DOLAR

30,4641

0.42%
EURO

32,9365

-0.39%
ALTIN(gr)

1.992,56

-0,58%
BİST 100

-0,58%


CHP’li Böke “ikinci bütçe yıkım” dedi…

CHP’li Böke “ikinci bütçe yıkım” dedi…

ABONE OL
3 Temmuz 2022 12:48
CHP’li Böke “ikinci bütçe yıkım” dedi…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, giderek artan ekonomik sorunlara karşı iktidarın rant ekonomisini korumaya çalıştığını,  çözüm üretmekten yoksunu vurguladı.

CHP’li Böke, politikyol adlı web sitede yer alan köşe yazısı şöyle:

Bütçeler her dönem iktidarların siyasal, ekonomik ve sınıfsal tercihlerinin somutlandığı temel politik ekonomi metinleri olageldi.

Tek adam rejimi döneminde bütçe hakkının gaspıyla Saray’da hazırlanıp Meclis’e gönderilen her bir bütçede Saray iktidarının tercihlerinin ne kadar net olduğunu gördük. Geçtiğimiz Aralık ayında kabul edilen 2022 yılı bütçesi de Saray’ın tercihlerini net bir şekilde ortaya koymuştu. Bu ay Meclis’e apar topar getirilip yine apar topar kabul edilen 2022’nin ikinci bütçesi bu tercihlerin tekrarı olmanın da ötesinde bir itirafı bizlerin önüne koyuyor.

BİR YILDA İKİNCİ BÜTÇE… YIKIMIN İTİRAFI

2022 yılı bütçesi, ekonomik buhranın, enflasyonun, hayat pahalılığının, yoksulluğun ve işsizliğin tavan yaptığı bir dönemde kabul edilmişti. TBMM’de iktidar blokunun oylarıyla kabul edildiği gün bütçenin zaten üçte biri uçup gitmişti.

Eylül ayında iktidarın “Türkiye Ekonomi Modeli” diyerek hayata geçirdiği politika tercihleri ekonomik buhranı dayanılmaz boyutlara taşıdı. İddia oydu ki bu modele göre AKP Genel Başkanı’nın “faiz sebep, enflasyon sonuç” ısrarı ile Merkez Bankası’nın politika faizi düşürülecek, TL değer kaybedecek, ihracat artacak, ithalat kısılacak, bu sayede cari denge sağlanacak, döviz talebi duracak ve enflasyon düşecekti. Oysa hiç de öyle olmadı.

Sonuç, politika faizi düştü ve riskler arttı, piyasa faizleri arttı, TL değer kaybetti, hammadde ve aramalı ithalatına bağımlı hale getirilmiş üretici için maliyetler arttı, enflasyon arttı ve cari açık patladı. Tüm makroekonomik dengelerin alt üst olması ile birlikte toplumun %99’u Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksullaştırma dalgasına maruz kaldı.

Sonuç, Aralık ayında zamlanan asgari ücret daha Şubat ayında açlık sınırının altına düştü. İktidar ise yaşamsal olan ücret artışını bir lütuf gibi sunmayı tercih etti. Altı aylık TÜİK enflasyonu dahi %40 iken Haziran’da asgari ücrette sadece %29,3 artış yaptı ve milyonları bir kez daha açlığa mahkum etmeyi seçti.

Sonuç, Meclis’e sunulan bütçe kabul edildiği anda dahi kadük oldu. Saray, her zamanki gibi, muhalefetin bu şartlar altında 2022 bütçesinin bir bütçe olma niteliğini kaybettiği, bütçenin geri çekilerek yeniden hazırlanması yönündeki çağrılarına kulak tıkamayı seçti. Ancak tükettikleri ekonominin gerçekleri tüm halkın hayatında en sert şekliyle duyuluyor ve hissediliyor.

Sonuç, Saray daha 2022’nin altıncı ayı dolmadan yeni bir bütçe yapmak zorunda kaldı.

SARAY YAPIMI EKONOMİK BUHRAN

İşte, TBMM’ye gelen yeni bütçede bir itiraf var karşımızda. Tükenişin ve yıkımın itirafı…

Yılın henüz yarısı tamamlanmamışken yeniden bütçe yapma gerekliliği iktidarın ülke ekonomisini, ülkenin Hazinesini ve kaynaklarını tükettiğinin itirafı.

İktidarın para politikası tercihlerinin ekonomik buhranı nasıl derinleştirdiğinin, enflasyonu nasıl patlattığının itirafı.

İktidar temsilcileri yeni bütçe Meclis’e geldiğinden itibaren bu açık gerçeğin üstünü örtmeye çalıştılar. Yeni bütçenin acele içinde bir günde geçirildiği Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ve geçtiğimiz hafta “jet hızıyla” kabul edildiği TBMM Genel Kurulu’nda sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp durdu iktidar temsilcileri.

