“Yetki sınırını aşmışsın” da…
Geçtiğimiz günlerde yapılan ‘bildirim’ üzerine, durdurulan bir kamyonette dörtyüzelli kilo ‘kokmuş horoz eti’ ele geçiriliyor!
Bildirim yapılmamış olsa, yakalanmamış olsa Adanalıya yedirilecek!
Kasaplar Tavuk-Balık Eti Şarküterleri Odası ekipleri bildirim üzerine düzenledikleri operasyonda, aracı kullanan Suriye uyruklu kaçıyor.
‘Kokmuş horoz eti’ Zabıta Müdürlüğüne teslim ediliyor.
Ardından da ‘yok edilmek’ üzere, Tarım-Orman İl Müdürlüğü’ne verileceği bildiriliyor.
Yapılan açıklamada ‘etlerin kesim yerlerinin belli olmadığı, faturada tavuk eti olarak yazıldığı’ belirtiliyor.
Kasaplar Tavuk-Balık Eti Şarküterleri Odası ekiplerine, ‘kokmuş etin’ piyasaya sürülmesini önledikleri için ne yapılması gerekiyor?
Kızmak, görevini bilmemekle suçlamak mı?
***
Kasaplarda, marketlerde, mahalle aralarında çiğ ya da pişmiş olarak etin kontrolünü kim yapıyor?
Buralarda tüketilen ‘siyah-beyaz’ et sağlıklı mı, kontrolden geçirilmiş mi?
Gazetelerde vardı, on gün aradan sonra…
Adana Veteriner Hekimleri Odası, Kasaplar Odası’nın düzenlediği operasyonu, ‘yetki sınırını’ aşmakla eleştirdi.
‘Bir etin sağlıklı olup-olmadığına karar verecek yer veteriner hekimlerdir’ dedi.
Sonra da şunları ekledi:
‘Kasaplar Odası sadece üyelikleriyle ilgili gerekli koşulların oluşup oluşmadığını denetleyebilir ama kokuşmuş et belirleyerek ’insanlara zehirli et’ yedirmem gibi açıklamalar yapamaz. Denetleme yetkisi Tarım İl Müdürlüğü aracılığıyla buraya bağlı çalışan veteriner hekimlerdedir.’
***
Bizde ‘odalar’ ne iş yapar ki?
Gelen konuğu övmek, haftanın birkaç günü yemekte ağırlanmak, arada bir basına ‘hoş’ gelecek bültenler yazmak, üretici-tüketici arasındaki bağı sorgular gibi davranmak, savsadıklarını birinin yapması durumunda kızmak…
Kasap Odası, üyelerinin sorunlarıyla ilgilenmeli değil mi?
Karşınızda, sizden ‘ayrı’ yapılanmasına izin verilen Suriyeliler, kamyonetlere doldurdukları eti piyasaya dağıtmak için yola çıkacaklar, etin nerede-nasıl üretildiği-kesildiği belli olmayacak, bu durum Kasaplar Odası’na bildirilmesi ile de Oda eyleme geçecek, ele geçenleri Zabıtaya teslim edecek…
Kasaplar odası bunları yaptı diye de, ‘yetki sınırını aştın’ denecek!
***
Burada, Veteriner Odası’nın kendini sorgulaması gerekmiyor mu?
Madem etin kokmuş olup-olmaması kendilerinden sorulmalı,
Madem bu işin sorumluları kendileri…
İlki, bu bildirim neden kendilerine ulaşmıyor?
İki, şu an marketlerde, kasaplarda satılan etlerin zamanında kontrolü yapılıyor mu?
Üç, dışalımla market zincirlerde satılmak için getirilen etlerin denetimi kapılıyor mu?
Dört, yaz ayları gereği et ürünlerinin daha çabuk bozulduğu düşünülürse ne gibi çalışma içerisindeler?
Benzer soruları artırmak olası…
***
Kasaplar Odası’nın ‘kokmuş horoz eti’ operasyonu, üyeler arasında haksız kazanç elde etmenin önünü kesmesi bakımından ele alınacağı gibi, yurttaşın sağlıklı et tüketmesi yönünden de yerinde bir gelişme olduğu düşünülmeli!
Her kimde olursa-olsun, bu tür ‘ego’ yönünden ağır basan söylemler son yıllarda öylesine yaygınlaştı ki…
- Bu benim görev alanımda…
- Eeee…
- Ama sen yapmışsın, yapmamalıydın!
- Eeee…
- Yetki sınırını aşmışsın!
- Peki, senin yetki alanınsa, neden sen yapmıyorsun?
BİR ELLİ GÜN DAHA…
İzmir’den bir arkadaşla söyleşirken, “Zeydan Karalar’a zaman vermelisiniz” dedi. “Nasıl” dedim.
“Kısa sürede çok şey bekliyorsunuz. İstediğiniz biçimde kadroyu oluşturmak, eskilerin yerini değiştirmek, yenilerini atamak, belediye çalışmalarını yönlendirmek’
“Adanalının beklentileri var, istekleri var. Tüm bunlar sizler için ‘sabırsızlık’ gibi değerlendirilmiş olsa da, oluşan o umut, o güven sarsılmamalı.”
“Haklısınız. Yıllardır bu anın özlemi içerisindesiniz. Bu yıla değin hep ötedeydiniz…”
“Bunu, diyorum! Bu kasılmalar dışlanmamalı…”
“Bu parti iktidar değil. Yerelde başarılı. Yasalar, yaptırımlar konusunda da şanslılar. Bu kadar daha soluk almasına zaman verilmesi gerektiğini düşünüyorum…”
İzmirli arkadaşın önerisi; bir elli gün daha…
210519