Mekin ŞAHİN
Çay demlemek sanattır. Bu sanatı icra etmek kolay değil. İnce ayarı var.
O kaçarsa, çayın hiç tadı olmaz.
Çayın demleme sanatını icra eden, közde demlenen çayı tercih eder.
Çay tabiri caizse, ilmik ilmik dokunur, közde. Su kıvamı için tam kaynar.
Demliğe konan kuru çayın; seviyesi konacak suya göre atılır. Demi verilir. Yudum, yudum zevkle içilir.
Sonucu yaratan, gözle görülür biçimde örgütlü olmak ve bu örgütlü yapının niyetine göre işlemin sürdürülmesidir.
Çoğumuz bu nedenle ağzımızı buran; demli çaya hasretiz!
Devleti yönetmekte sanattır. Tıpkı çay demleme sanatına benzer. Devleti yönetmekte kolay değil. Toplumun tüm kesimi arasında ince ayarı bilmek ve çözmek gerekir.
Sabır gerekir.
Adalet gerekir.
Hukuk üstünlüğünü baş tacı etmek gerekir. Eleştiri ve özeleştiri dengesi içinde halkın örgütlü topluma dönüşümüne saygı duymak gerekir.
Devlet yönetiminde ince ayar; üretim ile tüketim arası dengedir. Görünürde konvansiyonel düzlem içinde 360 derecelik açı döngüsüyle var olan üretim ve tüketim sürecinde; o ülkenin tüm yurttaşları var.
Devleti yönetenler, ince ayarı kaybettiğinde; devleti yönetemezler. Çaresiz kalırlar.
Çıkışı adalet ve hukukun yok olduğu devlet yönetiminde bulurlar. Halk örgütlüyse, bu zulme direnir ve yaşamını koruma kavgasını; korkusuzca verir.
Halk örgütlü değilse, her çırpınışında alacağı darbelerle siner ve korku içinde teslim olur.
Peki halkı kim örgütlü topluma dönüştürür? Halkın yaşamını önemseyen siyasi örgütler, STK’lar ve partiler.
AKP devleti 22 yıldır yönetiyor. Kuruluş niyeti yüzünden ince ayarı çoktan kaybetti. Devleti yönetmekte zorlanıyor.
Hatta yönetim zaaflarıyla devlet yönetimini çürütmeye başlattı. Doğal olarak sokaklara kucak açarken, bugün sokaklardan kaçıyor.
Bilgi çağına uyan faşizmle yürütme erkini her şeyin üzerine taşıdılar. Ülkede doğal işleyen her şeyi kırdılar.
Türkiye’nin kurucu iradesinin kurduğu üretimi bitirerek, hak aramak yasakladılar. Hukuk güçlü olanın yanında. Toplumsal dağınıklık her geçen gün arttı.
Devlet bürokrasisi, devlet çıkarlarını korumaktan uzak; siyaset, mafya ve ”fırsatçı iş adamları” birlikteliğine hizmet ediyor. Yolsuzluk.
Yoksulluk.
Fuhuş.
Uyuşturucu.
Mafya yöntemleriyle el koymalar.
Yönetime karşı olanlara, adaletsiz ve hukuksuz baskılar. Sosyal devlet yerine, sadaka devleti.
Yoksul-zengin arası açının; her geçen gün artması.
Halkta çıt yok. Kader diyor, durumuna razı vaziyette; yaşamaya çabalıyorlar. Çünkü örgütlü değiller. Çünkü kendilerine hedef gösteren parti yok.
Çaba yok.
Değiştirme ve dönüştürme yok.
Feodal siyaset ve popülizm üzerinde siyaset yapıyorlar.
Demokrasi istiyoruz diyorlar. İstediklerini tanımlamaktan uzaklar..
Korku Türk halkına nasıl yerleşmişse, aynı korku siyasi partilerde kök salıyor.
Bu yüzden halkın örgütlü konuma gelmesi adına; ideolojik hedefi olan tek adım atmıyorlar.
Maalesef Türkiye resminin, tualdeki yansıması bu.
Türkiye’nin çıkış yolu ne olmalı? Erken seçim.
AKP devleti yönetemez durumda. Halk AKP tarafından yönetilmek istemiyor. Ama örgütsüz olduğundan isteğini omuz omuza haykıramıyor.
Erken seçimlerin yapıldığı dönemler incelendiğinde; kopan ince ayar sonrası halkın arz taleplerini nasıl ifade ettiğini görebiliriz.
AKP halkın iradesinin kıyıya vuran dalgasında eridiğini gördüğünden erken seçime istemez. Kaybettiği güveni kazanacağı zamana ihtiyacı var.
CHP halktan aldığı desteği erken seçimle örtüştürmek zorunda. Çağrımızı bir kez daha yeniliyoruz.
Erken seçimi gerçekten istiyorsan; sokağa in ve halkla buluş. O seni, sen onu kucakla ve erken seçim bayrağını aç.
Erken seçim istiyorsan halka git.
Örgütsüz ve dağınık halka; yeniden inşa edeceğin Türkiye’de nasıl yaşayacağını ürettiğin çözümlerle göster.
Önderlik yap.
Barış Manço bir türküsünde; ”bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” demişti.
Bu gidişe son vermek CHP’nin niyetinden geçer.
Tamda bu niyete 31 Mart 2024 sonrası ne kadarda uygun!
İstiyorsan halka git!
Erken seçime git.
YAZARLAR
4 saat önceEKONOMİ
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
1 gün önceYAZARLAR
2 gün önceYAZARLAR
2 gün önce