Diyorlar ki ek bütçe gerekiyor çünkü pandeminin etkileri sürüyor, çünkü savaş var, çünkü dünyada enflasyon yüksek, çünkü enerji ve gıda fiyatları yüksek… Ama devamını anlatmıyorlar! Bilinçli bir şekilde gerçekleri çarpıtıyor, eksik anlatıyorlar. Dedikleri bunlar, eksik bıraktıkları ise halkın hayat gerçekliğinde!

Aynı pandemiyi, aynı savaşı, aynı emtia-gıda-enerji fiyat şoklarını yaşayan 185 ülke arasında yüzde 50’nin altında resmi enflasyonu olan ülke sayısı 177! Sadece 8 ülkede resmi enflasyon yüzde 50’nin üzerinde, birisi de Türkiye! Görüşmelerde Hazine ve Maliye Bakanı Nebati ile AKP Genel Başkan Yardımcısı sürekli olarak ABD ve Avrupa’yı örnek gösterdi. Oysa Türkiye’de TÜİK’in makyajlı ve sansürlü verilerinde enflasyon %73,5, ABD’de %8,6, avro bölgesinde ise %8,1… Buhranın küresel kaynaklı değil Saray yapımı olduğu açık!

Hatırlıyoruz, gözleri ışıl ışıl bakanlar, gözünün ferini söndürdükleri halka “Bir uyuyun 6 ay sonra uyanın. Çok farklı bir Türkiye’ye uyanacaksınız” demişti.

Son 6 ayda ne noktada olduğumuz ise apaçık: Bütçe tükenmiş, yenisini yapmak gerekiyor. Öyle bir yıkım, öyle bir yoksullaşma, öyle bir yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ki…

Bu bütçe iktidarın öngörüsüzlüğünün sonucu ve aynı zamanda itirafı. Öngörüsüz iktidar tespitimiz rastlantısal değil. 2022 bütçesinin dayandığı ortalama dolar kuru 9 lira 27 kuruştu. Bugün dolar kuru 16 lira 75 kuruş. Yüzde 70’in üzerinde bir sapma. 2022 bütçesinin dayandığı enflasyon hedefi yüzde 9,8 idi. Bugün, TÜİK’in sansürlü ve makyajlı verilerine göre dahi yüzde 73,5. İktidarın yaptığı karşılaştırma hesaplarıyla 8 katlık bir sapma.

Adını koyalım, bu bir ek bütçe falan değil. Bu baştan başa aynı yılın içinde panikle hazırlanmış ve hızla TBMM’ye getirilerek halka dayatılmış ikinci bir bütçe. 2022 bütçesinin toplam büyüklüğü (harcama cinsinden) 1 trilyon 750 milyar TL iken, 1 trilyon liralık yeni harcama planı ek olamaz, olsa olsa yeni bir bütçe olur! Rakamların da ortaya koyduğu gibi, bu büyüklükteki bir bütçeye ek bütçe demek mümkün değil.

Aslında bu metnin kendisine bütçe demek ne kadar mümkün, o da tartışmalı. Nihayetinde Meclis’e sunulan birkaç sayfadan oluşan bir metinden bahsediyoruz. Öyle ki, iktidarın öngörüsüzlüğü nedeniyle sapan 2022 bütçe tahminlerinin en azından ne olduğunu biliyorduk. Ek bütçe olarak Meclis’e sunulan metinde ayrılan harcama ödeneklerinin, toplanacak vergilerin hangi enflasyon ve ortalama kur üzerinden hesaplandığı da belli değil!

İKTİDARIN DEĞİŞMEYEN TERCİHİ: SERVET TRANSFERİ

Meclise getirilen ikinci bütçe de ilki gibi, kamunun kaynaklarını yurttaş olmaktan gelen bir hakla değil yandaşlık temelli dağıtan, verimli üretimden değil ranttan yana bir bütçe. Yeni bütçe iktidarın kendi eliyle büyüttüğü enflasyonun hormonladığı bir bütçe.

Bütçedeki gelir ve harcama tercihleri açıkça bunu ortaya koyuyor, bu bütçe yine açık bir servet transferi bütçesi…. Sadece bütçe değil, iktidarın uyguladığı finansal mühendislik düzenlemeleri de asgari ücreti açlık sınırının dahi altında tutan politikaları da milyonları sefalete mahkum eden bu sosyal adaletten yoksun siyasi anlayışlarının ortak sonuçları.

Bu sosyal adaletten yoksun anlayış bütçede de çok belirgin. Bütçe gelirlerine, yani vergilere bakalım. Şirket karları yüksek enflasyon ortamında rekor seviyelere çıktı. Buna rağmen iktidar ek verginin üçte ikisini yine dolaylı vergilerden toplayacak. Yani yine yükü yoksullaştırdığı halkın omuzuna bırakıyorlar.

