Yaşanan krizlerin ardından konuşulan “hep”, yabancı anaparadarın ülkeye “yeniden” gelmesi için, neler yapılabileceği oldu!
Yabancı anaparadar bir “can simidi” olarak gösterildi!
Yabancı anaparadar gelecek, yatırım yapacak!
Yabancı anaparadar gelecek, ‘istihdam’ oluşturacak!
Yabancı anaparadar gelecek, genç işsizlere kapılarını açacak!
Yabancı anaparadar gelecek, ülke krizden çıkacak!
Öyle mi gerekten; yabancı anaparadar kurtuluş mu?
***
Günümüzün ‘iktidarı’ değil salt, yıllardır hangi kriz süreci yaşanmış olursa-olsun, ‘yabancı paradarların’ kapıları çalınmak için günler öncesinden hazırlıklar yapılır!
Bugünlerde, ülkemizde bulunan kimi bankalar, gecikmiş alacaklarını devredecekleri ‘dış banka’ arayışında olduklarını duymuştum geçtiğimiz günlerde. Üstelik ‘istekli’ bankaların, ‘yatırım’ adı altında ‘alacakları’ devralacaklarını da…
Bu durum, ekonomide ‘iyimser’ tablo çizmeye alışkın yandaş katmanlarca ‘hoş’ bile bulundu!
Bir yabancı bankanın, daha da önemlisi Avrupa’da büyüklüğü yansınmayacak biçimde konuşulan bir bankanın ülkemize gelmesi, bir bankanın almakta zorlandığı alacaklarını almak istemesi alkışlandı…
Bu ‘iktidara’ güvenin açıklamasıydı,
Bu ‘iktidarın’ attığı adımların yerinde olduğunun kanıtıydı,
Bu ‘iktidarın’ krizi en iyi biçimde yönetmesinin göstergesiydi…
Yabancı anaparadar seviciliği…
***
Şunu düşünmek gerekiyor:
Yabancı anaparadar, bir ülke ‘gel’ deyince gelir mi?
Ya da yabancı anaparadar bir ülkeye konuşlanmak için ‘neleri’ görmek ister?
Kanımca, ilk istediği ‘şey’, ülke ‘iktidarının’ halk üzerindeki etkisi…
Sözümona, ‘iktidarın’ çıkardığı yasalara karşı koymadan benimseyen bir halk mı var, yoksa alınan kararlara karşı koyan işçi-emekçi-ezilen-asgari ücretle yaşamını sürdüren bir kitle mi?
Yabancı anaparadar, asgari ücrete direnen çalışana kendi ülkelerinde tanıdıkları toleransı dışarıda tanımak istemez!
Ülkelerinden bir başka ülkeye gitmelerinin öncül nedeni ücretler, ardından da sosyal haklar gelir!
Üretim araçlarını kullanan işçinin ‘alım gücünün’ yetersizliği, sosyal hakların gelişmiş ülkelerdeki gibi önemsenmeyişi bile yabancıparadar için bir etkendir!
İş kazalarında hergün yaşamını yitiren, ya da ağır sağlık sorunlarının yaşanması,
Ülkemizde bir teren kazasında onlarca insanın yaşamını yitirmesi,
Bir maden ocağında yüzlerce emekçinin can vermesi,
Cezaevlerinde onlarca düşünenin bulunması bile, çeşitli dış çevrelerden ‘tepki’ alınmış olsa da yabancıparadarın arayıp da bulamadığı ‘yasal boşluk’ uygulamalardır!
Bugün yoksul Afrika ülkelerinde bulunan paradarlar,
Fabrikalarını Çin’e taşıyıp ucuz emekten yararlanan, ürettiklerini Avrupa’da satan paradarlar,
Gittikleri ülkenin emeğini sömürmek için varlar…
***
Son yıllarda açık gördükleri kapılardan ülkeye dalıp, boğazdan yatlar, plazalardan işyerleri, deniz kıyılarından tatil köyleri alan bankaların bu denli ‘çok’ kazanmalarının nedenleri olmalı…
Döviz ödenerek dışalımla ülkemize getirilen araçların satılması krediler verdiler…
Yazılı-görsel medyaya koca koca sayfalarla, dakkalarca görüntülerle albeni yüklenen beton yapıların tüketilmesi için kredi verdiler…
Özellikle ev sahibi olmak isteyenleri on yıllarca borçlandırdılar!
Ödemenin birkaç kez aksamasının ardından da taşınmazlara el koydular!
Ne oldu biliyor musunuz?
‘Yabancıya bir karış toprağımı vermem’ diyenler, elbirliği yaparak ülkeye girdirdikleri yabancı anaparadara önce alkış tutarak, ardından ‘bizi krizden kurtar’ diyerek;
Akıl almaz biçimde taşınmaz sahibi yaptılar,
Akıl almaz biçimde ‘ülke insanını mülksüzleştirdiler…
Bankaların gecikmiş alacaklarını devralmak için ülkemize gelecek olan ‘dış banka’, bunlardan başka amaçla gelmeyecektir ülkemize…
***
Bu ülkeyi krize sürükleyip, krizi kazanca dönüştürenlerle aynı gemide olmasak da bir şeyi bilmek bu ülkede yaşayan herkesin hakkı…
Bu krizden gerçekten çıkılmak isteniyor mu?
Bu ülkenin emekçisinin, emeklisinin, dar gelirlisinin, üreticisinin, işçisinin gidecek bir başka ülkesi yok çünkü; onun için de gerçeği bilmek hakkı…
Dinleyenlerin anlamadığı ekonomik dille, tümce içerisindeki sözcükleri karıştırarak, çok önemli yollar göstermiş gibi açıklamalar yapan ‘iyimser liboşların’ bu güne değin dediklerinin hiç biri doğru çıkmadığı gibi, bundan en büyük zararı da halkın büyük çoğunluğunu oluşturan ezilen katman oldu.
Ülke sınırları dışından ‘kararmış umutlarla’ dönmek yerine; tüm acıları birlikte yaşayan içeride dağı, taşı, suyu, toprağı, genç insanlarıyla ülkemiz var…
Yabancı anaparadar gelecek diye sevinenler,
Ülkemiz-insanımız kazanacak diye sevinmeli.
Ülkemiz-insanımız üretecek diye sevinmeli.
Ülkemiz-insanımız kendine yetecek diye sevinmeli.
Ülkemiz-insanımız krizlerin içerisinde kalsın, diyen mi var yoksa?
300419
YORUMLAR