Yeni Osmanıcıların AYAKTOPÇULARI; yıllardır Dünya Kupası’na bir adım bile atamadan RİCAT… Bakalım 2018’de katılım ne olacak?…
Yazsınlar; nasılsa okullarda “gereksiz” diye TARİH dersleri boş geçiyor.
Küreselleşme sürecinde, tartışmaya açılan pek çok olumsuz kavram olmasına karşın, bu olumsuzlukları olumluluğa çevirebilecek güçlerimiz de var elimizde, eğer doğru kullanmasını becerebilirsek… İşte bunların en önemlisi KÜLTÜR kavramıysa (ve de kültürel ögelerimizse), diğeri de hiç kuşkunuz olmasın ki SPOR olgusu, oluşumu, olayıdır. Özellikle bizler gibi azgelişmiş ülkelerde SPOR kavramı; ayaktopu karşılaşmalarıyla özdeşleşmiştir, sıradan söyleyişle “futbol maçları” ile… Bu bağlamda diyebiliriz ki küreselleşme kavramı tartışılmaya, etkileri yerküremizi sarmaya başlamadan çok daha önce spor Dünyalılar’ı küreselleştiren bir olgu olmayı başarmıştır ve özellikle de futbol…
Uluslararası alanda ülkelerin yalnızca ekonomik ya da siyasal güçleriyle değil, spor alanında gösterdikleri başarılarıyla da saygınlık kazandıkları bir gerçektir. Başarıyı amaçlayan ülkeler ereklerine ulaşmada bu aracı en ussal biçimde kullanmasını da çok iyi bilmektedirler. Bize gelince; tarihi geçmişimizle övünme, sonradan da yaşadıklarımıza bakıp dövünme sürecinden nedense genelde spor, özelde futbol ya da basketbol aracılığıyla saygınlık kazanma, başarıya odaklanma amacına ulaşma uygarlığına henüz erişemediğimizden küreselleşme olgusunun en yaygın tanıtım aracının olanaklarından yararlanma düzeyine de gelebilmiş değiliz. Çünkü ülkemizde futbol ve son yıllarda da basketbol; kısa yoldan köşeyi dönmenin kolay yolu olarak değerlendirilmektedir. Uluslararası karşılaşmalarda başarıya ulaşmak için değil, ulusal düzeyde varsıllığa ve de üne ulaşmanın aracı olarak görülmektedir. Eğitime yatırım yapmadan, insan kaynakları ekonomisine göre “fırsat maliyeti”ne katlanmadan; “Ne okul harcaması, ne de kitap…Vur topa tekmeyi, paraları kap…” kolaycılığıyla varsıl olmak… Sonrasında; alt kültür düzeyinden gelenlere de kötü rol model olmak… Onların övgüleriyle kasılmak, sövgüleriyle iyicesine şaşırmak…Kesin olansa; arsızca şımarmak… İlgiden, paradan dolayı şımarmak; “ne oldum delisi” olmak…
Hadi insana özgü tutum ve davranışları da hoşgörelim; şımartalım onları…Ne de olsa sıradan yaşamlardan, sıra dışı yaşamlara ulaştılar diye… İyi de yola çıkarken amaçları neydi ?… Yalnızca varsıl olmak mıydı, yoksa başarılı olmak mıydı ?…
Varsıl bir futbolcu olmak mıydı, yoksa iyi bir futbolcu olmak mıydı ?…
Ne yazık ki ülkemizde “vasatın egemenliği” almış başını gidiyor… Nitelik kavramı; halkın bilincinden silinmiş, yakında kullanılmadığından dolayı sözlüklerden de silinecek sözcük olarak… Nasıl ki İBO ve türevlerinin kimliğinde “sanatçı” kavramı yozlaştıysa, futbolcularımız ve giderek basketbolcularımız aracılığıyla “sporcu” kavramı da anlamını yitirecek… Üstelik kavram en büyük yarasını Süreyya AYHAN’ın dopingiyle almıştı… İşte gerisi de geliyor…Uluslararası spor karşılaşmalarından başarı beklemek son yıllarda düş, sporcularımızın da becerdiği, başardığı da yalnızca düşüş olmaktadır…
Kemal ATATÜRK sevedursun sporcunun zeki ve ahlaklısını…
Biz severiz sporcunun tekkeci ve tarikatçısını…
Bir atımlık barutu karşılığında; bulduğunda parayı
Değiştiriyor önce eşini, sonra da arabayı…
Eğitimsiz, üstelik de aç olunca
Cebine ansızın para dolunca
Ne ilkeli, ne disiplinli
Devlet memuru anlayışında olduğu gibi
“Salla başını, al maaşını” diyen memurlardan sonra
“Salla pası, ver pozu” diyenler türedi başımıza
Vurmaktalar boşa doluya
Koşuyormuş gibi tık nefes soluya
Dilde pelesenk; “Önümüzdeki maça bakacağız”
Gelecek maçta da hiç kuşkusuz topu taca atacağız…
Bu ülkede her şey satılıksa, biz de böyle maçları satarız
Askerde miyiz kardeşim ?… Elbetteki yan gelip yatarız…
Arasıra el, etek öperiz, alırız icazet Hoca Efendimiz’den
Ve şimdi yalakalık vaktidir Hz Reisimiz’e, ne de olsa değişdi düzen
TOPSTAR’ız işte; sorgu-sual sorulur mu bizden ?…
YORUMLAR