Üstelik aynı servet transferi 2022 yılı 2. bütçesinin harcama tarafında da bir o kadar belirgin. Halktan dolaylı vergilerle toplanan geliri birkaç kalemde bir avuç imtiyazlıya dağıtıyor Saray bütçesiyle. Büyüklükleri karşılaştırabilmek açısından, mesela, Özel Tüketim Vergisi’nden ek 157 milyar TL’lik gelir toplanacağının altını çizelim. Öte yandan bir kalemde 89 milyar TL ek faiz ödemelerine, 49 milyar TL mevduat sahiplerine döviz güvencesi veren KKM ödemelerine, 10 milyar TL de bir avuç yandaş şirkete KÖİ projeleri garantileri kapsamında ödenecek!

İKİ SİYASİ ANLAYIŞ ARASINDA TERCİH…

Günü geldiğinde seçim sandıklarında yapacağımız temel tercih iki farklı siyasi anlayış arasında olacak. Bugün de 2022 ikinci bütçesine dair değerlendirmelerimiz aynı siyasi tercihleri ortaya koyuyor. Şu soruları sormak ve yanıtlarını vermek zorundayız:

Hangi siyasi anlayışla yönetilmek istiyoruz: vergi yükünü dolaylı vergiler ağırlıklı olarak halkın sırtına bırakan bir anlayışla mı, yoksa herkesten geliri ve kazancı oranında vergi toplanan adil bir vergi sistemini kuracak bir anlayışla mı?

İktidarın tercihi açık. Bizim de tercihimiz net. Kademeli olarak dolaylı vergilerin payını azaltacak, vergide adaleti kurumsallaştırmak için Ulusal Vergi Konseyi’ni kuracağız.

Hangi siyasi anlayışla yönetilmek istiyoruz? Belirsizliğin kaynağı olan bir tek adam anlayışının yarattığı yüksek riskler nedeniyle ülke kaynaklarımızı faiz lobilerine veren bir anlayışla mı yoksa enflasyonla mücadele edecek kurumsal işleyişi kurarak emekçinin gelirini koruyan bir anlayışla mı? Bir diğer deyişle, kaynakları finansal rantçıya faize mi harcayacağız yoksa verimli üreticiyi destekleyip iyi ücretlerle nitelikli istihdam sağlamaya mı?

İktidarın tercihi açık. Bütçeden bu yıl faize en az 330 milyar TL ödeyecekler. Birinci bütçede ayrılmış olan 240,4 milyar TL ödeneğin üstüne ikinci bütçede 90 milyar TL daha ayırdılar ve bu ödeneği de aşacaklar.

Bizim de tercihimiz net. Enflasyonla gerçekten mücadele edip güveni tesis ederek faizleri  düşüreceğiz. Sarayın faiz ödemelerine ayırdığı kaynağı biz ülkemizin sanayisinin yeşil dönüşümü, dijital dönüşümü için kullanacak, dört bir tarafta teknoloji yoğun üretim tesisleri açacak, iyi ücretlerle nitelikli istihdam sağlamak için kullanacağız. Verimli sektörlerde katma değerli üretimle, eğitime ve teknolojiye yatırımla asgari ücreti ortalama ücret olmaktan çıkaracağız.

Hangi siyasi anlayışla yönetilmek istiyoruz: kamunun kaynaklarını mevduat sahiplerine kur garantisi olarak veren anlayışla mı, yoksa o kaynağı mesela Tarım Kanunu’nda güvence altına alınmış olan çiftçinin haklarını koruyan bir anlayışla çiftçiye mazot desteği, gübre desteği, yem desteği olarak kullanarak mı?

İktidarın tercihi açık. İktidar faizi politika aracı olmaktan çıkarttı. TL’yi bilinçli bir şekilde korumasız bıraktı. Sonra da dönüp, milli paramızın değerini güvence altına almak yerine mevduat sahiplerinin kurdan kazanacakları parayı güvence altına alarak kuru frenlemeye çalıştılar. 128 milyar dolar, son altı ayda da buna ek 60 milyar dolarlık rezerv yok edildi.  Sonuç ne oldu?  2022 ikinci bütçesinde kur garantisi için üç ayda ödenen 21,1 milyar liraya ek olarak 40 milyar lira daha ayrıldı. Öte yanda çiftçiye bütçeden beş ayda yapılan destek ödemesi 19,9 milyar TL! Yeni bütçeyle toplam destek 40 milyar TL’yi bulmuyor.

Bizim de tercihimiz net. Kamunun kaynaklarını mevduat sahiplerine faiz geliri olarak peşkeş çeken düzeni değiştireceğiz, kaynakları çiftçinin Tarım Kanunu’nda yasal olarak güvence altına alınmış milli gelirin en az yüzde 1’i oranındaki desteğini vermek için kullanacağız.

