“Mayıs’tan sonra YÖK diye bir kurum olmayacak”

“Mayıs’tan sonra YÖK diye bir kurum olmayacak”

ABONE OL
3 Şubat 2023 11:03
“Mayıs’tan sonra YÖK diye bir kurum olmayacak”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Olaynet– Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Yükseköğretim Yasası ile Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yasa Önerisi’nin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak, YÖK’ün işlevi ile üniversitelerin durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Değerlendirmesinde özerk, bağımsız, bilime dayalı Türkiye’yi dünya markası yapacak, üniversitelerin yolunu açacak kurul oluşturulacağını belirten CHP’li Gürer, şunları söyledi:

“Üniversitelerin yapısı bugünkü gibi başvurusu dahi olmayan bölümlerin olduğu, o anlamda da dünyada üniversiteler arasında statü olarak geriye düşen bir noktadan bilimle buluşan noktaya taşınacak. AR-GE’nin, inovasyonun ülkemizin çağdaşlığa açılan kapıları üniversitelerimizin olması sağlanacak.

Tıp fakültesinin açılması konusunda biz de yıllardır mücadele ettik, mutlu olduk ama açılan tıp fakültesi, eğitim ve araştırma hastanesiyle birlikte işlev görüyor. Oysa ‘üniversite’ dediğinizde eğer tıp fakültesi varsa markalaşmış hastaneleriyle bütünleşir ve toplum oralardan fazlasıyla fayda sağlardı. Bugün kalp, beyin hastalığı, kanser ve bunun gibi hastalıklara tıp fakültesinin olduğu Niğde’de değil, ya Kayseri’de ya Ankara’da ya Adana’da ya da farklı illerde çare aranıyor. Fakültenin adı var, işlevi sınırlı, olsun diye yapılmış iş. Oysa üniversite, bulunduğu bölgenin gelişiminin ötesinde, bilgiyi, bilimsel araştırmaları ve gelişmişliği de topluma nakşedecek, onların o anlamda önünü açacak değerlerin buluştuğu önemli merkezler olarak da gelişmişliğe açılan bir yapı olmalıydı.

Esasında, eğitimde bilgiyle donanmış olsalardı hem özel sektörde hem de kendi oluşturacakları alanlarda başarılı olurlardı ve geleceğe dönük çalışmaları da kendileri organize edebilirlerdi ama bilginin ve bilimselliğin sınırlı ölçüde olduğu, donanımlı olarak mezun olunmayan okullar nedeniyle gençlerin önemli bir bölümünde diploma var ama bir iş yerine gittikleri zaman kendilerini mezun oldukları konuda yeterlilik arz etmedikleri için öne taşıyamıyor. Bütünüyle baktığımız zaman, üniversitelerimiz Türkiye’de gelişime, değerlendirmeye ve yeniden Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olmaya ihtiyaç durumundadır.

Yani YÖK tanımının içinde, kurulduğu günden beri en çok konuştuğumuz konu, oradaki baskılar, yönetimdeki anlayış olarak, bilgi ve bilimsel çalışmaya kapalı, yandaş, kayırmacı bir anlayışın varlığı. Bunu disiplin cezalarıyla buraya getireceğimize, farklı konulardaki üniversitelerin sorunlarını buraya kanun teklifi olarak getirip onları değerlendirmemiz ülkemizin daha hayrına olur.

Sayısı kaç olursa olsun, ortada bir mağduriyet var. Yine YÖK tarafından “100/2000 Projesi” adı altında, 6 bin genç bilim insanına kapı aralanıyor. Diyorlar ki: “Sizlere bu proje kapsamında iş garantili burs vereceğiz.” Sonra ne oluyor? Bu gençlerin ihtiyaçları sınırlı sayıda karşılandığı hâlde önemli bölümü bu projenin dışında bırakılıyor. Eğer bir projeyi getiriyorsanız bu projeye katılan herkese de bu bağlamda olanak tanınmalı ve 100/2000 Projesi’nde yer alanların mağduriyeti de ortadan kaldırılmalıydı. Onun için, YÖK’le ilgili konuştuğumuz son kanun teklifinin bu olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra, Millet İttifakı’nın iktidarında yeni oluşacak yapıyla üniversitelerimiz de, ülkemiz de güzelliklere erecek” diyerek sözlerini tamamladı.

Konuşmaların ardından YÖK Yasası’nda değişiklik öngören yasa önerisi Meclis Genel Kurulu’nda benimsendi.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP