç getirmediğini, kesintisiz eylemlerle Türkiye ve halkına gelecek sunan projeleri anlatarak, örgütlenerek güç olacağını öğrenmeliler.
AKP-MHP hükümetinin yönetim biçiminin faşizm olduğunu; faşizmin istediği biçimde, yasa ve anayasa tanımadan ülke yönettiğini, daima çıkarına uyan politika geliştirdiğini; dün düşman dediğine bugün ya da yarın dost diyebileceğini bilerek alternatif politikalarla mücadele edileceğini artık görmeli. İşte o vakit halkın yükselen örgütlü gücüyle CHP devleti yönetecek gücü elde eder. Hükümeti kanalıyla demokratik devlet yönetimini yeniden inşa eder. Son söz: Siyasi mücadelede iki şey önemli. 1.Yaşanan zaman ve mekânda durum üstünlüğü 2. Günlük ve gelecek yaşamın tüm evrelerini ürettiğin politikalarla ele geçirmek. CHP’ni yöneten kardeşlerim şimdi bir karar vereceksiniz. Ya doğru yöntem ve ilkelerle CHP iktidarına doğru yol alın. Ya da çok değerli olan zamanı eritmeyin! Ya Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa gibi bir şey yapmadan kükremeyin, ya da Mustafa Kemal Paşa gibi Anadolu’nun tüm coğrafyasına inin!