Hangi siyasi anlayışla yönetilmek istiyoruz: halkın sağlık, barınma, ulaşım, enerji gibi temel haklarını yok sayan, rantçı yandaşlarını büyütmeye odaklı bir anlayışla mı yoksa kamu zararlarını sonlandırarak bu kaynakları halkın temel haklarını güvence altına alacak yatırımlara aktaran bir kamu anlayışıyla mı?

İktidarın tercihi açık. Adına “kamu özel işbirliği projesi” dediği rantçı yandaş besleme projeleriyle yarınlarımızı dahi ipotek altına aldı. Bu garanti ödemeleri için 2022 yılı birinci bütçesinde 42,5 milyar TL ayrılmıştı, şimdi 2022 ikinci bütçesinde üstüne en az 10 milyar lira daha ekleniyor ve bu ödeneği de aşacaklar. Halkın geçemediği yolların, gidemediği şehir hastanelerinin, inemediği havalimanlarının gelir garantilerini halkın sırtına yüklüyorlar. Buna bir son mu vereceğiz, yoksa “o paraları sizden söke söke alırlar” diyen, yabancı bankaların ve rantçıların sözcülüğünü yapan bu siyasi anlayışa boyun mu eğeceğiz?

Bizim tercihimiz de net. Kamu zararı yaratan bütün projelerde halkın olanı tekrar halkın yapacağız. Kamu zararı yaratan bu projeleri hukuk çerçevesi içerisinde kamulaştıracağız.  Bütçeyi ve geleceğimizi rantçı yandaşlar için ayrılan on milyarlarca dolarlık gelir garantisi yükünden kurtaracağız.

Özetle, tüm kurumları yok edip şahısların öngörüsüzlüğüne ülkeyi mahkum eden ve artık altı ayda bir bütçe yapmak zorunda kalan bir siyasi anlayışla mı devam edeceğiz? Yoksa Strateji ve Planlama Teşkilatını kuracak, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını güvence altına alacak, TÜİK’in istatistiklerini gölgelemeyecek bir Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile halkın bütçelerinin yapıldığı bir düzeni mi kuracağız?

Aslında temel soru açık: Halktan topladığımız vergileri halkın kalkınması ve haklarının güvence altına alınmasını gözeterek mi harcayacağız, yoksa bir grup yandaşı zenginleştiren sosyal adaletsiz düzende mi ısrar edeceğiz? Vatandaşın hakkını mı koruyacağız, Saray elitinin zenginliğini mi?

ÇÖZÜM BELLİ, BİZ YAPACAĞIZ!

Bu soruların yanıtı bizim için çok net. Tercihimiz belli, çözümler açık. Çözüm, kuracağımız hak temelli kalkınma düzeni!

Çözüm, öngörülebilirliği güvence altına alacak, belirsizliği ortadan kaldıracak yeni bir düzen.  Kararların şahısların keyfiyle değil kurumların birikimi ile alınacağı bir düzen. Kamu yararı gözeten bir düzen. Halkın yani kamunun kaynaklarını hak temelli bir kalkınma anlayışı ile halkın zenginleşmesi için kullanan bir düzen.

Aslında temel soru açık: Halktan topladığımız vergileri halkın kalkınması ve haklarının güvence altına alınmasını gözeterek mi harcayacağız, yoksa bir grup yandaşı zenginleştiren sosyal adaletsiz düzende mi ısrar edeceğiz?

Çözüm, kurumsal reformlarla Merkez Bankası’nın kurumsal yapısının ve araç bağımsızlığının güvence altına alınması.

Çözüm, Ekonomik ve Sosyal Konsey ile toplumun tüm paydaşlarının birlikte yönettiği bir düzen.

Çözüm Strateji ve Planlama Teşkilatıyla bilime ve bilgiye dayalı öngörülerle uzun soluklu programlar yapılması, bütçelerin bu planlamanın öngörülerine dayanması.

Bizim tercihimiz belli! Biz bunların hepsini yapacağız. Biz belirsizliği ortadan kaldıracak, şahısların değil kurumların, keyfiliğin değil kuralların temel olacağı, kamu yararını güvence altına alan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi kuracağız!

Ek bütçeler altında ezildiğimiz, yoksulluğa mahkum edildiğimiz bu belirsiz ve istikrarsız düzeni değiştireceğiz! Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de halkın bütçesinin halkla beraber parlamentoda yapıldığı bir düzeni kuracağız.

Bizim tercihimiz belli. Biz, ülkemizde Sarayların değil, halkın düzenini kuracağız.

Yoksulluğun, açlığın, sefaletin düzenini değiştireceğiz; üreterek hep birlikte kalkınmanın, zenginleşmenin, zenginliği hakça paylaşmanın düzenini hep birlikte inşa edeceğiz!

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP