Daralmanın “merhemi” alım gücü…

ABONE OL
4 Eylül 2019 22:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

 

 

“İktidara” yakın durmak, “iktidarı” üzmemek-kırmamak, “iktidara” iyi görünebilmek için düzenlenen toplantılar yurdun her yanında yapılıyor!

Yaşadığım kent Adana’da, Konya’da, Rize’de, Erzurum’da, Zonguldak’ta, diğer kentlerde…

Bu toplantıları yapan yerler odalar, sivil toplum örgütleri olunca yer yer tartışmalara-tepkilere de neden oluyor!

Bir bakıyorsunuz “muhalefetin” bir belediye başkanı yerden yere vuruluyor!

Bir bakıyorsunuz “muhalefetin” kınadığı bir duruma övgüler diziliyor!

Bir bakıyorsunuz “muhalefet” eleştirdi diye diyanet işleri havalara çıkarılıyor!

Bir bakıyorsunuz “muhalefet” dile getirmeyi sürdürüyor diye ekonomide “tozpembe” tablolar çiziliyor!

Bir bakıyorsunuz…

***

Şuradan başlayalım…

Ekonomide yaşanan “daralmanın” asıl nedeni tüketim mi, üretim mi; ya da katma değer oluşturmayan kanallara yapılan “yatırım” mı?

Şöyle açayım;

Makineye, toprağa, doğaya, çevreye, gençliğe, eğitime yatırım yaparsınız…

Makineyle, elle yaptığınızın yirmi katı üretim oluşturursunuz, kısa sürede makineye yaptığınız ödemeyi çıkarır kazanca geçersiniz…

Toprağa, doğaya, çevreye, gençliğe, eğitime yatırım yaparsınız yaşam korkularınızı yenersiniz…

Bu yatırımlarla “büyürken”, açtığı yolla hem yeni “istihdam” alanı açarsınız, hem de yeni işçiye gerek duyarsınız, hem yaşam alanlarınızı genişletmiş olursunuz, hem canlı gereksinmelerine önem vermiş olursunuz, insanların gerek birbiriyle gerekse doğayla uyum içerisinde yaşamayı sürdürmesini sağlamış olursunuz.

Bir de, bir arsaya yatırım yaparsınız…

Plan çizdirirsiniz, çok katlı bir yapı projelendirirsiniz… Toprağı kazmaya başlarsınız, yakıt tüketirsiniz! Duvarları çıkarsınız çimento-demir tüketirsiniz, ince işlerine başlarsınız dışalımlı ürünler, boyalar, yalıtım malzemesi kullanırsınız! Daha çok nasıl kazanılır onun çalışmasını yaparsınız! Müşteri, bu yapılardan birini alabilmek için banka kredisi kullanır, yüz alır-üçyüz öder, yaşanmamış geleceği de tutu altına alınmış olur!

Sonra…

Gelinen nokta!

***

Yıllardır, bir yandan “iktidarın” şişirmesiyle, bir yandan da küresel bankacılık sisteminin etkisiyle ülkemizin nasıl “beton yapılarla” örtüldüğünü yinelemeye gerek var mı bilmiyorum!

Bu sektörde, “iktidara” yakın durarak “sınıf” atladıklarını sanan, eğlence dünyasının bilinen(!) isimleri arasına katılan, ilerlemiş yaşlarına karşın “genç sevgililer” bulabilen, çok katlı yapılar çıktıkça “son model arabasını” değiştiren kaç kişiyi duymadınız ki?

Gerek basında, gerekse kulaktan duyma haberlerde isimler ard-arda geliyor!

Daire satamadıkları, inşaat sektöründe önceki ivmeyı tutturamadıkları için sıkıntı içerisinde olan isimler…

“İktidar”, bu ya da benzeri çok seviyor! Onun içinde üretimi odaklı yatırımlar yerine “inşaat sektörünü” ayağa kaldırmak için bir yıldır yapmadığı çalışma kalmadı!

En son banka “konut kredisi” faizlerini yüzde birin altına düşürttü!

Adana Ticaret Odası Başkanı Atila Menevşe diyor ki:

“Konut ve bireysel ihtiyaç kredilerinde yapılan faiz indirimi piyasalarda iyimser tablo sergiledi. Merkez Bankasının faiz indiriminin ardından üç devlet bankası konut faizlerini konut satışlarını teşvik etmek için yüzde 1’in altına, yüzde 0.98 oranına düşürdü. Bu düşüşle büyük sıkıntılar yaşayan inşaat sektörüne finansman olanağı sağlamak ve konut satışlarını hareketlendirmek için adımlar atıldı.”

Buna “içten” biçimde inanılıp-inanılmadığını gerçekten bilmek istiyorum!

***

Geçtiğimiz hafta ne oldu biliyor musunuz?

Müteahhitlerin, “banka kredi faizlerinin” yüzde birin altına düşürülmesinin ardından, fiyatların yüzde onbeş-yirmi artırıldığı öne sürüldü!

Yine ayrıca “iktidara” yakın kaynakların, isimlerin, odaların belirttiği gibi piyasada “iyimser tablo” değil, yeni “yitikler” oluşmasına neden oldu!

Geçtiğimiz yıllarda alınan “konut kredisinde” ödenmeme çıtası yılbaşından bu yana daha da arttı!

Yurttaş yeni bir daire, yeni beyaz eşya, yeni bir araç almaya değil; başta pazar harcamalarını rahatça yapmak, “zorunlu gereksinmelerini” sağlamaya kafa yormakta!

Yurttaş önce “istihdam”, sonra aşını alabilmek iş, ardından da “alım gücü” peşinde!

“İktidara” yakın durmak, “iktidarı” üzmemek-kırmamak, “iktidara” iyi görünebilmek için; “tüketimde kıpırdanmalar var” denmesine karşın, “yatırımda daralmanın” büyüdüğünü yadsıyamıyorlar bir türlü!

Her nedenli “piyasalarda iyimser tablodan” söz etmiş olsalar da, yurttaşın “alım gücünün” olmadığını yadsıyamıyorlar!

Daralmanın “merheminin” alım gücü olduğu unutulmamalı…

030919

 

 

 

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP